BİR DÜŞ ÜLKESİYDİ BİR ZAMANLAR

Başta hukuk anlayışıyla, hak ve  özgürlükler yaklaşımıyla, refah düzeyi ile; insan ilişkileriyle pek çok insanın düşü, özlemi olmuş bir  Avrupa ülkesiydi İsveç.. Bu gün getirildiği nokta ise bu düş ülkesinden uzaklaşmış. Sıradan bir ülke haline gelmiş sadece adıyla belleklerde  duran bir eski cennet görüntüsüne dönüşmüş durumdadır.. Örneğin gelişmiş 20 ülke sıralamasında bu gün en son sırada yer almaktadır.. Gelir dengesizliğinde Avrupa'da anılan ülkelerden biri olmuştur. Özellikle emekli ve dar gelirlilerin eski rahat ve huzurlarının hissedilir biçimde kaybolduğu, seçimde tüm partilerin bu kaybolanların yeniden getirileceği vaatleriyle toplumu oyaladığı bir görünüme dönüşmüştür. Bu dengesizliği tüm partiler resmen kabul etmiş durumda. GELİŞMİŞ 20 ÜLKE İÇİNDE SON SIRADA BULUNDUĞUNU HERKES KABUL ETMİŞ DURUMDA. Son beş yılın tablosunda eşitsizliğin en çok yaşandığı görülmüştür..

Eylülde yapılan seçimlerde tüm partiler ve sosyal demokrat parti  bu gidişatın değiştirilmesine yönelik söylemleriyle çıktı  seçmenlerinin karşısına. Ancak bu görüntü sağ partilerin Sosyal demokratlar karşısında zaferini getirdi ve seçimden sonra sağ koalisyon hükümeti kuruldu. Aşırı sağ görünümlü bir programla  çıktı bu yeni oluşum..

Bu oluşum Sosyal demokrat iktidarın yapmadığını yaparak eskisinden farklı bir İsveç modeli koymaya soyundu. Örneğin bu iktidar NATOYA GİRİŞİN BİR İHTİYAZ OLDUĞUNU SÖYLEMEĞE BAŞLADI VE TOPLUMU BU YÖNDE ETKİLEMEYİ BAŞARDI.. Bundan beş-on yıl önce bir Nato gündemi yokken şimdi ana hedef oluyordu.

Bu yeni hedef ülkedeki bazı sorunları öteleyerek veya gizleyerek ayakta kalmayı tercih ediyordu. Neyi gizliyordu bu? Ekonomide bozulan dengeleri. Birilerini aşırı zenginleşmeyi başardığı koşullarda birilerinin yoksulluk içine düştüğünü.. Bu yoksulluğu en iyi duyanlar da emekliler ve gittikçe eşitsizliğin içine düşürülen dar gelirlilerdi..

Ekonomi bozuluyordu ve önceden görülmedik biçimde birilerini varsıllaştığı birilerini ise yoksulluğa düştüğü görülüyordu..

Yoksullar bunun nedeni olarak ülkede yabancıları görmeğe başladı. Devletin onlar için yaptığı harcamalarının  buna neden olduğunu düşünen bir anlayış zaten Avrupa'nın pek çok ülkesinde yayılıyordu. Bu da ülkelerdeki yabancı düşmanlığını körüklüyordu. Avrupa'nın  hemen hemen tüm ülkelerinde yabancı düşmanlığının nedeni bu yaklaşımdır. BU DÜŞMANLIĞIN ÇOK OLDUĞU ÜLKELERDE SAĞ ANLAYIŞLARIN GÜÇLENMEKTE OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ.

Bunların  dışında bir neden de salgın döneminde  devletin yetersiz harcamaları, başarısı harcamaları olduğunu düşüneler de yabancı düşmanlığına artırıyordu. Başarısız gördükleri devletlerine karşı tepkili düşünmeğe başlayan bir kesim gittikçe büyüyor bu gün Avrupa'da..

Dünya değişiyor yavaş yavaş. Bu değişimleri görüp kavmak zorunda bizim gibi insanlar yarından sonra çelişkiye düşmemek için bunu düşünmeli herkes.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI