BİR YERDE ÇELİŞKİ VARSA

 

İnsanların yalanlarını yakalamak çok basit, Söylemlerinde, eylemlerinde çelişkiyi yakalarsanız yalan ortaya çıkar.  Bilim bu doğruyu gösteriyor  bize. Böyle olduğu için egemen anlayışlar  bilimin bu yanını öğretmek istemezler. Onun için  Felsefe Mantık dersleriyle sürekli oynarlar. Özellikle mantıkta çelişki konusunun işlenmemesi için dokuz takla atarlar Çünkü Felsefe düşünmenin, sorgulamanın; Mantık ise düşüncelerin doğru ifadesinin kurallarını öğretir.

           Bilim çelişkiyi, gelişmenin-değişmenin nedeni olarak. Düşüncede çelişkiyi ise yanlışlığın NEDENİ olarak gösterir. Biz bunu derslerde işlerken şu örneği verirdik hep: Soğuk ve sıcak birbirine karşıt olan iki doğal olgudur. Bu karşıtlar aynı bütünde olduğu zaman hemen orada  var olan durumun değişmesini getirirler. Örneğin şu anda bir odanın sıcaklığı şu derecedir, diyelim. Başka bir odanın sıcaklığı isi bundan daha soğuk olacak şekilde bir dereceyi gösterebilir. Odalarda farklı derecelerin bulunması doğaldır. Ama aynı odanın hem sıcak hem soğuk olması mümkün değildir. Bu ısılar aynı anda buluştuğunda odanın sıcaklığı değişir hemen. Eğer siz aynı anda odanın  hem sıcak hem soğuk olduğunu ileri sürerseniz u düşüncede çelişki olur.

Bu çelişki de sizin yalan söylediğinizi kanıtlar. Bunun içindir ki bilim çelişen bir düşüncenin olduğu yerde doğru bir söylemin olamayacağını gösterir.

onun için çelişki ilkesine yanlışlığın ilkesi de denir. Yani bunun anlamı şudur:

Bir düşüncede, bir yargıda, bir söylemde çelişki varsa orada yalan vardır.

bu yalan da olabilir, yanlışlık da olabilir. Hangisini kabul ederseniz o dur.

    Yani etik açısından bakılırsa düşüncede, yargıda  çelişkinin olması bir yanlışlığın olmasını kanıtlar bize.

    Bu kuralı herkes bilirse yalanları da görebilecektir, anlayabilecektir. Onun için bu konuların fazla işlenmesini istemez  egemen anlayışlar. Bunun içinde sürekli mantık-felsefe dersleriyle oynarlar.

    Bir hukuk anlayışında hukukun doğru karar verebilmesi, tanıkların  tanıklıkları kadar söylemlerdeki  çelişkilerin yakalanması ile mümkündür. Bu çelişkileri yakalayan hukukçu en doğruyu da yakalayabilir. Bu çağdaş hukuk anlayışının önemli bir koşuludur. Onun için bizde son yıllarda çok öne çıkan bir İYİ HAL uygulamasının çok doğru bur hukuk anlayışı sonucunu vermemektedir. Yani savunmanın çelişkilerden çok bu dış görünüşe dayandırılmasının hukuki değeri yoktur. Çünkü her avunma kendini en masum en doğru olarak sunmak zorundadır. Ama bu sunumda çelişkiler yakalanırsa hiçbir işe yaramaması gerekir. Düşününki çocuklara yönelik tacizlerden sorgulanan bir kişi kendini giyim kuşamıyla aklamak istemektedir. Bu hangi mantığı sığar ki?

Nitekim en adı suçlarda bile birileri bu İYİ HAL uygulamasından medet ummaktadırlar.

   Siyasetimiz  çelişkiler açısından  pek çok örneklerle doludur.

Her söylemde mutlaka bunu görebiliyoruz. En başta şu ünlü " dün dündür. Bu gün bu gün "anlayışımızı gösterebiliriz. Siyasetimiz bilimden çok egemen anlayışların kandırma mantığına dayandırıldığı için her tarafından çelişkiler fışkırıyor sanki..

   Çelişkiyi yakalayın ve yalanları bulun desek ne düşünürsünüz acaba?

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI