SERGEN YALÇIN OLAYI
Sene içindeki söylemlerine bakılınca sınırdı ki çoğu taraftarlar, boş kağıda imza atma olayı gerçek olacaktır. İki tarafın da seyirci üzerinde bıraktığı izlenim buna yakın oluyordu. Oysa sezon sonu yaklaşık bir ay oldu biteli ortalıkta ne imza var ne de yakında böyle bir şey görünüyordu. Bu durum çok farklı yorumların yapılmasını da getirmişti. Hem Sergen hem başkanla ilgili taraftarların duymak istemediği söylemler dolaşmağa başladı Sonuçta ne zaman isterse imza atılır türündeki bakışın ne kadar yanıltıcı oluğu ortaya çıkıyordu. Bunun böyle olmadığını da sene içinde birkaç kez dile getirmişti Sergen Yalçın. Yani işler böyle yürümüyordu .Her şeyin bir kuralı olduğu gibi imza atmanın da bir kuralı vardı. Burada oyunu kurallara uygun oynayan başkan değil Sergen hoca oluyordu.
Bir tarihte Ankara'da başbakanlık kupası oynanıyordu. Beşiktaş takımı ilk dereyi 2-0 yitik kapatmıştı. İkinci devre özellikle o zaman kaptan SAMETİN gayretleriyle BJK maçı 3-2 kazanmış ve kupayı almıştı. Sergenin ilk yıllarında oluyordu bu. Kupayı kaldırırken söyledikleri ise hiç de olması gerekenler değildi. Sergen kupayı kaldırırken "Kupa almaktan "yorulduk "türünden bir laf etmişti. O zaman bu sözü epeyce eleştirilmişti.
Bu benim için söylenmemesi gereken bir sözdü. Benim gibi de pek çok kişi tarafından eleştirilmişti. Sergeni futboluyla değil bu sözleriyle tanımıştım önceleri. Elbette futbol yeteneğini futboldaki başarıların hep alkışladık. Onun maçlarını izlemek de ayrı bir zevk veriyordu birçok insana.. Futbolunu hep alkışladığımız başarılarına alkış tuttuğumuz S.Yalçın imajı hep bu sözleriyle takılı kaldı usumuzda..
Beşiktaş taraftarı Sergenin sıkça dile getirdiği veya öyle bir imaj bırakan boş kağıda imza atacak düşünden uyandı sonunda. Gerçi kimse boş kağıda imza atılmasını beklemiyor ama yaratılan hava öyle bir beklentiyi sergiliyordu. Sergen bizim çocuğumuzdur sözünü defalarca duyduk yöneticilerden. Ancak bu söze uygun bur görüntü yaratılmadı. Pek çok taraftarın bir düş kırıklığı yaşadığı görüldü. Bizim çocuğumuza böyle bir muamelenin yapılması ne kadar doğruydu.
Uluslar arası arenada futbolumuzun can çekiştiğini bir kez daha gördük ve anladık.B u çöküşü de kaldırmak için yapılması gerekenler olmalı ortada. Örneğin bunu fedakârlık yapmak olarak sunuyor birileri. Ama kim yapacak bu fedakarlıkları? Futbolu o bataklığın içine düşürenlerden neden beklenmiyor fedakarlıklar da hep taraftarlardan , futbolculardan ve çalıştırıcılardan bekleniyor? Sergen Yalçın işte böyle bir beklentinin kurbanı yapılmak istenmiştir.
Peki kulübe taraftarlardan özveri isteme noktasına getiren yanlışlar ne yapacak /bu yanlışları yapanlardan neden kulüp adına bir özveri istenmiyor acaba? Bu açıdan bakılınca Sergen Yalçının çok fazla kusurundan söz edilebilir mi?