Artık ekonomiden yakınma devri bitti. Yok enflasyonmuş ,yok paranın alım gücüymüş yok açlık-yoksulluk sınırı gibi ekonomik kavramları tarihe gömdük..
Örneğin bundan sonra kimse Açlık sınırı 4131 TL;yoksulluk sınırı 14 288 LİRA demeyecek. O sınırların içinde olsa bile asla ve asla yakınmayacak.
Tek yapacağı durumuna şükretmek olacaktır.
Hayat pahalılığı diye bir kavramı sileceğiz sözcüklerimizden .Onun yerine yen kavramlarımızı kullanacağız..
Bir asgari ücretlinin aldığı para belli. Bu paranın bir kısmı. evi yoksa kiraya gidecek. Bir kısmı elektrik, suya, bir kısmı doğal gaza. Geri kalan ise şükretmek için yeterli olacak. Ailenin ekmek parası ayrılacak önce, bir aylık mutfak harcamaları ayrılacak. Varsa çocuklar için bir miktar ihtiyaç ayarları yapılacak. Ondan sonra bol bol şükür yapılacak. Bizim gibi ülkelerde geçim koşullarından biri artık şükretmek.
Bakmayın siz kimi sendikaların her ay yaptıkları AÇLIK,YOKLUK gibi araştırmalarına.. Bunların arkasında mutlaka dış ülkelerin parmakları vardır. Bizi çekemedikleri ve kıskandıkları için yaptırılıyor bu açıklamalar..
Örneğin Avrupa'da çalışanların ancak %5i asgari ücretten maaş alıyormuş. Bizde ise neredeyse %70nin ücreti asgari ücret oluyormuş. Ben araştırmadım ama sendikaların araştırmalarından böyle bir sonuç çıkıyor..
Kimbilir hangi dış odaklardan talimat alıyordur bu sendikalar.. Çünkü biliyorsunuz bizde beğenilmeyen bir söz ve rakam varsa mutlaka onu dış odaklar sürmüştür. Onu için bunlara fazla itibar etmeyelim..
İnsanların beslenme, barınma, giyinme gibi temel ihtiyaçları vardır. Bunlara bir miktar para ayırmaları gerekir. Ancak ola ki o ay evde bir tamirat işi ortaya çıktı.. Bir tamirat için ustanın eve gelip gitmesi bu gün en az 300 veya 350 liradan başlıyor.
Sadece bu olsa iyi, bir de bunun yanına ihtiyaç duyulan bir parça olursa işin içinden nasıl çıkılacak?
O anda ustaya şükür versek kabul ederler mi acaba?
Bunun yanında bir de ortaya çıkarsa bir sağlık sorunu olabilir. Bunu da şükürle çözebilir miyiz acaba?
Bunların yanında varsa okul masrafları da peyda olursa ne yapacağız acaba?
Maşından başka geliri bulunmayanlar bu koşullarda ne yapacaklar? Şükürle idare etseler acaba bu koşulların düzelmesi olasılığı var mıdır?
Bizi sürekli şükretmeyi öğütleyen devlet neden acaba ikide bir elektriğe, suya, benzine vs zam yapıyor ki/ Şükrederek çözse olmaz mı sorununun?
Yani bize şükredin diyor ama kendisi neden ille de zam yapıyor?
İnsan nasıl şükredecek acaba?
Çevresindeki insanların ihtiyaçlarının çoğunu karşıladığı koşullarda ben karşılayamıyorum ama buna şükür mü demesi gerekir..
Anlaşılan o ki ekonomi mücadelesine artık ihtiyacımız kalmamaktadır. Çünkü şükretmek yeter olacak gibi görünüyor,
Aynı zamanda ekonomi diye bir bilime de ihtiyacımız olmayacak gibi.. Ekonomi denilen kurumun başına şükretmesini bilenleri getirdik mi ,tamam..
Yani anlayacağımız bizim gibilerin yaşamak için gerekli ekonomilere sahip olmak şükretmekten geçiyor.
Şükürler olsun ki bu günleri de gördük..
Ancak bir şeyi merak ediyoruz.. Acaba zam yapılırken gerekçe olarak kullanılan ,efendim her şeye zam geldi onun için ben da yapmak zorundayım diyenlere de aynı nasihatler veriliyor mu? Örneğin son günlerdeki tüm zamların gerekçesinde, elektrik, su, doğalgaza yapılan zamlar maliyetleri artırdı biz de mecbur kaldık zam yapmaya diyenleri için hangi şükür maddeleri işletiliyor?