BAŞARILARIN TEMELİ VARDIR


       Hiçbir alanda başarı DİLEK,İSTEK VE TEMENNİLERE bağlı değildir.

Rastlantı olabilir ama bu sürekli başarıyı asla getirmez.

Başarıya götüren araçlar-gereçler ,çalışma, hazırlık gibi koşulları bulunur tüm başarıların. Tüm araç gereçlerden sonra da başarıla götürecek anlayışların; mantığın da olması kaçınılmazdır. Bu mantığın Bilgi, beceri, yetenek ve çalışma ile görülmesi gerekir başarıların olabilmesi için.. 

           Türkiye ,40 yıldan beri ilk kez bir olimpiyattan altın almadan gelmiştir.

Her zamankinden daha kalabalık bir katılımla katıldık ama  bu çokluk altına yetmedi..

Altınsız geri geldik işte. İlgili bakanın konuyla ilgili açıklamasında söyledikleri önemlidir.:"

TC Devleti olarak spor federasyonlarımıza en üst düzey olanakları sunduk..

Buna rağmen bu olanakları doğru ve verimli kullanamayan federasyonlar bunun hesabını verecektir.."

    bakan bunları söylediğine göre başarısızlıklarda bir gerekçe aramanın yanlış olmaması gerekir.

Nedensellik açısından bakılınca bun bir nedeninin olması veya sorgulanması gerekir.

BAŞARISIZLIĞI yüklenen kişiler şöyle diyebilirler savunma için..

Başarısızlığımızın nedeni bazı alanlarda haklarımızın yenmesidir. Hakkımız yenmeseydi şunlar şunlar madalya alacaktı..vs.vs.

Bu açıklamanın psikolojideki adı rasyonalizasyondur. Yani akla uygun bahaneler bulmadır. Bunun elbette bir payı olabilir ancak sadece bununla açıklamak olası değildir.

   Ancak en büyük neden v etken spor denilen olaya bakışımızdır bana göre.

Spora kendi  mantığı açısından değil de  bizim açımızdan bakmak kültürümüzdür  en büyük neden. Bu nasıl bir spor kültürümüzdür?

    Geçtiğimiz yıllarda bir şampiyon boksör kadınımız başarısını ekranlarda şöyle açıklıyordu: Tanrı bana Türk kadının gücünü kanıtlama fırsatı verdiği için  teşekkür ederim. Demek ki suna göre başarı böyle kazanılıyordu. Sanki tanrı sadece bizim bayanın kazanmasını istiyor ötekine ise düşmanmış gibi sunuluyordu..

    Bu on oyunlarda da yine bir bayan sporcunun  maçı sırasında  anlatıcı kişi dilek ve temennilerini duasını sıralarken  bizim boksörün attığı yumrukları göklere çıkarıyordu ama yediklerine hiç değirmiyordu.

Ben kendime şunu söyledim  o zaman..

Biz başka bir maçı mı izledik acaba?

Bizim gördüğümüz kadarıyla rakip kazanıyordu ama bizim sunucu altına çoktan bize veriyordu. Sonuç açıklanınca da sanki başka biri gelmişte mikrofona ve boksörümüze teşekkür ediyordu.

    Biz bu gün mahalle maçları yapsak bile hemen  istiklal marşını okuyoruz. Bu nasıl bir spor kültürüdür ki marşımız okunmadan abla bir maçı başlayamıyoruz..

   Takımlar başarılarını kurban keserek ve kurban kanını oyunculara sürerek yaratmağa çalışıyorlar..

       Bunlar çok önemli değil belki ama bir spor mantığını yansıtması açısından önemlidir. Çünkü bunlara bağlı bir  başarı beklentimiz oluşmuş durumda her alan için zaman da başarı gelmiyor işte.

    Bu yaklaşım bizi başarılarda  dilek ,temenni ve duaların önde geldiğini aşılıyor .Böyle olunca da öncelikle  bunu yapmak istiyoruz. Oysa başarının tek koşulu bilimsel bakıştır her alanda olduğu gibi..

   Bakın bizde yüzden fazla beden eğitim yüksek okulu bulunuyor.

Oysa olimpiyatlarda ilk sıralarda yer alan, ABD, ÇİN, JAPONYA,  AVUSTRALYA, İNGİLTERE ve FRANSA'da toplam olarak bu kadar yüksek okul  yoktur.biz onlardan daha fazla okula sahibiz ama onlar gibi ilk dört-beşinci sırada değil 64 sırada yer alıyoruz..

    İşte burada NİÇİN,NEDEN,NASIL diyerek  bir sorgulama süzgecinden geçmek zorunda olduğumuzu görmek gerekir..

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI