"HALKA YALAN SÖYLEMEK SUÇTUR!.."
Daha bir yıl önce, 28 Haziran 2022 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, arşivlerimizde duran bizzat kendi sözleriyle ne demişti: "Ben başta olduğum sürece İsveç ve Finlandiya NATO'ya asla giremezler!.." dememiş miydi? Evet, aynen böyle demişti!.. Bugün 11 Temmuz 2023, duyduğumuza göre bu iki ülke, Türkiye'nin de onayı ile NATO'ya üye oldular da, biz bu işten ne kazandık? Koca bir HİÇ !.. Ne AB'ye tam üyelik ve ne de ABD'den F-16'lar için istediğimiz sözü tam alabildik!.. Eee, hani bizim hangi isteğimiz yerine geldi de, biz bu iki ülkenin NATO'ya girişine imza verdik!?
Her şey apaçık orta yerde dururken, biz bu işten hiçbir kazanç elde edememişken, yine 11 Temmuz 2023 tarihli malûm yandaş 'Sabah Gazetesi' bir manşet attı: "Türkiye'nin Dediği Oldu. Başkan Erdoğan İstediğini Aldı!.." dedi. Bu bir koca yalandı, halkı yine aldatıyor ve arşivlerdeki net sözlere rağmen, Türkiye hiçbir şey kazanmadan, bu iki ülkenin NATO'ya girmesine onay veriyordu!.. Böyle haberler Anayasal suçtur ve sayın Savcılarımız bu yalan manşetin takibini hemen yapmalıdırlar!..
Bu kaçıncı sözlerinden çark ediş, bu kaçıncı tükürdüğünü yalamak, bu kaçıncı halkın gözünü yalanlarla, 'Algı Operasyonları' ile kaçıncı defa boyamak kardeşim!? Hani Rahip Bronson affedilmeyecekti, hani Alman casusu diye suçlanan gazeteci geri verilmeyecekti, onları özel uçaklarla gönderdiler değil mi? Hani Mısır'ın darbecisi Sisi ile İsrail ile ve eli kanlı 'Esed' ile asla görüşülmeyecek ve barışılmayacaktı!? Maşallah bu verilen sözlerin hiç birisi tutulmadığı gibi, şimdi de İsveç ile Finlandiya konusunda tam 180 derece farklı işlere imza atıldı, sizin verdiğiniz sözler bu kadar mı yerine getiriliyor!? Bundan sonra sizin hangi sözünüze inanalım artık bizler!? Ya bunlara Rusya ve sürekli 'dostum' dediği Vladimir Putin ne diyecek!?
Türkiye'nin; "AB'ye tam üyeliğimiz için İsveç'ten destek sözü geldi" sözlerine, AB Yönetiminden jet yanıt geldi; "NATO'nun statüsü başka, AB'nin statüsü başka, İsveç nasıl ve hangi gerekçeyle böyle bir söz verebilir, biz bunu kabul etmiyoruz!" dediler, iyi mi? Sahi, elimizde-avucumuzda hangi kazancımız var da, biz bu desteği durduk yerde niye verdik acaba? Sabah Gazetesi, Ahmet Hakan ve Abdülkadir Selvi gibi tam destekçi yazarlar bunu bize bir anlatsalar da, artık biz de anlasak bu işlerin sebebini, haa!?
Bütün bu NATO üyeliğinde bizimkilerin 'U Dönüşü' için 11 Temmuz günü Cumhuriyet yazarı Prof. Dr. Özgür Demirtaş şöyle diyordu: "Her konuda ahkâm kesen, küçücük beyinleriyle bize bile akıl vermeye kalkışan AK Trollerden ses-seda yok, hepsi de deliklerine girdiler artık, dışarı çıkamıyorlar" diyordu. Niye çıksınlar efendim, sonra bahşişleri kesilir, böyle konularda susmaları için de beslenmiyorlar mı zati o deliklere girenler?
Güle Güle Özkan Uğur !..
Ünlü müzisyen ve sinema oyuncusu Özkan Uğur'un zamansız ölümü hepimizi derinden üzmüştü. Ancak, iktidarıyla-muhalefetiyle herkesin ilk defa birlik ve beraberlik mesajları vermelerine sebep olan bu değerli sanatçımıza ben, sırf bunun için de şükranlarımızı sunmuştum!.. AKM'nde yapılan tören sonrası defnedilen Özkan Uğur'un başında, ailesinden sonra en çok gözyaşı döken kişi de sayın Cem Yılmaz oldu!.. Çünkü kendisi de, onunla çektiği birçok filmleri de öksüz kaldılar!.. İşte dostluk, işte vefa da zaten budur, sağol Cem Yılmaz!..
Bugün de size Cahit Sıtkı Tarancı'nın 1937'de yazdığı "İmrendiğim Şey" şiiriyle veda edelim:
"Ben miyim şimdi bu, şimdi gülen, bu ağlayan saz/ Nasıl da kendiliğinden değişiyor aynalar/Bakarsın bülbüller mahzun, bakarsın güller açar/Kulak ver ki havada, her an başka bir ihtizaz!..// Artık alışılmış hengamesinde bu dünyanın/ Düşündükçe yarı güler, yarı ağlar halimi/ Oynar gördükçe dalgalarda beşer hayalimi/ Bakar bakar imrenirim, sükûnuna eşyanın!.." Sakin KOŞAR.