"TÜFENK İCAT OLDU, MERTLİK BOZULDU!.."
Kim, ne derse desin; 'Çinlilerin' ilk olarak 9'uncu yüzyılda barutu, 10'uncu yüzyılda ilk top ve tüfeği bulması, dünya güç dengelerini değiştirmiş, ateşli silâhlara ilk sahip olan uluslar, bütün savaşlarda üstünlük sağlamaya başlamışlardır!.. Çinliler sadece barutu değil; ilk pusulayı, ilk el arabasını, ilk uçurtmayı, askılı plânörü, alkolü ve ilk makarnayı da bulan ulustur!..
Ancak, bu arada bazı bilgileri de belirtmem gerekiyor: Çinliler ilk 'barutu' bulduklarında, bu yanıcı ve patlayıcı maddeyi sadece Saray eğlencelerinde kullanıyorlardı... Moğol İmparatoru Cengiz Han, barut denen bu buluşun gücünü ilk keşfedip, o patlayıcıyı; Çinlilerle savaşırken bizzat onların Saray duvarlarını yıkmak için kullanmış ve savaşta başarılı olmuştu!..
Çinlilerin ilk icat ettiği 'Tüfek' de, mızrak ucuna takılan, tek bir kurşun atan küçük bir topa benziyor, çok kısa mesafeye tesir ediyordu... Uzun namluyu, kundağı, çakmak ve tetiği olan, 300 metre kadar mesafeye tesiri olan ilk tüfeği, 14'üncü yüzyılda İtalyanlar buldular!.. 15'inci yüzyılda da, 'İlk Tüfekli Askerî Birlikleri' ise, Osmanlı İmparatorluğu kurmuştu!..17'inci yüzyıl sonuna doğru ise, 'İngiliz-Martini' tüfekleri seri ve birden fazla mermi atan tüfekler olarak ordularda yerini aldı, denizaşırı ve büyük dünya devletleri işgalleri de bundan sonra sıklaştı!..
Hani bizim bir Karadeniz kökenli 'Hekimoğlu' tükümüz vardır, orada; "Hekimoğlu derler benim adıma/ 'Aynalı Martin' yaptırdım da imanım/ Kendi neslime!.." denilir ya? Elin İngilizinin tüfeğini, hangi silâh kaçakçısından satın aldılarsa artık, güya kendileri yapmışlar gibi türküde anlatırlar ya, o yıllarda bizde yok öyle bir teknoloji tabii...
"Mertlik" ve "Tüfek" üzerine en kalıcı sözü bize, yine bir Karadenizli halk ozanı 'Köroğlu' bırakmıştır!.. Babasının gözlerine mil çektirip kör eden kalleş ve acımasız 'Bolu Beyi'nden intikamını alabilmek için hayatını harcamıştır!.. Doğum ve ölüm tarihleri bilinmemekle birlikte, asıl adı 'Ruşen Ali' olan Köroğlu; Padişah III. Murat döneminde yaşamıştır... Osmanlı arşivlerine göre 1578-1584 Osmanlı-İran Savaşı'na da katılmış, büyük kahramanlıklar göstermiştir!.. Bir türküsünde şöyle der: "Benden selâm olsun Bolu Beyi'ne/ Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır/ At kişnemesinden, kargı sesinden/ Dağlar sedâ verip, seslenmelidir!..// Düşman geldi tabur tabur dizildi/ Alnımıza kara yazı yazıldı/ Tüfenk icat oldu mertlik bozuldu/ Eğri kılıç, kında paslanmalıdır!.."
18'inci yüzyılda İtalya'dan sonra İngilizler ve Amerikalılar ateşli silâhlar konusunda çok yenilikler yaptılar!.. Bu silâhların hem menzilleri uzun, hem de kısa sürede çok fazla mermi atıyordu!.. Osmanlılar kendi teknolojilerini geliştireceklerine, bu ülkelerden hazır silâhlar satın alıyorlardı... Her yıl gelişen silâhların modaları da tez geçiyor, bütçeye aşırı yük oluyordu... Bu arada bazı dolandırıcı şirketler de devletleri tokatlıyor, silâhları vermiyorlardı...
Teknolojide ve silâh sanayiinde gelişen Avrupalılar, bu güçlerini kullanarak Asya ve Afrika ülkelerini işgal ediyor, son moda silâhlarıyla büyük katliamlar yapıp, mazlum devletlerin 'altın, gümüş, elmas madenlerine çöküyor, petrol bölgelerini yavaş yavaş işgal ediyorlardı!.. Çağ dışı kalmış ülke insanları, bu yeni teknolojilere boyun eğiyor, kendi ülkelerinde bunların kölesi oluyorlardı!.. Bu yıllarda Avrupa'nın İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Almanya ve Portekiz gibi ülkeleri çok zengin oldular!.. Çin, Ortadoğu ve Hindistan'a çöreklenen İngilizler, malı en çok götüren ülke olup; namları da "Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk" olarak anılmaya başladılar!..
Peki, bunlar malı götürürken, en büyük İmparatorluklardan 'Osmanlı' ne yapıyordu? Çağa ayak uyduramayıp, hesapsızca işgal ettiği yerleri korumak için savaşıyor, çıkan isyanları bastırıp, taht kavgaları ve mezhep çatışmalarıyla beyhude vakit geçiriyor, sürekli güç ve toprak kaybediyordu!.. Peki, şimdilerde bunları sorgulayıp, akıllandık mı? Ne gezer efendim, her geçen gün Yüce Atatürk'ün izinden çıkıp, şaşkın ördek gibi geri geri yüzmeye çalışırken, yeniden çağ dışı Osmanlılara dönmeye başladık, Allah sonumuzu hayır eyler inşallah!..Eğitim ve sağlıktan sınıfta çaktık, işsizlik ve enflasyon tavanda, kimseler kalmadı sokakta ve meydanda!.. "Hayat Eve Sığar" diye avunup duruyoruz dört duvar arasında... Sakin KOŞAR...