BU ANLAYIŞLA ANCAK BU KADAR

 

                BU  ANLAYIŞLA  ANCAK  BU  KADAR

 

 

  Ülkemizde öteden berri eleştirilere yetkili bakış hep aynı olmuştur.

Hangi konuda olursa olsun yapılan eleştirilere yaklaşım, eleştirilere yanıt vermek değil eleştiri getirenleri suçlamak esasına dayanmaktadır. Bu suçlama yapılırken da klasikleşmiş söylemlerle başlanır." Kurumu yıpratmak, saygınlığına gölge düşürmek, insanları kuruma karşı kışkırtmak.." Eleştirilerin hedefi bir siyasi anlayış olursa hemen buna "hainlik, düşmanlarla işbirliği yapmak, dışarılardan talimat almak.." suçlamaları eklenir hemen. Eleştirilerde ileri sürülenlere yanıt yerine bu klasik suçlamalar getirilir. Eleştire neden olan konuyla ilgili sorular oralara  ise asla yanıt verilmez..

  Bu özellik nereden geliyor dersiniz?

Etkili ve yetkili olarak  görevlendirilen kişilerde olması gereken temel koşul " Bilgi , beceri, yetenek ,hak ediş,deneyim" gibi koşullardır.

Bunlar olmadığı için yani bu ölçülere uygun görevlendirmeler yapılmadığı için eleştiriler asla dikkate alınmaz sadece konuşmak ve iyi suçlama getirmek öne çıkarılır.

  Bakın futbolla ilgili 11 Mart günü bir kulüp başkanının ,yaklaşık üç saat süren açıklamalarına eleştirilen kurum adına nasıl yanıt veriyor?

  Eleştiren kişi bir futbol takımının başkanıdır. Başkanların  futbolla ilgili eleştiri yapmaları doğru değildir. Onların görevi  futbolla ilgili kuruluşları ve uygulamaları eleştirmek değildir.

Hakem atamalarını eleştirmek onların işi değildir  MHK denilen kurulun eleştirisini yapmak  başkanlara düşmez. Bu   eleştiriyi yapmakla MHK'nın saygınlığını zedelemek demektir.

O saygınlığı gölge düşürmek hakkı yoktur kimsenin.

 Eleştirel yaklaşımlara karşı ilgili kişi veya kuruluşların bu klasik bakışları demokrasimizin  nerde.. yuvarlanmakta olduğunu ortaya koyuyor.

Bunun için siyaset sık sık Herkes kendi işine baksın sözünü kullanmaktadır adı demokrasi olan bir yönetim şeklinde..

Oysa binlerce yıl önce Aristo demokrasi anlayışını ortaya koyarken şöyle demişti: Demokrasi yurttaşların ülke sorunlarıyla ilgilenmesidir. Demek k i bugünün siyasetimiz bu çağın gerisinde kalmaktadır ki herkese yöntem anlayışlarına karışmasını istememektedir

  Maaşlara baktığımız zaman her maçtan sonra hakemlere yönelik en ağır eleştiriler yapılabilmektedir. En ağırından tutun da en hafifine kadar her maç sonrası hakem kararları ,hakem atamaları gibi konularda ağır eleştiriler yapılmaktadır.

Hiç bir maç sonrası yoktur ki  birileri o günkü hakemlerden yakınmasın. Herkes her hafta son bunu yaparken  MHK adına yapılan açıklamada eleştiri yapan başkanın buna hakkı olmadığı vurgulanmaktadır. Bu anlayışla hakemlere arşı bir kışkırtma yapılıyormuş MHK anlayışına göre

 Peki o basın toplantısında  eleştiri konusu olan hangi söz ve davranışı yanıt verebildi sayın MHK Tek yanıt eleştiri getirenlerin buna hakkı olmadığı oldu.. Oysa her maç sonrası hakem atamalarından hakemlerin farklı uygulamalarında saatlerce konuşulmaktadır. Bununu yanıtını neden veremiyor da eleştiri yapanların suçlanması yapılıyor

Hemen şunu belirtmek gerekir. Yanıt vermeleri gerekenler yanıt veremeyeceklerini bildikleri için zorunlu olarak suçlama yoluna gidiyorlar

                      Bu ülke demokrasisinin nerede olduğunu gösteriyor bize. Çünkü demokrasinin olmazları arasında eleştiri vardır. Eleştiri olmayan bir demokrasi dünyada yoktur. Ya da ona demokrasi denilemez.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI