CUMHURİYETİN İLK BİLİM KADINLARI: JALE İNAN, HALET ÇAMBEL, MUHİBBE DARGA VE MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ

CUMHURİYETİN İLK BİLİM KADINLARI: JALE İNAN, HALET ÇAMBEL, MUHİBBE DARGA VE MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ

 

Oksijen Gazetesinin 27 Ekim 2023 tarihli bilim sayfalarının 16. sayfasında veriliyor.

Pınar Çelikel toparlamış.

 

Cumhuriyetin ilanından sonra ülkenin her açıdan yapılandırılması gerekliydi. Atatürk'e göre bunun iki aracı dil ve tarihti.

Osmanlı Devleti zamanında Türk tarihi ile ilgili araştırma yapılmamıştı.

Atatürk okuduğu batılı kitaplarda Türklerin küçük düşürüldüğünü görmüştü. Türk gençliğine atalarının ve yaşadıkları toprakların tarihini araştırmak gibi görev veriyordu.

O dönemde sadece, Asar-i Atika (eski eserler) adi altında İstanbul'da ve İzmir'de arkeolojik eserlerin toplandığı depolar vardı.

Asar-i Atika Müzesinin müdürü Osman Hamdi Bey, 1880'lerde Hadatu(arslantaş) ve Sidon'da(fenike) ilk Türk kazılarını yapmıştı.

20.yüzyılın başında Hattusas' ta ( Boğazköy) yapılan kazılarda 74 bin çivi yazısı tablet bulunmuştu. 

Atatürk "Çağdaş uygarlığı anlayabilmek, kavrayabilmek, dünyadaki eski uygarlıkları, insanların ilk uygarlıklarını doğru taniyabilmekle mümkündür. " diyordu. Türk topraklarının Türk arkeologlar tarafından çıkarılması için gerekli zemini hazırladı.

Avrupalı arkeologlar tarafından yapılan kazılar; Osman Hamdi Bey'in çabalarıyla koruma altına alınmıştır.

Atatürk 22 Mart 1931'de Konya'dan İsmet İnönü'ye yolladığı telgrafta " Memleketimizin her tarafında eşsiz vesikalar halinde yatmakta olan eski medeniyet eserlerinin ileride kendi arkeologlarımız tarafından çıkarılıp, tasnif edilmelerini ve tasnif ederek bakımlarını sağlamak, ihmale uğramış bakımları için daha fazla öğrenciyi yurt dışına göndermenizi istiyorum " demiştir.

Türk Tarih Kurumunun açıp ilerlemeyi bizzat takip etmişti.

Babası İzmir Arkeoloji Müzesinin kurucusu Aziz Ogan olan Jale İnan bu alanda ilk kadındır.

Aleksander Von Humboldt Vakfının bursu ile arkeoloji okumak üzere 1934'te Almanya'ya gittiğinde babası İstanbul Arkeoloji Müzesi müdürüdür. Osman Hamdi Bey ise yazlarını geçirdikleri Gebze'de bağ komşularıdır.

Arkeolojiye merak sarar, o dönemde Sanayi-i Nefise Mektebine( bu günkü Mimar Sinan ) devam eder, bir taraftan da Fransızca dersler almıştır. Türkiye Cumhuriyeti bursu ile 1935-1943 yılları arasında Berlin ve Münih üniversitelerinde arkeoloji çalışır. Türkiye'ye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Çağ Kürsüsünde Prof. Dr. Clemens Emin Bush'un asistanı olur.

1946'da Klasik Arkeoloji Kürsüsü kurulurken orada olmuştur. Prof.Dr. Arif Müfid Mansel'in Antalya Side ve Perge kazılarında asistandır. Önce doçent sonra profesör olur, 1975 yılında.

Özellikle Side Apollon Tapınağı, Perge tiyatrosu, Side Müzesinin açılması ve yurt dışına çıkarılan eserlerin geri alınması için yıllarca emek vermiştir.

Bir kadın olarak gelecek nesillere örnek olmuştur.

Jale İnan'dan iki yaş küçük olan Halet Çambel Almanya doğumludur. Almanya'da askeri ataşe , Atatürk'ün yakın arkadaşı olan Hasan Cemil   Bey'in kızıdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa' da olan aile Cumhuriyetin kuruluşu ile yurda döner. Halet Çambel, Arnavutköy Amerikan Kız Kolejinde okur. Paris Sorbonne Üniversitesinde arkeoloji eğitimi alır. Hititçe ve İbranice öğrenir. 1935 yılında Dr. Kurt Bittel'in yürüttüğü Alacahöyük kazısına stajyer olur. 1938'de öğrenimini tamamlayıp döndüğünde Fransız Arkeoloji Enstitüsü'nden Emilie Haspels'in yürüttüğü Yazılıkaya- Midas kazılarında çalışmaya başlar. Bir yandan da İstanbul Üniversitesi'nde ders vermeye başlar. 1940'ta kurulan Ön-asya Dilleri Kürsüsü 'nün başına getirilir. 1946 yılında Hitit eserlerini incelemek için Bossert ile Anadolu'yu incelemek için Anadolu'yu dolaşırlar. Kayseri-Adana arasında   Karatepe bölgesinde ulaştıkları Hitit kalıntıları Çambel' in hayatının dönüm noktası olur. Hitit hiyerogliflerinin çözümü Anadolu tarihi açısından hiç bilinmeyenlere ulaşılmasını sağlar.

Bossert'in başladığı kazılara 1952'den sonra Çambel devam eder. Üniversiteden siyasi nedenlerle ihraç edildiği dönemlerde bile Karatepe'de çalışmaya devam eder. Uzun yıllar Almanya-da kalır. Türkiye'ye  ve İstanbul Üniversitesi' ne döner.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI