DOĞA DERNEĞİ'NDEN; "AVCILIK YASAKLANSIN!" ÇIĞLIĞI !?


Yaygın basın gazetelerimizde 01 Temmuz 2023 tarihinde bir 'DHA Haberi' yer aldı. Bu habere göre, "Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü" bünyesinde 2023-2024 sezonu 'Merkez Av Komisyonu' Haziran sonunda toplanıp, "4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu" kapsamında 25 üyeyle yaptığı toplantıda alınan kararlar Resmî Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecekmiş.

İşte tam bu sırada "Doğa Derneği" bu yeni kararlara dikkat çeken açıklamalarda bulundu, sosyal medyada da ziyadesiyle destek gördü;  "Haftada üç gün av yapılmasına, üveyik ve elma baş patka gibi tükenmekte olan türlerin avına da izin verildiğini belirterek, bu avcılığın tamamen yasaklanmasını" istediler!.. Bilindiği üzere, zaman zaman da yurt dışından gelen yabancılara, döviz karşılığında çok değerli geyik türlerimizi avlamalarına izinler veriliyor, bu olay da çok tepki çekiyordu!.. Ne hakla elin yabancılarına bu milli ve doğal zenginliklerimizi vurmalarına izin veriyoruz ki!? Bu eli kaşınan avcılar, kendi ülkelerinde yapamadıkları kıyımı, hangi hakla gelip de bizim ülkemizde yaparlar!? Geçtiğimiz yıllarda bir İtalyan avcıya para karşılığı üç-beş yaban ördeği-kaz vurması için izin verilmiş, o ise tam bir minibüs dolusu kaz-ördeğimizi avlayınca güvenlik güçlerimize yakalanmıştı, hatırladınız mı!?

Doğa Derneği, aynı çağrısında şöyle diyordu: "Türkiye'de yasal avcıdan çok, 'yasa dışı avcı' dolu!.. Her yıl yakalananların sayısından da bu belli olmuyor mu? Yaban hayatının ilelebet yaşaması ve gelecek nesillerimize bunları miras bırakabilmemiz için, avcılığın tamamen yasaklanmasını ve tüm 'yaban hayatının' Anayasal güvence altına alınmasını talep ediyoruz" diyorlardı. Bu isteğin neresi yanlış ve neresi kötü!?

Evet, zamanında hepimiz avcılık yaptık, bu işin nelere malolduğunu da yaşayarak gördük!.. Bilgisiz ve bilinçsiz yıllarda yapılan yanlışların, hâlâ devam etmesi mi gerekiyor!? Allah akıl vermiş, fikir vermiş, biraz geç de olsa konunun ciddiyeti anlaşılmış ve görülmüş değil mi, bu yanlıştan ne zaman dönersek kârdır!.. Sabah saatlerinde dağlarımızdan keklik sesini duymak, orman içinde sıkça geyiklere rastlamak, bahçelerimizde ve ağaçlarımızda çeşit çeşit yerli veya göçmen kuş çeşitlerini görüp, seslerini zevkle dinlemek hepimizin hoşuna gitmez mi?

Eskiden tarım ve hayvancılık gelişmeden, insanlar zorunlu olarak avlanır, av hayvanlarıyla beslenmek zorunda kalırlardı!.. Günümüzde buna ihtiyacımız var mı artık!? Hemen her markette kırmızı et, tavuk, hindi, ördek, kaz, bıldırcın eti ve bunların yumurtalarını bile bulmak mümkün!.. Sporun da en âlâsını her yerde yapabiliyoruz!.. Durum böyleyken, illâ ateşli silâhları elimize alıp, avcı derneklerine üye olup, bir dünya masraf ederek, bu güzelim yaratıkları 'Avcı' kisvesi altında illâ katletmemiz gerekmiyor ki!? Haa, elimiz çok kaşınıyorsa eğer, gidersiniz 'Atış Poligonlarına', harcarsınız beyhude yere paralarınızı ve orada atışlar yaparak, çocukların mantar tabancası sesinden hoşlandığı gibi, siz de kendinizi oralarda tatmin eder, 'el kaşıntınızı' oralarda geçirirsiniz !..

Bence "Doğa Derneği" çok doğru söylüyor, çok yerinde isteklerde bulunuyor, hepimizin bu fikirlere destek vermemiz gerekiyor!.. Büyük tufanda koca bir gemi yaptırarak, bütün hayvan ve kuş örneklerini orada toplayan 'Nuh Peygamberimiz' gibi; bizim de arazilerimiz, dağlarımız ve ormanlarımız, bu yaban hayvanlarının her çeşidiyle dolsa, şu dünya, şu güzel ve bereketli Anadolu'muz, tıpkı eskiden olduğu gibi çok daha yaşanası bir yer olmaz mı!? Gelin onları dinleyelim, 'Avcılık' adındaki katliamlara son verelim, bütün canlılarla barış, dostluk ve ahenk içinde yaşayalım artık!..

Bugün de size Şair İbrahim Özdemir'in 2007'de yazdığı 'Keklik' şiiriyle veda edelim:

"Yaylaların nazlı dili/ Her güzellik sende ekli/ Ağlatırsın avlayan eli/ Tabiat güzeli keklik!..// Sekerek gezer bayırda/ Kınalı rengiyle seyirlikte/ Çalı dibinde, kuytularda/ Sesine doyulmaz keklik!..// Bülbül kıskanır seni/ Güzel sesini dinleyeni/ Etin için avlamaz seni/ Güzellik şahı keklik!.."                          Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI