HER SİSTEMİN İNSAN MODELİ FARKLIDIR.

                      HER  SİSTEMİN  İNSAN MODELİ FARKLIDIR.

  Aynı şekilde söylersek her model her sisteme uygun olamaz. Çünkü sistemlerin insanlardan beklentileri aynı değildir. İnsanlık bu gerçeği kavrayamadığı için her yönetim şeklinin her insan modeli ile kurmağa çalışmıştır ama bunda başarılı olamamıştır. Örneğin bu gün dünyamızda iki yüzden fazla irili-ufaklı toplum var ve hemen hemen hepsinde en çok kullanılan kavramlardan biri DEMOKRASİ olmaktadır. İnsanların istemesi başka ama demokrasinin olabilmesinin koşulları bambaşkadır. Bir toplumda filanca kişi istiyor diye de demokrasiler kurulamaz Çünkü demokrasinin insan örneği ya da modeli  BİREY'dir. Bireylerin çoğalmadığı toplumlarda yaşam ve yönetim biçimini demokrasiye uygun kuramazsınız. Neden kuramazsınız çünkü demokrasinin olmazsa olmazı anlayış saygı  hoşgörüdür. Bu ise ancak bireylerin sahip olabileceği bir özelliktir. Öteki tüm toplumlardaki insan modeli ise KUL insandır. Şimdi siz düşünün ki kendini kul  olarak gören bir kişinin  .kendiliğinden başkalarına karşı demokratik olması mümkün müdür?

 Teokrasinin, feodalizmin, kapitalizmin ,dinci toplumların  insanlar kendilerini birey olarak göremezler. Çünkü bu toplumlarda insanlar şekillendirilirken  biat ve itaat kültürüyle bir yerlere bağlı olarak yetiştirilmektedir.Bu kültüre göre yetişmiş kişinin tüm düşünce ve davranışlarında  seçenekli olabilmesi ,kendi isteğine uygun davranabilmesi, bağlı bulunduğu kültürden bağımsız  olabilmesi mümkün değildir. Çünkü bağlı olduğu kültür buna izin vermez ve neyi nasıl yapacağını da dikte eder..

  Durum bu olduğu içindir ki pek çok gelişmiş toplumda bile insanlara bakış hep aynı olmaktadır. Örneğin demokratik hak ve özgürlükleri kullanan insanlara egemen anlayışların bakışı "kimlerden emir alıyorlar" kuşkusu ile dolu olmaktadır. Yani haklarını kullananlara hep başkaları tarafından yönlendiriliyor. Talimat alıyor mantığı ile bakılmaktadır. Özellikle günümüzde az gelişmiş toplumlarda bakış şekli bu olmaktadır yeten anlayışların. Tam demokratik denilebilecek toplumlarda bu bakış yoktur sadece. Örneğin geçmişte Almanya'da bir büyük grev kararı alınmıştı. Yönetin kişilere bunun  anlamı sorulmuştu. Onun yanıtı ise: Onlar grev haklarını kullanacaklar. Biz de bize düşenleri yapmakla yükümlüyüz. O yıllarda  ülkemizde grevler sürekli erteleniyordu. Ekonomiye zarar verecek gerekçesi öne çıkarılıyordu. Hatta bu kararı alan sendikalara ateş püskürülüyordu. Çünkü bu grevin ekonomiye vereceği zararlardan söz ediliyordu.

   Bu farklılığın en büyük nedeni toplumların farklı insan modellerinden oluşmasıydı.bu gün de bu farklılık kimi toplumların  kimi alanlarda üstün olmasını kimi alanlarda ise daha geride olmasını getiriyor.

  Bu gün zaman zaman  bazı insanlarımız KÖY ENSTİTÜLERİNİN erken kapanmasından yakınır. Oysa bu eğitim kurumunun öngördüğü insan modeli ondan sonraki toplumun sosyal siyasal, kültürel yapısına uygun olmayacaktı.Bu gün aynı okulların açılması ise asla mümkün değildir. Çünkü o okullara uygun  insan örneklerimiz hemen hemen yok gibidir.

Sonuçta her ekonomik, siyasal ,kültürel yapının öngördüğü insan örneklerinden bağımsız olarak  hiçbir toplumda değişimler gerçekleşemez. Değişim ancak o insan örneğini yaratırsanız mümkün olabilir..

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI