BU KARAR, "BATILILAŞMA" KANITI MI, NE !?
Başkentimiz Ankara'dan 28 Ocak 2024 günü gelen bir haber, benim gibi umudunu kaybetmek üzere olanları bile heyecanlandırdı dostlar!.. Haber aynen şöyleydi:
"Ankara'da ikamet eden A.Y. isimli kadın; haftada bir duş alıp, dişlerini fırçalamayan, aynı elbiselerini 5 gün boyunca giyen ve ter kokan kocası C. Y.'den boşanmak, tazminat almak için, Avukatı Senem Yılmazer'le bir dava açtı... Uzunca süren davayı ve 500 Bin TL tazminatı da mahkemede kazandı... Davayı Bölge İdare Mahkemesi ve Yargıtay'a taşıyarak itiraz eden kocası C.Y. , bu üst mahkemelerde de davaları kaybetti!.."
Avukat Senem Yılmazer, dava sonucu yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Bizim Medeni Kanunumuzda, boşanma nedenleri olarak 'Özel Boşanma Nedenleri' ve de 'Genel Boşanma Nedenleri' bölümleri vardır!.. Biz de bu ailedeki ortak yaşamı çekilmez hale getiren 'Genel Boşanma Nedenleri' bölümünü sebep gösterdik, bu yaşamın örneklerini ve tanıklarını mahkemeye sunduk, üç mahkememiz de bizi haklı buldu ve davaları kazandık" dedi...
En son Yargıtay kararında şöyle deniliyordu: "Davalı kocanın, kişisel temizliğine dikkat etmemesi, ter kokması, sık sık duş almayıp, haftada bir veya iki defa dişlerini fırçalaması, aynı elbiseyi 5 gün boyunca giymesi çevresini rahatsız etmiş, bu olaylarda kocanın 'Tam Kusurlu' bulunmasına sebep olurken, eşi olan davacı kadının ise 'Kusursuz' bulunarak boşanmalarına, ayrıca kadına 500 Bin TL tazminat ödemesine hükmedilmiştir!.."
Haberi ilk okuyunca gözlerime inanamadım!.. Bizim gibi "Erkek Egemen" toplumlarda böyle olaylar ve kararlar her zaman görülmez, genellikle bu tip kararlar Çağdaş ve Batılı ülkelerde görülürdü... Kurtarıcımız ve Kurucumuz Büyük Atatürk; "Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracağız!" derken, işte tam da bunu kastediyordu, yani 'Çağdaş Uygarlık' düzeyine çıkarmayı hedefliyordu... Onun için birçok Devrimler yaptı, kadınlara yeni haklar verdi; hukukumuzu, dilimizi, eğitimimizi Batı uygarlığına paralel geliştirmeye çalıştı!..
Peki, bunlar daha önceki "Kadılar" döneminde olsa ve dava orada açılmış olsaydı ne olurdu? En başta Kadı Efendi kadını azarlar; "Sen dava açamazsın, önce kocandan izin alacaksın, sen kim oluyorsun da kocan hakkında tazminat istiyorsun, sen onun dizinde bir yamalıksın kadın!.." diye bağırırdı herhalde? Kadıncağız da oraya gittiğine-gideceğine, kocasına dava açmaya kalkmasından bin pişman olarak, kös kös yine o koca evine dönecek, bunlar yetmezmiş gibi, belki de kendi anne-babası, kendi hısım-akrabalarından da acımasızca zılgıtı yiyecekti, kim bilir!? O devirlerde kadının adı mı, hakları mı vardı!? Bütün kadınlarımız yatıp-kalkıp da, Büyük Atatürk'e dua etsinler, bu dava bile O'nun sayesinde kazanılmıştır, NOKTA...
Peki, bu mesele burada bitti mi? Bu dava birçok kadına, birçok iş yerinde çalışan personele örnek olacaktır!.. Kendine, giyim-kuşamına, vücut temizliğine dikkat etmeyen, ter kokan, dişleri sarı, kirli, yıkanmamış vücuduyla odaları kokutanlar hakkında birçok davalar açılacak, tazminatlar ödenecektir, göreceksiniz!.. Çünkü bu Yargıtay kararı herkes için 'Emsal' kabul edilip, kısa sürede gereği de yapılacaktır!.. Zati şu günlerde tahta ile kaşınan, cüzdanları bomboş insanlar bir çıkış yolu arıyorlardı, bu işin tazminat hedefi siz olmayın, aman kendinize iyi bakın, çevrenizi asla rahatsız etmeyin!.. Yoksa; Halep orada ise, Yargıtay tazminat kararı da işte burada duruyor!..
Bugün size Orhan Veli'nin 'Yol Türküleri' şiirinden bir bölümle veda edelim:
"Kır At'a nal mı dayanır/ Dağlar uykudan uyanır/ Yer, gök kızıla boyanır/ Bu dağlardan geçmedinse/ Bu sulardan içmedinse/ 'Yaşadım' deme be ahbap..." Sakin KOŞAR...