"ALMAN BAYAN BAKAN, ZENCİ REHBER İLE YATTI MI !?"

 "ALMAN BAYAN BAKAN, ZENCİ REHBER İLE YATTI MI !?"

Şu günlerde Almanya ve Avrupa bu dedikodu ile çalkalanıyormuş!.. Yemin olsun bunu ben uydurmadım, zati gözlerimle de görmedim!.. Bu haber, 04 Ağustos 2024 Pazar günü Sözcü Gazetesi'nin arka sayfa manşetinde üç fotoğrafla yayımlandı...

İddia şöyleydi: "Aralık-2022 tarihinde Nijerya Başkenti Abuja'ya resmi ziyaret için giden Almanya Dışişleri Bakanı bayan Annalena Baerbock, Nijeryalı genç rehber 'Kinsgsley' ile burada tanışmış, geceyi birlikte geçirmişler, bayan Bakan çok memnun olmuş ve sabah kendisine '3.500 Euro' yani (126 Bin TL) para verip göndermiş... 6 ay sonra yine rehber Kinsgsley'i arayan bayan Bakan Baerbock; 'Güney Afrika gezisine çıkıyorum, hemen sen de oraya gel, seni çok özledim' demiş..." Alman Dışişleri yetkilileri de, bu zenci rehberin iddialarının asılsız olduğunu, bunların 'Rus Kaynaklı' iftiralar olduğunu açıklamışlar... Bayan Bakan Annelana Baerbock 43 yaşında, evli ve iki çocuklu bir kadınmış...

Ben bu haberi internette de okumuştum, çok daha teferruatlı veriliyordu... Hani bizim 'Yaygın Gazeteler' haberi yayınlamasa var ya, ben de yazmayacaktım... Çünkü siyasetle uğraşan insanların başına maalesef her türlü iftira, karalama, dünya gözünde küçük düşürme olaylarını sıkça görüyor ve yaşıyoruz!.. Özel hayatı tabii ki -ailesi dışında- kimseyi ilgilendirmez de, doğrudur veya yalandır; bu iddianın iki ülkeye yapılan 'resmi ziyaretler' sırasında yaşanmış olması basını ve siyaset dünyasını da ilgilendirir tabii!..

Efendim, bizim ünlü Hikâyecimiz Ömer Seyfettin'in eserlerinden birinde de vardı; Osmanlı döneminde yaşanan, varlıklı ailelerin 'evde kalan' kızlarına; fakir ama boyu posu yerinde genç, güçlü, yakışıklı gençleri 'İç Güveyi' alırlar, kızlarını böyle mutlu ettiklerini sanırlardı ya? O eserde de, ünlü bir Paşa Ailesi kızı evde kalır... Aracılar vasıtasıyla güçlü, yakışıklı, bir fakir aile delikanlısı bulunur, kıza uzaktan gösterirler, kız da beğenir ve evlendirerek onu 'İç Güveyi' alırlar...

Ömründe Paşa Konağı nedir bilmeyen, onun lüks hizmetleri, şatafatıyla şaşkına dönen genç ve fukara koca, bir zaman sonra huy değiştirir!.. Kendini çok önemli, herkesin üstünde ve vazgeçilmez biri olduğunu zannetmeye başlar... Yeni ve şımarık zengin çocuklarıyla içki âlemlerine katılır, eve sarhoş gelmeye başlar!.. Bu arada, Paşa Kızı olan karısı ile çocuğuna rağmen, eve yeni getirilen Zenci Hizmetçi Kıza sulanmaya başlar!.. İşleri biraz ilerletince de, bir gün Paşa Karısı olan kayınvalidesi ve yardımcısı, damadı takibe başlarlar, bir gece onları zenci hizmetçinin yatak odasında yakalarlar!.. Kayınvalide; "Tüü utanmaz adam, biz seni sefaletin içinden konaklara getirdik, biricik kızımızla evlendirdik, süt beyazı kızım orada dururken, sen hiç utanmadan elin kapkara zenci hizmetçisiyle beraber oluyorsun, tüü yazıklar olsun sana!.." diye bağırınca, kafası iyi olan damat gayet sakin bir şekilde ona; "Çok haklısın sayın Kayınvalidem ama, insan her gün süt içmekten, bal yalamaktan bıkıyor, biraz da canı Kakao içip, Siyah Havyar yemek de istiyor!.." demez mi ? Tabii, kısa sürede de fakir ailesine geri gönderiliyor, sürünerek yaşamaya başlıyor... Hikâyeyi hatırladınız mı?

Hani Bayan Bakan'ın yaptıkları doğrudur veya yalandır, bilemeyiz? Ama insanoğlunun neler yapabileceğini de Yüce Tanrı'dan başka kimse bilemez!.. Nice ünlü insanın 'seksi zevkleri uğruna' yaptıkları rezillikleri duymadık mı? Bizim Padişahların haremlerinde olanları tarihçilerimizden okumadık mı? Birçok ülke yöneticilerinin bu tür aşırı istek ve zevkleri gün yüzüne çıkarılıp da, filmlere bile konu olmadılar mı!? Birçok Avrupa ülkesinde 'Seks Araçları-Gereçleri' açık açık satılmıyor mu? İnsanları azgınlaştıran haplar, yiyecek-içecekler kullanılmıyor mu?

Neyse, bugünkü yazımızı Orhan Veli'nin bir azgınlık sonrası yazdığı 'Eski Karım' şiiriyle bitirelim:

"Nedendir biliyor musun?/ Her gece rüyama girişin/ Her gece şeytana uyuşum/ Bembeyaz çarşaflar üstünde/ Nedendir biliyor musun?/ Seni hâlâ seviyorum eski karım!../ Ama ne kadınsın, biliyor musun!?"                          Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI