"08 VE 09 HAZİRAN 2024..." YİNE 'SINAV' VE YİNE 'UMUT' !?

---Evet, yine "Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS)", yine lise ve dengi okul mezunu tam 3 Milyon 26 Bin genç öğrencimiz umut için bu sınavlara koştular, yine aileleri dışarıda, bu Haziran sıcağında, heyecanla sınavları başarmalarını bekliyorlar!.. Hepsinin amacı, iyi bir üniversitede, geçerli bir meslek için sınavların kazanılması... Bir süre sonra yine sınav sonuçları gelecek; kimi sevinecek, kimi üzülecek, kimi de yıllar önce mezun olan işsizler tarafından bu olanlara acı bir gülümsemeyle bakılacak !? Bazıları içlerinden belki şöyle diyecekler; "Biz mezun olduk da ne oldu, hani yeni neslin mesleğine uygun iş ve ücret imkânı nerede !?"

Sınavın ilk günü, yani 08 Haziran Cumartesi günü 'Korkusuz Gazetesi' birinci sayfasından bir röportaj yayımlandı, İstanbul'da sokakta mikrofon uzatılan iki üniversite mezunu çocuğu olan bir bayan aynen şöyle diyordu: "...Ben ve eşim normal bir Liseyi bitirerek üniversite sınavlarını kazanıp, ikimiz de mühendis olduk!.. Ailelerimizin yardımı olmadan arabamızı ve evimizi aldık, iki çocuğumuzu üniversiteden mezun ettik, hiçbir ekonomik problem de yaşamadık!.. Çocuklarımın ikisi de 'Türkiye Derecesi' yaparak üniversiteyi kazandılar ve mezun oldular, ama şimdiki şu ortamda sürünüyorlar!.. Onlara artık çalışmalarını ve başarılı olacaklarını asla söyleyemiyorum, bu ülke ne hale geldi böyle!?" diye soruyordu...

---Günümüzün Habil ve Kabilleri: İstanbul-Esenyurt'ta Soner Adıgüzel (20), iki çocuğu olan ağabeyi Mahsun Adıgüzel'i (27) 13 bıçak darbesiyle öldürmüş!.. Sebep ise, yaptıkları bir iş sonundaki para paylaşımı yüzünden kavga ettiklerini söylemiş... Polisin yaptığı açıklamada, her iki kardeşin de çok sayıda 'Suç Kaydı' olduğu belirtilmiş... Yani, bunların yaptığı işin de yasal bir olmadığı anlaşılıyor?

Biliyorsunuz, dini kitaplara göre dünyanın ilk iki insanı, ilk anne-babası 'Adem Babamız ve Havva Anamız' ya? Habil ve Kabil de onların çocukları, iki kardeşler ya? Dünyanın ilk cinayeti de Kabil'in, kıskandığı kardeşi Habil'i öldürmesiyle anılır ya? Bütün dünya insanları bu aileden yeryüzüne yayıldığı için, bugün bile tüm cinayetler de bu 'Kardeş Cinayetleri' olarak devam etmiyor mu? Yanlışım varsa eğer, iki defa öksürünüz, ben hemen anlar, bütün bu yazdıklarımı da düzeltirim dostlar...

---Bugün üretici çiftçimiz devlete 'Bir Kilo Buğday Verip, Bir Tane Ekmek Alamıyor' arkadaşlar, bu sizce normal ve adaletli bir ticaret mi? Çiftçinin bir kilo buğdayına devlet "09, 25 TL" fiyat vermiş, ama bir ekmek tam "10.oo TL" ye satılıyor!.. Peki, bir ekmek ne kadar undan (buğdaydan) üretiliyor? Sadece 200 gram buğdaydan değil mi, yani tam 1 Kilo buğdayın 5'te/ biri kadar değil mi? Yani çiftçi üreticiden "185 Kuruşa" aldığın buğdayı, ekmek olarak onlara tam "1.000 Kuruşa", yani tam '5 Katına' bir fiyatla satıyorlar!.. Hani 'hak-hukuk-adalet' bu ticaretin neresinde!?

Aynı adaletsiz rakamlar 'Çay' için de geçerli!.. 19 TL fiyat verilen yaş çayın, marketlerde kurutulmuş halinin kilosunu bizlere en az '190 TL'den satıyorlar!.. Yani, tam 10 kat fiyatına!.. Yahu, bu 10 kat fiyat artışından kimler kazanıyor, neden esas üreticinin hakkı teslim edilmiyor, bir üründe 10 Kat fiyat artışı mı olur kardeşim!? Artık şunun aslını-astarını yetkililer açıklasalar da, biz de öğrensek gari... Çay da içemez olduk yahu!..

Neyse, bugün de bir fıkrayla size veda edelim bari:

Kadın, öfkeyle bir ipek mendili sallayarak kocasına sormuş: "Çabuk söyle Necati, bu ipek mendil senin o süslü sekreter kızın mendili mi !?" Kocası Necati ürpererek; "Aaa, gerçekten bu mendil onun da, sen nereden buldun onu!?" diye sormuş... Kadın iyi bir iş başarmanın verdiği gururla; "Kim olacak, bizim yatak odasında komşu marketçi Halit bulmuş da, sağolsun doğruca bana getirdi!.." demiş...                         Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI