TOPRAKLARIMIZI DA MI KÜSTÜRDÜK, NE !?

Bayramın ikinci günü akşam, bazı duyarlı TV'lerde çok önemli bir haber vardı: ".Balıkesir-Bandırma'da 'Organize Sanayi Bölgesi (OSB)' yapmak için, daha mahkeme kararını bile beklemeden, buğday ekili alanlar çiğnenmiş, dozerlerle kazınmış, o güzelim tarım arazileri hunharca talan ediliyor!.. Bu iş için buğdayların hasat zamanı beklenemez miydi?" diye soruluyordu.

Güzel Anadolu'mun yetiştirdiği en önemli halk ozanlarından biri olan merhum 'Âşık Veysel', varoluş ve yaşamamız için tek nedenimiz olan bu Allah vergisi varlık için, hemen her Türk evlâdının ezbere bildiği "Gara Toprak" türküsünü her daim çalar-söylerdi:

"Dost dost diye nicesine sarıldım/ Benim sadık yârim gara topraktır/ Beyhude dolandım, boşa yoruldum/ Benim sadık yârim gara topraktır!..// Nice güzellere bağlandım kaldım/ Ne bir vefa gördüm, ne fayda buldum/ Her türlü istediğim topraktan aldım/ Benim sadık yârim gara topraktır!..// Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi/ Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi/ Kazma ile dövmeyince kıt verdi/ Benim sadık yârim gara topraktır!..// Karnın yardım kazmayınan, belinen/ Yüzün yırttım tırnağınan, elinen/ Yine beni karşıladı gülünen/ Benim sadık yârim gara topraktır!..// Havaya bakarsam hava alırım/ Toprağa bakarsam dua alırım/ Topraktan ayrılsam nerde kalırım/ Benim sadık yârim gara topraktır!.."

Size bir bölümünü yazdığım bu uzun şiirinin güzelliğine, derin anlamına, günümüzde yaşadıklarımıza bakınca, ne kadar doğru sözler olduğuna katılmamak mümkün mü!?

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, bu şiirin derin anlam ve önemine inananlar, ülkemizde eğitim konusunda bir çığır açmışlardı!.. O meşhur "Köy Enstitüleri" ni kurup, tıpkı büyük Ozanımızın dediği gibi toprağı işliyor, halkı aydınlatıyor, ülke tarımında verimi arttırıyorlardı!.. Bu Köy Enstitüsü öğrencilerinden şair 'Özbek İncebayraktar' da, "Köy Enstitüleri" adlı ünlü şiirinde şöyle diyordu:

"Onlar köy çocuklarıydı/ Kurumuş çalılar gibiydiler bozkırda/ Kavrulmuş ekinler gibiydiler/ Geldiler yalın ayaklarıyla/ Yırtık mintanlarıyla geldiler:/ Gönen'e, Aksu'ya, Kepirtepe'ye.// Siz, 'Her Gece Mehtaba Çıkarken Heybeli'de'/ Onlar duvar ördüler, çatı çattılar/ Yıldızlara bakarak Yaz geceleri/ Harman yerlerinde yattılar." diyordu.

İşte bu ülke insanları o yıllarda toprağın, tarımın, alın terinin, doğanın ve ülke geleceğinin öneminin farkındaydılar!.. Şimdi yıl olmuş 2022, aradan tam 68 yıl geçmiş, şu ülkemizin, toprağımızın ve tarımımızın haline bir bakınız: Buğday ve ayçiçeği yağını Rusya ve Ukrayna'dan, mercimeği Kanada'dan, et ve hayvanı Güney Amerika ülkelerinden, samanı Afrika'dan satın alır hale gelmişiz!.. Ne oldu bize!? Nereye gitti bu eski çalışkan üreticiler!? Ne bu buğdayın anayurdu olan Anadolu toprakları, ne de bu Cumhuriyeti kuran atalarımız, biz 21. Yüzyıl neslini asla affetmeyeceklerdir!..

Hatalarımız sadece bunlar olsa, amenna!.. Ya her yıl kuruttuğumuz göllerimiz, kirlettiğimiz akarsularımız, pislikten girilemez ve balık avlanamaz hale gelen denizlerimiz ne olacak!? Çorap değiştirir gibi değiştirdiğimiz 'Eğitim Sistemimizin'de sonunda başı öyle dönmeye başladı ki; betondan yaptığımız devasa ve boş okul duvarlarına çarpa çarpa, sonunda o da çöktü, her şeyde 'dünya sonuncusu' olmaya başladık!..

Peki, her türlü sözü seçim zamanlarında veren siyasilerimiz ne yapıyorlar? Eşsiz-benzersiz şairimiz Orhan Veli Kanık; "İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı" derdi ya? Ben de artık her gün haber kanallarında siyasilerimizin boş kavgalarını dinliyorum!.. Ama gözlerim-kulaklarım açık da, gönlüm hepsine kapalı!..                               Sakin KOŞAR.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI