BABAMIN ERİK AĞACI :METİN GÜVEN

BABAMIN ERİK AĞACI :METİN GÜVEN

Onu gıyabında tanıdığımda çocuktum.  Ablaları tarla komşumuz Hilmi amcanın geliniydiler. Büyükler kendi aralarında konuşurken sık sık ondan söz ederlerdi:

"Maşallah pek kafalıymış. Hep okul birincisi olurmuş."

Köylük yerlerde her başarılı genç, çevresindeki çocukların ışığıdır.

Tarla tokat işlerinden hiç hoşlanmayan; aklı fikri okumada olan biri olarak bu övgülerden etkilenmemem mümkün mü?

Bizim çocukluğumuzda devlet zeki köy çocuklarını öyle tarikatlara, cemiyetlere peşkeş çekmezdi. "Parasız yatılı" diye bir şey vardı. Sınavları kazanan çocuk, devletin güvenli eğitim kurumlarında ülkeye hizmet için eğitilir; öğretmen, hemşire, tekniker, astsubay, polis olurdu. İyilerin çok iyileri de kendileri için çizilen bu çemberi yarar; mühendis, doktor, subay; akademisyen olabilirdi.

Metin Ağabey de  Ortaklar İlköğretmen Okulundan  Yüksek Öğretmene gitmişti. Özellikle matematik ve fen bilimlerinde çok başarılıydı.  Mühendislik, tıp gibi alanlarda ülkesine hizmet etmek istiyordu. Ancak eleştirel yaklaşsam da kalkınmanın tabana yayılması açısından  gerekliliğini teslim ettiğim sistem,  onu da öğretmen olmaya mecbur etmişti.

O,  iyilerin iyisi bir matematik öğretmeniydi. ÖSS-ÖYS'ler çıkınca o da kendisi gibi başarılı birkaç arkadaşıyla İzmir'in ünlü Ege Sistem Dershanesini kurmuştu.

Onunla yüz yüze karşılaşmamız o yıllarda oldu. Sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi sarıldık birbirimize. "Ağabey"siz, "kardeşim"siz bir hitap olmadan uzun yılları devirdik.

Her şey gibi dershanecilik de bilinen çevrelerin maşasına dönüşünce dershanesini sessizce kapattı. Ama eğitimcilikten asla vazgeçmedi.

Yaşı üç çeyreği çoktan aşsa da sanmayın ki günleri, evde ağrılarını sızılarını saymakla geçiyor.

Metin Ağabey yıllardır resim yapar. Tabloları, benim diyen ressamlara yaraşır.

Geçen yıllarda bir tablosuyla ilgili "Şu binanın perspektifinde hata var." demem karşısında  "Hamdiciğim ben, yıllarca uzay geometri öğrettim. Sinüsün kosinüsün hesabını kafam kadar gözlerim de yapar." sözleriyle eserine sahip çıkışını unutmam.

Metin ağabey birkaç ay önce telefonda; "Sana bir sürprizim var." dedi. Merakım uzun sürmedi. Postacı iki gün sonra "Babamın Erik Ağacı"nı elime tutuşturunca, bunu ne ara yazdığını, ne zaman bastırdığını sorgulasam da şaşırmadım.

"Hamdiciğim, değerlendirmeni bekliyorum." demişse sevgili ağabeyim göz atıp geçmek olmaz, özenle okumak gerek, dedim

Kimi anı, kimi anı hikaye, kimi sağlam bir deneme ve şiirlerden oluşan kitabı okurken köylü ana babaların ve çocuklarının tek silahı eğitim olan  kurtuluş destanını iliklerimde hissettim.

Azı paylaşmanın mutluluğunu anımsadım.

Yokluğu, yoksulluğu çocuğuna hissettirmemek için çırpınan ana babalara her metinde tekrar tekrar saygı duydum.

Kardeş sevgisinin, arkadaşlığın, komşuluğun ne büyük değerler olduğunu yeniden yeniden yaşadım.

Çoktandır yitirdiğimiz "koruyucu devlet"le karşılaştım.

Kimse edebi değeri yüksek bir eserden söz ettiğimi sanmasın. Metin ağabeyin de böyle  savı yok zaten. Kitabının ilk sayfasından son sayfasına "edebiyat yapma"  kaygısından uzak anlatmanın rahatlığıyla demiş ne diyecekse. 

Yazım kurallarından, tümce bilgisinden, metin kurgulama becerisinden uzak bir sürü insanın kendisini yazar- şair ilan ettiği bu ülkede böylesine pürüzsüz bir anlatımı için onu kutlamalı mıyım? Hayır. Çünkü onun yetiştiren kurumların işlevi buydu. Onun aydın olma bilincinin gereği de bu.

Fuzuli: "İlimsiz şiir, temelsiz duvara benzer. Temelsiz duvar gayet biitibar olur. " der.

Metin ağabey bize bir yandan; "Babamın Erik Ağacı"yla bir yandan bilginin ve  bilimsel düşünmenin kodlarını sunarken diğer yandan da  yaşananları gelecek kuşaklara aktarmada yazmanın ne denli gerekli olduğunu da hissettiriyor     .

Yazmalı... Kültürün artzamanlılığını sağlayan ondan daha etkili eylem yok.

Birçok ustayı kıskandıracak;

"Yüküm birken oldu bin

Hadi canım sen de bin

Seni de çeker bu fakir

Ha bin olmuş ha bin bir." 

dizelerini bizlere sunan  sevgili ağabeyim iyi ki seninle aynı coğrafyayı aynı zaman diliminde yaşama şansım oldu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI