HERKESİN KONUŞABİLDİĞİ KONULAR VARDIR


                                 

  

         Öyle konular vardır ki herkes üzerinde konuşabilir. Ne özel bir bilgiye ne yetenek ne eğitime ihtiyaç duyulur  konuşmak için.Akıl ve mantık ise çok aranmaz. Hele konuşanın kimlik ve kişiliği düşünülürse buna doğrudan doğru veya  yanlış bile denilebilir. Yani "ağzı olan konuşur" türünden konulardır çoğunlukta konuşulan veya dinlenen..

      Siyaset konusunda toplumun konuşması çoğunlukla bilgiye değil yandaşlık gibi bir önceliğe dayanır. Günlük haberlerin çoğunda da bu geçerlidir. Hele sportif söylemlerde ne bir mantık aranır ne bir doğruluk.

Spor konuşmak için bir takımın yandaşı olmak yeterlidir. Böyle olduğu için ki ekranlarda izlenen futbol yarışmalarında keseler ne eleştiri yapabiliyor ne olmaması gerekenlerden söz edebiliyor. Yandaşların hoşuna gitmeyecek sözlerin kullanılması ise sanki yasaktır..Hele bu spor söylemleri bir takımın değil  ulusal nitelikli olan bir söyleme dayanıyorsa o zaman ne doğru aranır ne bir yanlışın üstüne gidilir. Çünkü futbol veya öteki sportif etkinliklerde ölçü  Kahramanlık, büyüklük üstünlük, etnik özellik gibi ölçülere  dayanır. Bir ilimizin boks takımından uluslar arası bir yarışmada altın madalya kazanan bir bayanın söylemi tümüyle etnik bakışı yansıtıyordu geçtiğimiz günlerde. Bayan sporcu başarının arkasındaki gücün TÜRK KADINI olduğunu bunun için tanrıya teşekkür ettiğini söylüyordu. Hatta annesi bile aynı söylemleri yineliyordu. Peki daha önce bu yarışmalarda hiç Türk Kadını yokmuydu? O zaman tanrı neden Türk kadınının başarılı olmasını getirmemişti?  Akıl bunları soruyor ama kimse sorulmasını istemiyor sanki. Sorulduğu zaman sanki birilerini incitecek gibi olunuyordu

      Futbol da buna benzer örnekleri çok görüyoruz.

Maçı anlatanların bir  kısmı, kalemizde yaşanan tehlikelerden sonra "şükür kaleyi tutmadı" dediklerine dikkat edinizi, sanki sahada oynayan sporcular değil de topun kaleye girmesine veya girmemesine karar veren olağan üstü güçlermiş gibi. Âmâ yıllardır buna ne medyadan ne ilgili sportif kuruluşlardan bir yanıt verilebiliyor. Çünkü yanıt verilirse birilerinin kızacağı biliniyor..

   Son haftalardan bir örnek bulalım söylediklerimize.

Örneğin voleyboldaki başarımızdan sonra SULTAN yaptığımız sporcularla gururlanıyoruz.

Aynı gururu  erkek basketbolcularla yaşamak istiyoruz.

Onun için onlara da POTANIN EFELERİ diyoruz.

İşte bu efelerimiz bir yerlere kadar gelirler.

Buraya gelirken de  Avrupa'da baskette adı geçmeyen iki ülkeyi yenmiştik. İşte o yenen ekibe ne büyük kahramanlıklar bunuyorduk. Ne vaki bu efelerin yendiği takımların AVRUPA Basketin de adları bile geçmiyordu(örneğin İsveç. İrlanda'nın sıralamadaki yerleri 40 in üstünde idi. Sonuçta bu militarist bakışla girdiğimiz bu yarışta Efelerimiz, Sultanlar gibi başarılı olamadı ve elendi.

   Başarıları sporun gerektirdiği çalışma ve yetişmeye değil de başka etkenlerede arayan bir mantıkla gelinecek bir nokta bulunmamaktadır spor anlarında.Onun için daha akıllı olamk zorundayız,,

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI