AYHAN İÇÖZ’Ü ÇOK ERKEN KAYBETTİK!..

 

                 AYHAN İÇÖZ’Ü ÇOK ERKEN KAYBETTİK!..

Bunaltıcı 26 Mayıs sıcağının öğle vakti sonrasıydı… Beni telefonla arayan Ahmet Savran öğretmenim söyledi, dedi ki; “Birden tansiyonu 21’e çıkan ve beyin kanaması geçiren köylümüz Ayhan İçöz’ü, öğrencileriyle Marmaris gezisi sırasında kaybettik, başımız sağ olsun ağabey!” dedi…

Sustum kaldım, ne diyeceğimi şaşırdım, sadece; “Nasıl olur, bizim Ayhan ölmüş mü yani?” diyebildim… O hayat dolu, o tatlı dilli, o herkese candan yaklaşıp, her etkinliğe canhıraş koşan, enerji dolu insan nasıl bu yaşta ölürdü!? Ölümün adaleti bu muydu yani!?

Bizler Bozüyüklüyüz!.. Önce Menteşe Beyliği’nin, sonra da Osmanlının Nahiyesi, yıllarca çevresine tek başına yeten kültürün, sanatın, siyasetin ve ticaretin merkezi olmuş yerdeniz!.. Son yıllarda birçok dizi filmlere konu olmuş, adı “Güzel Köy”e çıkmış Bozüyük’teniz!.. Ayhan’ın ailesi yıllar önce Kavaklıdere’den göç edip gelmişler, köye yerleşmişlerdi ama, Ayhan İçöz doğma-büyüme bizim köylüydü!..

Bizim gençliğimiz sırasında, yani 1970’li yıllarda Ayhan ve onun arkadaşları, hep bizim yanımızda oldular, bizim okuduğumuz kitap ve gazeteleri okudular, bizim takıldığımız siyasi kuruluşların peşinden koştular!.. Çok büyük siyasi gerginlikler arasında ortaokullarını ve liselerini bitirip, üniversitelere gittiler!.. Ayhan İçöz ‘Lise Edebiyat Öğretmeni ’ oldu… Evlendi… Yıllarca Muğla Merkez Turgut Reis Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği ve müdür yardımcılığı görevlerini sürdürdü…  Emekli olunca da boş durmadı, Muğla Belediyesi tiyatro çalışmalarını yürüttü, sonra özel bir kuruluşta çalışmalarını sürdürüyordu…

1986 ve 1987 yıllarında Ortaokul Müdürümüz İsmail Altuntaş ve ben, köy gençleriyle amatör tiyatro çalışmalarına başladık… Bize bir Ortaokul Binası gerekiyordu… Bu iki yılda, iki defa “Gençlik Geceleri” düzenledik… O günün Valisi, Kaymakamı, köyümüzle ilişkisi olan bütün iş adamlarımız, o iki gecede bize çok büyük maddi kaynaklar sundular, 6 ay gibi kısa bir sürede Ortaokul binamızı köyümüze diktik!..

Gençlik Geceleri” hazırlıklarını 52 gencimiz ile tam 64 günde tamamladık!.. Ayhan İçöz hep yanımızdaydı, benim hem en önemli oyuncum, hem de ikinci rejisörümdü!.. Turgut Reis Lisesi’nde okuyan bu çevrenin çocuklarına, yıllarca hem öğretmenlik, hem idarecilik, hem rehberlik, hem de babalık yaptı!.. Sohbeti tatlı, konuşmaları nüktedan, biraz da yüksek tondan, ama çok samimice konuşan bir kardeşimizdi!..

Bu eserin yapımına emek veren 52 gencimiz vardı, hepsi sağ olsunlar, var olsunlar!.. Ama en büyük katkıları sağlayan Bülent Sevil öğretmenimizi, Okan Beçin ve Ayhan İçöz kardeşlerimizi peş peşe kaybettik, çok üzgünüm dostlar!.. Aramızdan cismen ayrıldılar ama, umarım tüm Bozüyüklüler bu kardeşlerimizi ‘İsmen’ asla unutmaz, unutturmazlar!.. Ölüm herkesin başında, ölüm kaçınılmaz, her canlı bir gün ölümü tadacak da, bu kardeşlerimizin ölümleri böyle ve bu yaşlarda asla olmamalıydı!..

Bir de şu sorunumuz var; iki yıl gibi kısa sürede benim Bozüyük Mahallemden Sıdıka Çulha, Bülent Sevil, Feriş Cesur ve en son da Ayhan İçöz hocamız, Muğla Üniversite Hastanesi’nden; “Yoğun Bakım Ünitesinde Yer Yok!”  denilerek Denizli’ye, Antalya’ya ve Konya’ya gönderildiler, hepsi de oralarda vefat ettiler!.. Bu ‘Yokluk-Eksiklik’ durumu neden hep bizim Muğla’da yaşanıyor? Artık bunun nedenini sorma zamanı gelmedi mi? Böyle acil hastaların Denizli, Antalya, Konya gibi mesafelere, üstelik Karayolu ile gönderilmeleri, böyle bir devirde hangi akla hizmettir!? Niye bu nakiller helikopterlerle yapılamıyor?

Sevgili Ayhan toprağın bol, mekânın Cennet olsun kardeşim!...          Sakin KOŞAR…

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI