KİM,NEYLE ÖVÜNÜR

 

           KİM,NEYLE  ÖVÜNÜR

İnsanlar ve toplumlar sahip oldukları ile kendilerini öne çıkarır. Kendilerini onlarla gösterir, onlarla toplumdaki değerlerini alırlar. Ancak her övünülenler herkes için övünç  kaynağı olmayabilir günümüz dünyasında.  Çünkü günümüz insanları ve toplumları uygarlık değerleriyle kendilerini öne çıkarırlar.

Övünülmesi gerekirse de bu değerlerle  övünürler. Bu değerlere sahip olmayan insan ve toplumlar ise ya biyolojik özellikleriyle, ya bedensel  kuvvet gerektiren başarılarıyla öne çıkarlar veya övünürler. Uygarlık değerleriyle öne çıkamayanlar ise genellikle herkesin ortak değerlerini kullanırlar. Bunlara da herkesten fazla sahip çıktıklarını ileri sürerler.

 Bizim gibi toplumlarda bu ortak değerler özellikle siyasetin sahiplendiği değerler gibi gözükmektedir.

Siyasetimiz bunlara sahip olmakla övünür ve karşıtların bunlara sahip olamadıklarını ileri sürerler. Özellikle  uygarlık değerlerinden uzak olanlar. Hak ve özgürlüklerden yana bir düşüncesi bulunmayanlar. Bunu söyleyemeyenler bu ortak değerlere sahipmiş gibi görünmeye çalışırlar. Bakın yakın zamanda bir siyasetçi "CHP heykel yapmasını bilir cami yapamaz" türünden bin yalanı bile kullandı bizde. Sanki sadece cami yapan kendi  siyasi anlayışıymış.. Çünkü heykel yapabilmek sanatından yoksun olan kişiler kendilerini başka nasıl gösterecektir?

 Cami yaparsak ancak biz yaparız onlar yapamaz , demekten başka seçenekleri yoktur bazılarının..

Daha önce birkaç kaz yazmıştım: Bir tarihte İngiltere kraliçesinin ülkemizi ziyaretinden önce kendisine söylenen söz" Türkler övünmekten çok haşlanırlar. Arada bir futbolda bizi yendiğinizi unutamıyoruz"  hatırlatmasını yaparsanız sıkıntılardan kurtulursunuz..(70Li yıllardan FB takımı ünlü bir İngiliz takımını yenmişti.)..Demek ki adamlar bizim bir özelliğimizi keşfetmişler. Bunu da siyaset alanında bile kullanabileceklerini gösteriyorlardı.

 Son Avrupa şampiyonasından önce kimileri kendimizi dev aynasında bile görmekten kaçınmamışlardı. İtalya'yı makarna yapıp yiyeceklerini bile söyleyenler oldu. Hele hakkımızda Avrupa basınında çıkan bazı yazılara bakarak kendimizi olduğundan başka türlü görmeğe bile çalışanlar vardı. Sözde biz en genç takımdık ve bu gençler gerekirse ses çıkarabilecekti Avrupa'da..

Sonuçta yine ses çıkardık ama.. Örneğin bizim maçtan sonra  bir   yabancı çalıştırıcı "Türkiye'nin ne oynadığını hangi sistemle oynadığını bir türlü anlayamadım" açıklamasını yapmıştı. Demek ki Avrupa bize kendimizi gördüğümüz  gibi görmüyordu. Ya da bizim istediğimiz  gibi görmüyordu. Oysa biz kendimizi bambaşka görüyorduk. Nasıl gördüğümüzü de,maç2-0 iken spiker anlatıyordu: Biz bi skordan sonra çok maçı gere dönüşlerle kazandık diye bağırıyordu.

Biz maçlardan sonra çalıştırıcıların açıklamalarında hiçbir zaman bilimsellik ve mantığa uygunluk gösteremedik Örneğin çalıştırıcıların hepsi bize maçta yaptıklarımızı anlatıyor. Yani bizim zaten gördüklerimizi yineliyorlardı. Ne bir sistemden ne bir eleştiriden ne bir eksiklikten söz ediyorlardı. Sadece bizim gördüklerimizi sözde basın toplantısıyla yeniden bize anlatıyorlardı.

  Çünkü ne bir sistemden söz edebiliyorlar ne karşı tarafın bir üstünlüğünü söyleyebiliyorlardı. Bizim bunları anlatacak bir sistemimiz yoktu da ondan. Onun için ancak olanla övünebilirdik..

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI