Çocukluğumdan beri bendeniz bu insanları gözlemlerim, bazı tavır ve davranışlar çok hoşuma gitse de, bazılarına hâlâ, şu 75 yaşıma kadar geldiğimde bile bir anlam veremiyorum ?.. Bilgim, görgüm, tecrübem mi eksik, biraz geri zekâlı mıyım, yoksa bende bir muhakeme arızası filân mı var; işte bunu da bir türlü çözemiyorum!.. İşte size bizim insanlarımıza ait bazı davranışlardan örnekler:
---Uzmanlar yıllarca gözlemlerini yapmışlar ve bilimsel sonuçlarını açıklamışlar: Metruk binaların yanından geçen her 5 çocuğumuzdan sadece 2 tanesi dosdoğru yollarına devam ederken, 3 tanesi de, ya ellerindeki sapanlarla, ya çomaklarla veya yerden aldıkları taşlarla, bu binaların sağlam kalan camlarını kırmaya çalışıyorlarmış... Bu basit sayıları yüzdeye vurursak eğer; yani çocuklarımızın % 40 kadarı dosdoğru yollarına giderken, % 60 kadarı da bu 'şerlikleri' yapıyorlarmış !?
İyi ama, neden? Bu bir eğitimsizlik mi, çevre ve aile geleneği mi, vicdansızlık mı, ne !? Yoksa, o usluca ve sağlam duran camın kırılma anında çıkardığı 'Şangııırrtt!' sesi, bizim zaten bozuk olan ruhumuzu mu okşuyor acaba !?
---Siz de çok sık görmüşsünüzdür; bir bahçede yayıldıktan ve karınlarını doyurduktan sonra, tek ayak üzerinde tüneyip de, dinlenen ve uyuklayan Kazlara, elindeki çomağı savurarak, onları rahatsız etmek, zıplamalarına ve haykırarak kaçışmalarına sebep olmak pek hoşumuza gider!.. Biliyorsunuz bu durum çok eski tarihlere dayanır, 'Timur Han ve Nasrettin Hoca' fıkralarına bile girmiş bir durumdur!..
Sadece bu olsa neyse de; birçoğumuz yolda yürürken, kapı önlerinde veya duvar diplerinde sessizce uyuklayan kedi ve köpeklere sataşmadan, bazılarına tekme-tokat atmak, bazılarına taş ve değneklerle vurma âdetimiz vardır!.. Bazıları da bunların üzerine yukarıdan su dökmeyi, onları ıslatınca feryatlarını-çırpınışlarını-silkelenişlerini pek severler!..
---Kendi icadımız mı, yoksa şu lânet olası Ortadoğu'dan ithal edilen geleneğimiz mi bilinmez; bizim insanımız durduk yerde 'havaya ateş etmeyi' pek sever!.. Bu alışkanlık çocukluğumuzdan beri gelir; mantar tabancası, oyuncak tüfekler, havai fişekler, maytaplar... bizim vazgeçemediğimiz alışkanlıklarımızdır!.. Bunlar yüzünden balkondan düğün seyreden nice günahsız çocuk ve kadınlarımızı vurduk, en sevinçli günlerinde kaza kurşunlarıyla gelini veya damadı katledip, birçok ailenin geleceğe dair umutlarını kursaklarında bıraktık; nice orman-bahçe-ev-iş yeri yangınları çıkartıp, durduk yerde telâfisi imkânsız yaralar açtık!..
Hadi çocuklar neyse de; koca koca erişkin insanların lânet bir silahtan çıkan 'pat-pat' sesleriyle kendini mesut ve bahtiyar hissetmesi neyin nesidir Allah aşkına !? Boş bir gürültüden mest olmak, bizim hangi derdimize derman olur, sağlıklı ve eğitimli bir insanın bundan hoşnut olması mümkün müdür !? Bunlar temelli yasaklanamaz mı !?
---Bir de; 'bir ayağı çukura düşmüş olan' insanlarla alay etmek, onlara tepeden bakmak, acınacak durumlarıyla dalga geçmek, ahlâkı ve ruhu düzgün insanlara yakışır mı !? Atalarımız binlerce yıldan beri; "Düşenin Dostu Olmaz... Alçak Eşeğe Herkes Binmeye Çalışır" diye boşuna mı demişler ?.. Demek ki, bu beş para etmez huylarımız eskiden beri devam edip geliyormuş, değil mi ?..
İşte onun için 'Çağdaş ve Eğitimli Ülke İnsanlarına' baktıkça, kendi yaptıklarımızdan utanıp duruyoruz ya... Turist olarak ülkemize gelen o ülke insanlarının ellerinde istinasız birer kitap vardır, hayvanlara çok iyi davranırlar, yaşamları-davranışları-giyinişleriyle özgür, kimseye hesap vermeyen bu insanlara biz neler deriz: "Kadın kısmı böyle mi giyinir, bak kıçı gözüküyor!.. Sokak kedi-köpeği sevilir mi yahu, cahil bunlar!.. Şunlara bak, 70-80 yaşına gelmişler, hâlâ içki içiyorlar, Cehennemlik ulan bunlar!.." filân deriz, yalan mı !? Ya bizim şu yaptıklarımız ne olacak !? Bizler Cennetlik miyiz yani !? Sakin KOŞAR...