Yerel Seçimler sonrası CHP'nin elde ettiği başarı sonrasında, yıllar sonra ilk kez bu ülkenin "Birinci Partisi" olma başarısı gösterilmiş, sayın Özgür Özel'in Genel Başkanlığı ve ekip arkadaşlarıyla estirilen 'Değişim Rüzgârlarının' işe yaradığı görülmüştü... Yani CHP için '31 Mart 2024' tarihi, siyasi yaşamında bir Milât olmuş, Yerel Yönetimde Türkiye haritası bir "CHP Kırmızısına" boyanmış, ülke gündemindeki haberlerde de CHP Lideri birinci sıraya oturmuş, söylediği her şey birinci sırada haber olarak verilir olmuştu...
Uzun yıllardır bu parti ve liderleri böyle gündem olamamış, herkesin dikkatlerini üzerlerine çekememiş, son 22 yıldır da bu rolü ve görüntüyü hep Başbakan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı olarak tek başına sayın Recep Tayyip Erdoğan sürdürüyordu... 31 Mart 2024 seçimleri sonrası ilk kez 'İkinci Sıraya' düşmüştü...
Bu haber ve ilgi yoğunluğu sırasında bizzat kendisi mi düşündü, arkadaşlarıyla yaptığı görüşmeler sonrasında mı, yoksa bazı 'Danışmanlarının' tavsiyesi midir bilmem; birden sayın Erdoğan ile görüşüp, uzun süredir devam eden 'Siyasi Gerginliği' giderme fikri ortaya çıktı!.. Evet, bu ülke siyasileri arasında uzunca zamandır devam eden bir kavga, hakaret dili, hainlikle suçlama, aşağılama, çamur atma münasebetsizliği devam ediyordu!.. Tabii ki hiç doğru bir davranış şekli değildi; ama bunu kim başlatmış, kim körüklüyor, kim sürdürüyordu!? Bu soruyu siyasetle ilgili kime sorsanız, herhalde size şu iki ismi söyleyecektir diye düşünüyorum: "1-Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2-Sayın Devlet Bahçeli" diyeceklerdir?
Daha ilk günlerinden itibaren; "Biz Milli Görüş Gömleğini çıkardık!.. Biz Milliyetçiliği ayaklar altına aldık!.. Demokrasi bizim için bir yolcu vagonu gibidir, işimiz bitince inmesini de biliriz!.. Bu ülkeye din ve camii düşmanı 'Ce Ha Pe' den de, solculardan da hayır gelmez!.." diye sürekli suçlayan ve hakaret edenler kimlerdi!? Anayasa'ya uymayan, seçim hileleriyle anılan, adalete müdahale etmekle suçlananlar hep kimlerdi!? Sayın Özgür Özel'in kendisi bunları bilmiyor muydu, ne diye bu diyalog ve yumuşama isteği ondan gelmişti !?
Daha '01 Mayıs Emek ve Dayanışma Bayramı' günü İstanbul-Saraçhane'de yaşananlar içinde o da yok muydu? Taksim'e mutlaka gidileceğini, kendisinin de orada olacağını söyleyen sayın Özgür Özel değil miydi !? Peki, polis barikatını aşıp da gidebildi mi !? Bu engellemeyi kim ve neden yapmıştı, kendisi bilmiyor muydu !? Biliyor idiyse, böyle bir bayram günü kendisine ve emekçilere engel olanların ayağına, sadece bir gün sonra '02 Mayıs' günü AKP Genel Merkezi'ne "Diyalog ve Yumuşama" aramaya niye gitti!? Madem bir diyalog ve yumuşama aranıyor idiyse; karşı taraftan bir gün önce bir jest görüp de, 'Taksim Meydanı' emekçilere ve sayın Özgür Özel'in isteği doğrultusunda kutlamalara açılamaz mıydı!? Ama bu anlayışı onlardan gördü mü? Ne gezer efendim!.. Aradan kaç gün geçti, hâlâ tutuklamalara bile devam ediyorlar, ne anlayışı !? O zaman AKP'de ne işi vardı sayın Özel'in !?
Bu ziyaretlere sıcak bakmayan kendi partilileri ve diğer parti liderleri de vardı!.. Örneğin Ahmet Davutoğlu diyordu ki; "Madem bir yumuşama, bir diyalog başlatılacaktı ise, sayın Erdoğan bu işe neden ilk yola çıktığı kendi yol arkadaşlarıyla başlamadı? Hani yanında kim kaldı?" diyordu... İYİ Parti lideri Musavat Dervişoğlu; "Eğer bu diyalog ve yumuşama, yeni bir Anayasa yapmak için ise, biz bu işle sonuna kadar mücadele edeceğiz!.." diyordu... TİP lideri Erkan Baş da; "Anayasa ve AİHM kararlarına rağmen Can Atalay hapisteyken, Osman Kavala ve Gezi Davası sanıkları hapisteyken, ne yeni Anayasa hazırlığıdır bu!? Siz önce mevcuduna uyun da, sonra yenisini yapın!.. 01 Mayıs günü suçlanan emekçiler birer birer gözaltına alınırken, sayın Özgür Özel'in ziyareti bizi çok düşündürüyor!?" dedi...
Sizleri bilemem, ama bence de biraz acele karar verildi, yeni oyunların içine çekildiler gibime geliyor aziz dostlar!? Sakin KOŞAR...