Hepinizin bildiği gibi, Berçenek Köyü-Afşin-Kahramanmaraş'ta 17 Kasım 1939'da doğup, Almanya'nın Köln Şehrinde 17 Mayıs 2002 yılında, henüz 63 yaşındayken kaybettiğimiz bu ünlü Ozanımız 'Âşık Mahzuni Şerif'e ait bir türkü adını yazı başlığımıza taşıdık!.. Asıl adı "Şerif Cırık" olan Mahzunî Şerif, Horasan'dan Tunceli'ye göç eden "Ağuiçen Aşireti" mensubu ve Alevi olan bir ailedendir!.. Üç defa evlenen Mahzuni, 8 çocuk sahibi idi. Türkiye Ozanlar Federasyonu tarafından, "Dünyanın En İyi 3 Ozanından Biri" seçilmişti, ama hakkında çok sayıda davalar açılmış, Almanya'ya da ondan gitmişti. Öldüğünde, DGM tarafından 2001'de aleyhinde açılan dava devam ediyordu. En ünlü eserleri; "Dom Dom Kurşunu, Sarhoş, Fırıldak Adam, Yuh Yuh, Prangalar, Yiğit Muhtaç Olmuş Kuru Soğana."
Bildiğiniz gibi; böyle yetenekli, mesleğinde kendi bilgi-beceri-yetenek ve güçleriyle sivrilen insanlarımıza yıllardır yapmadığımızı bırakmamışız, mahkemelerde-hapislerde-sürgünlerde çile çektirmiş, bazılarının da katledilmelerine engel olamamışız!.. İşte Nazım Hikmet, işte Aziz Nesin, işte Sabahattin Ali, Uğur Mumcu, Ahmet Kaya, Mahzuni Şerif, Cem Karaca, işte hâlâ yurt dışında yaşayan birçok sanatçı, tiyatrocu, yazar ve gazetecilerimiz!..
Neyse, bugünlerde başımızdaki en büyük iki dert 'Enflasyon ve Pahalılık!..' Geçmişin en ucuz yiyecekleri olan Soğan 30 TL'ye, Patates de 20 TL'ye fırladı!.. Et, süt, peynir ve tereyağını saymıyorum bile, çünkü o yiyeceklerin tadını ve simalarını unutalı çok olmuştu!.. Yahu Allah aşkına, bir kilo soğan 'tam 6 ekmek' parası eder mi!? 2023 yılının Nisan ayında ediyor işte!.. Geçende Çarşamba Pazarından iki kilo soğana '60 TL'yi elim titreyerek öderken, inanın tüylerim diken diken oldu!.. Geçtiğimiz yıllarda biz bu parayla tüm Pazar masrafını karşılayıp, eşek yükü kadar yiyeceklerle eve dönüyorduk, ne oldu bize Allah aşkına!?
Şimdi gel de, Mahzunî Şerif ustanın; "Mevlâm gör diyerek iki göz vermiş/ Bilmem ağlasam mı, ağlamasam mı/ Dura dura bir sel oldum erenler/ Bilmem çağlasam mı, çağlamasam mıı?// Milletin sırtından doyan doyana/ Gönül bu oyuna nasıl dayana/ YİĞİT MUHTAÇ OLMUŞ KURU SOĞANA/ Bilmem söylesem mi, söylemesem mi!? " şeklindeki şarkı sözlerini bir daha hatırlama bakalım. Sanki üstadımız bugünleri görmüş de yazmış gibi geliyor insana?
Sanki hepimiz soğanı, patatesi yeterince bulmuş da, bir eksiğimiz 'Dana Eti' kalmış gibi; bundan önceki sayın Maliye ve Hazine Bakanımız da geçende bir TV programına çıkıp, et yiyemeyen halkımıza akıl veriyor ve diyordu ki; "Dana eti çok pahalandı, kilosu 350 TL'den dana eti alacağınıza, kilosu 96 TL olan 'Koyun Eti' alıp da yiyiniz!.." diyordu. Kendisi bir iş adamı olan, zengin ailesinin konaklarında büyüdüğü belli olan bu büyüğümüzün verdiği akıl hoşunuza gitti mi, ha!? Koyun etinin nasıl koktuğunu, insanın iştahını kaçırdığını bu büyüğümüz de bilmez mi? Bilirler de, işlerine gelmez tabii, bu pahalılığa sebep olanların aklına, bizlerin ihtiyacı yok çok şükür!..
Tam yeri gelmişken size tarihi bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim: Fransa Kralı 16. Lui'nin eşi Kraliçe Marie Antoinette'nin babası Roma Kralı ve annesi de Avusturya Kraliçesi idi, yani saraylarda doğmuş, oralarda büyümüş, 'yokluk-açlık nedir' bilmeyen biriydi. 18. Yüzyılda bunların kötü yönetimi yüzünden Fransa halkı ayaklandı, Sarayı bastı ve "Ekmek Bulamıyoruz!" diye bağırdılar. Yaverlerine, Kraliçe Antoinette; "Bunlar ne diyorlar ayol?" diye sormuş, yaverleri de; "Ekmek bulamıyorlarmış efendim, onun için haykırıyorlar" deyince Kraliçe yarım ağızla; "Hııı, ekmek bulamıyorlarsa PASTA yesinler ayol!" deyip, odasına süslenmeye çekilmiş ya? O halk, kısa sürede o Sarayları başlarına yıkmışlardı ya?
İşte şimdilerde bizim büyüklerimiz de çaresiz ve aç insanlarına; "Dana eti alamıyorsanız, koyun eti satın alın kardeşim!" diyorlar. Hani çok sağ olun da, bize söyleyeceğiniz, karnımızı doyuracak başka bir tavsiyeniz kalmadı mı efendiler!? Sakin KOŞAR.