UNUTULMAZ 'BEKRİ MUSTAFA' FIKRALARI !..


Rivayete göre; Bekri Mustafa1593 yılında doğmuş, Sultanahmet civarında yaşamış, 1634 yılında ölmüştür... O zamanın ünlü esnaflarından Yorgancı Ahmet Ağa'nın oğludur... İlk Mektepte ve Medresede 'Hafızlık' eğitimi almış, 18 yaşına gelince kaybettiği annesinin üzüntüsü ile bazı mahalle arkadaşlarına uyarak içkiye başlamıştır... Tam da içkiyi yasaklayan ve yakalananı idam ettiren Padişah IV. Murat döneminde Sur Diplerinin en meşhur ayyaşlarından biri olmuştur... Yine rivayetlere göre; birkaç kez tebdili kıyafetle gezen IV. Murat'ın bizzat kendisine yakalanmasına rağmen, esprileri ve zekâsı sayesinde idamdan kurtulan tek ayyaştır!..

---İlk yakalanışında; tebdili kıyafetli Padişah ve Yaverini, kayığı ile Boğazın karşısına geçirmektedir... Boğaz'ın ortasında Bekri Mustafa zulasından bir toprak şişe çıkartır, şarabı başına dikerek birkaç yudum içer, yerine koyar... Padişah IV. Murat, o şeyin ne olduğunu sorar, Bekri Mustafa da; "Üzüm suyu!" diyerek küreklere asılmaya başlar... Padişah ısrar eder, kendisi de içmek istediğini söyler, şişeyi Padişaha verir, birkaç yudum içen IV. Murat birden sinirlenir: "Ulan bu şarabın ta kendisi yahu, niye yalan söylüyorsun!? Sen benim kim olduğumu ve bunun cezasını biliyor musun; ben Padişah IV. Murat'ım!.." deyince, Padişahın elinden şişeyi çekip alan Bekri Mustafa; "Sen nelere kadirsin be mübarek üzüm suyu; ulan iyi ki birkaç yudum içtin de, kendini 'Padişah' sanmaya başladın; şişeyi bitirsen var ya, vallahi kendini 'Tanrı' zannedeceksin ulan, sen bir daha içme şu mereti!.." demiş, bu esprisini çok beğenen Padişah, onun hayatını bağışlamış...

---Yine bir gün denetime çıkan IV. Murat, Sur Dibinde Bekri Mustafa'yı şarap testisi ile yakalamış... Bekri Mustafa hemen testiyi arkasına saklamış... Padişah yaklaşıp; "Göster bakayım şu elini" deyince, boş elini göstermiş... "Şimdi öteki elini göster!" deyince, testiyi öteki eline alıp, yine boş elini göstermiş... IV. Murat bu sefer; "Şimdi iki elini göster bakayım" deyince, bizimki testiyi sırtı ile Sur Duvarı arasına sıkıştırıp, iki elini birden göstermiş... IV. Murat gülerek; "Hadi bana doğru iki adım gel bakayım!" deyince, Bekri Mustafa yalvarırcasına; "Şimdi çok para verdiğim şu güzelim testiyi kırdırtacaksınız Haşmetli Padişahım, ne olur bunu bana yapmayınız!" deyince, makaraları salıveren IV. Murat, başının belâsı Bekri Mustafa'nın hayatını yine bağışlayıp gitmiş...

---Bekri Mustafa, yoksul bir mahalledeki bir cami önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. Cemaatin beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu sırtında cübbesiyle oradan geçen Bekri Mustafa'yı hoca zannederek namazı kıldırmasını söylerler... Bekri Mustafa; "Yok ben hoca değilim, ben her gün içerim, işte şişe de burada!" dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. Bekri Mustafa kendi bildiği gibi namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. Cemaat de, ölüye ne söylediğini çok merak eder? Bekri Mustafa gülerek cevaplar: "Ona dedim ki, sen şimdi aramızdan ayrılıp ahrete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, 'Bekri Mustafa imam oldu gari' dersin, onlar buranın ahvalini hemen anlarlar dedim." der.

---Bekri Mustafa soğuk bir kış günü, soğuktan korunmak amacıyla  camiye girer. Hoca, içkinin zararlarından ve cezasından bahsetmekte ve abarttıkça, abartmaktadır: "Şu haram olan içkiyi içenler yok mu! İşte onlar ahrette haşredildikleri (yeniden diriltildikleri)  zaman, içtikleri şişeler boyunlarında asılı olarak civara neşredileceklerdir!" deyince, Bekri Mustafa dayanamayarak sorar: "Hocam, şişeler boş mu, dolu mu olacak?" İmam, işi biraz daha abartmak amacıyla cevap verir: "Elbette ki, dolu olacaklar!" deyince, Bekri Mustafa iştahla söylenir: "Hay ağzına sağlık Hocam, desene ahrette de yaşadık bre hey!.."

---Zaptiyeleri görünce, elindeki şişeyi koynuna saklayarak en selamet yer olması açısından camiye giren Bekri Mustafa bakar ki, Hoca yine müskirattan (içki) ve günahının büyüklüğünden bahsetmektedir. Canı sıkılan Bekri Mustafa; "Zaptiyeler şimdi uzaklaşmıştır?" düşüncesiyle ayağa kalkarak camiden çıkacak olur. Ama koynundaki içki şişesi yere düşer ve 'Şangırıtt!..' diye bir ses çıkartır. Cemaatin ve özellikle Hoca'nın kendisine baktığını gören Bekri Mustafa bozuntuya vermez: "Eyy Cemaati Müslümin; Hocamızın bu etkili vaizinden sonra, ben tövbe ederek, koynumdaki içki şişesini çıkartıp attım. Sizin de koynunuzda içki şişeleri varsa, siz de benim gibi çıkartıp atın!" diyerek çıkar gider...        Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI