"Sayın Ali Koç... Size yazdığım bu satırlara 'sayın' diye başlamamın nedeni siz değilsiniz. Ailenizin, dedenizin, babanızın, ağabeylerinizin Türkiye için yaptıklarıdır. Siz benim için bırakın "sayın" olmayı, yok hükmündesiniz. Tavrınız ve yaptıklarınızla benim değil ancak psikoloji hatta psikiyatrinin ilgi alanına girersiniz. Ve emin olunuz ki, bu yüzden size bu satırları yazmama kararı almıştım. Ama yine de kendinize gelmeniz için birilerinin sizi uyarması gerek.
Ali Koç Bey; siz de, ben de ve herkes de biliyor ki, sizin hayatta şahsi hiçbir başarınız yok. Rahmetli dedenizin yarattığı, babanızın yaşattığı, kardeşlerinizin büyüttüğü bir servetin varisi olmaktan öte bir değer de yaratmadınız. Büyük ihtimalle de, varisi olduğunuz holdingin yöneticileri de bunu gördükleri için, aile şirketinizde dahi kritik bir pozisyona layık görülmediniz. Bu yüzden de bir ömür boyudur mensubu olmaktan gurur duyduğum camiama yönelik ağır hakaretleriniz ve haksız ve terbiyesiz ithamlarınıza karşı yazmayı vadettiğim bu satırları yazmaktan vazgeçmiştim. Değmezdiniz.
Ama anladım ki, birinin size bir ayna tutması gerek, birinin size bazı gerçekleri hatırlatması gerek, çünkü parasal gücünüz hekimlerin bile size gerçeği söylemesini engelleyecek kadar fazla. Ve bu iş bana düşüyor.
Çok büyük bir spor camiasının başındasınız. Kendi başarılarınızdan değil, soyadınızdan ve aile büyüklerinin başarılarından ve servetinizin büyüklüğünden dolayı orada olduğunuzu siz de, ben de ve sizin için ne acı ki, bütün toplum da biliyor. Soyadınız Koç olmasa idi, Fenerbahçe Spor Kulübü'ne başkan olamayacaktınız. Gün gibi aşikar. Ve şimdi kendi başarısızlığınızı örtbas etmek için, birbirine saygılı iki rakip olan iki büyük camiayı, birbirine düşman etmeye hakkınız yok. O iş sizi de, taşıdığınız soyadını da aşar.
Keşke rahmetli ağabeyiniz Mustafa Koç hayatta olsaydı da, size anlatsaydı. En az sizin kadar iyi hatta muhtemelen sizden daha iyi bir Fenerbahçeli olan ağabeyiniz, yıllarca Galatasaray forması ile Galatasaray Binicilik Takımı'nın sporcusu oldu, Galatasaray forması altında kupalar kazandı.
Yönetiminizde olan bazı kişilerin Galatasaray Spor Kulübü üyesi oldukları da bilinen bir gerçek. Çünkü biz asla düşman olmadık. Ne sahada, ne dışarda. Ben Galatasaraylıyım, sizin o "malum camia" dediğiniz camianın üyesiyim, ama en yakın dostlarımın bazıları sizin kulübünüzün üyesi. Muhtemelen, siz doğmadan önce üyelerdi üstelik.
Biz rakibiz Ali Bey, sizin zannettiğiniz ya da insanları inandırmaya çalıştığınız gibi düşman değil. Biri olmadan diğerinin de değerinin olmayacağı iki muhteşem rakip. Bu yüzden şike ile suçlandığınız zaman "Fenerbahçe küme düşürülmemeli, Fenerbahçe 2. Lig'e düşerse 2. Lig 1. Lig olur" diye yazan ilk ve galiba tek kişiyim. Galatasaraylı babaların Fenerbahçeli çocukları, Fenerbahçeli babaların Galatasaraylı çocukları var. Sizin de ailenizde farklı kulüplere gönül verenler var ve sizinki gibi aileler az değil Ali Koç. Sizi takip edip, icabında aile fertlerimize de düşman mı olmalıyız!
Ali Bey, "Galatasaray Türk sporu için beka sorunudur" dediniz. Bence Türk sporu için beka sorunu olan Galatasaray değil, sizsiniz. Herkesi birbirine düşmanlaştırarak arada kendi başarısızlıklarınızı örtüyor, sıkıştığınız yerde hayali düşmanlar, dış güçler yaratıyor, bitmeyen bir devri sabık hikayesi anlatıyorsunuz. Ülkeyi bölüyor, kamplaştırıyor, düşmanlaştırıyorsunuz. Emin olun Türkiye'de biraz okkalı bir savcı, biraz bağımsız bir yargı olsa 6222 sayılı yasadan yargılanırsınız. Benim camiama "malum camia" diyerek aşağılamaya çalışıyorsunuz. O iş sizi çok ama çok aşar Ali Bey. O camia diye karalamaya çalıştığınız camia sizden de, sizin servetinizden de eskidir ve siz yokken de olmaya devam edecektir... Ali Bey; sonuç olarak "narsistik" tavrınızla benim açımdan çok kayda değer biri değilsiniz. Ailenizin büyük bağışı ile Harvard'a kabul edilmiş olmanız bile sizi ciddiye almama neden olmaz. Ama bundan böyle sözlerinize dikkat etmenizi tavsiye ederim. Hem temsil ettiğiniz ailenin saygınlığı hem de Türk sporunun ve Türkiye'nin huzuru, barışı açısından. Tabii asıl maksadınız o huzuru kaçırmak ve barışı bozmak değilse. Aklınızı başınıza alınız!.." (Fatih ALTAYLI-11 06 2024.)
Mektubun tamamı böyle, bir gazeteci olarak ben okurken yüzüm kızardı, durduk yerde bunca ağır sözlere ve hakaretlere ne gerek olduğunu düşünüp durdum, sayın Altaylı'yı ayıpladım, başka yorum yok, sadece sizleri de bilgilendirmek istedim, NOKTA...
Sakin KOŞAR...