"HTŞ" adı verilen muhaliflerin '27 Kasım 2024' Çarşamba günü 'Halep ve İdlip' ten başlattıkları yürüyüş sonucu, birkaç günde vardıkları ve ele geçirdikleri 'Hama ve Humus'tan sonra, '08 Aralık 2024 Pazar sabahı saat 06.00'da 'Başkent ŞAM'ı işgal etmeleriyle süreci tamamladılar!.. Yani bu 1970 yılından beri, tam 53 yıldır kansız bir darbeyle yönetime gelen 'Esad Ailesinin' yönettiği tarihi ülke, 11 gün gibi kısacık sürede muhaliflerin eline geçti!..
07 Aralık 2024 Cumartesi günü sabah saatlerinde bütün dünya haber ajansları, artık muhaliflerin yani 'HTŞ'nin; Şam'ın güneyinden Başkente girmeye başladıkları, bazı önemsiz çatışmalar dışında 'Suriye Rejim Ordusunun' çok önemli bir direnişiyle karşılaşmadıkları, Devlet Başkanı Beşar Esad'ın nerede olduğunun bilinmediği, ama ailesini Moskova'ya gönderdiği... haberleri verilmeye başlandı!.. Akşama doğru ilk haber 'Reuters Haber Ajansı'ndan geldi ve; "Beşar Esad, olması gereken hiçbir yerde görünmüyor, korumaları da ortada yoklar" deniliyordu... Irak'ın resmî açıklamasına göre; "2.000 civarında Suriye Rejim Askeri, silahlarıyla birlikte bize sığındılar!" denildi, iyi mi?
Gece yarısına doğru beklenen haber geldi ve bütün ajanslar, Beşar Esad'ın ülkeyi terk ettiği, bilinmeyen bir yere gittiği duyuruldu!.. Rejim Ordusu Komutanı'nın, ordu subay ve askerlerinin serbest bırakılarak dağıtıldığını, Suriye'de rejimin çöktüğünü, 'Şam Devlet Radyo ve Televizyonu'nun da muhaliflerin eline geçtiği açıklandı ve denildi ki: "Esad devrildi, Suriye ve Şam özgürleşti, dışarı kaçanlar buraya geri dönebilirler!.." Bizim için en önemli açıklama buydu, bakalım burada beleşe alışan Suriyelilerin kaçı geri dönecekler?
Bir saat kadar sonra da, Şam sokaklarında siviller içinden yürüyerek giden eli silahlı, bazıları askeri elbiselerini çıkartarak yollara atmış rejim askerlerinin, ailelerinin olduğu şehirlere gittiği, kimsesi olmayanların da camilerde toplandığı haberleri görüntüleriyle birlikte gelmeye başladı!.. Sabaha karşı da, ele geçirdikleri bütün şehirlerdeki hapishaneleri açarak, tüm mahkûmları serbest bırakan muhalif HTŞ'liler, şehir merkezlerinde havai fişekler atarak, silahlarını ateşleyerek, 'Esad Ailesi' üyelerine ait heykelleri devirerek-tekmeleyerek-kurşunlayarak, basın mensuplarına görüntü vermeye, her yerde Beşar Esad'ı aradıklarını açıklamaya başladılar!.. Yani, uzun lâfın kısası; 53 yıllık bir Esad Ailesi Rejimi, 11 gün gibi kısa bir sürede yerle bir edilmiş, bu siyaseten beceriksiz aile de ülkelerinden tüymüşlerdi!.. Tabii, her zaman kaçanlar gibi; devletin hazinesinden de 'ne kadar-neler götürdüler' orasını da Tanrı bilir gari...
Bütün bu olanlar üzerine ilk açıklama sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan geldi ve dedi ki; "Beşar Esad, bizim dostça uzatmış olduğumuz elin kadrini-kıymetini bilemedi, hata üstüne hatalar yaptı, sonuç da işte böyle gerçekleşti!" dedi... Taa Okyanus ötesinden, artık bir 'topal ördek' durumundaki ABD Başkanı Joe Biden'a seslenen yeni Başkan seçilen Donald Trump; "Bize ne Suriye'de olan-bitenden, onlar bizim dost ve müttefikimiz değil; kendi hallerine bırakın ve karışmayın, orada ne olacaksa olsun, bize ne !?" dedi...
Son gelişmeler üzerine 'İran, Mısır, Irak, Ürdün, Suudi Arabiyya ve Katar' yetkilileri de bir açıklama yaparak; "Suriye'de toprak bütünlüğü korunmalı, sivil halk ve devlet zarar görmemeli, yeniden dizayn edilecek Suriye Devleti eski günlerine geri dönmelidir!.. Aksi halde bölgede oluşacak kaos ortamından herkes zararlı çıkacaktır!" dediler, ya bu nasıldı? Sizler bir sürü 'Müslüman Devletler' olarak, bu tehlikeyi neden daha önce görmediniz de, şu katil İsrail ile ABD'nin ekmeklerine niye yağ sürdünüz bakayım!? Hani bu Suriye'nin kadim dostu, kardeşi, müttefiki olduğunu söyleyen 'Rusya ve İran' neredeler!? Neden ortalıktan toz oluverdiler!? "El, elin eşeğini ıslık çalarak ararmış!" sözü boşu boşuna mı söylenmiş yani!?
Bu işler böyledir dostlar!.. Bizim atalarımızın güzel ve çok doğru bir sözü vardır; "Türk'ün, Türk'ten başka dostu yoktur, biz kendi insanlarımızla iyi geçinelim!" der dururlar ya? Biz bunu 'Kurtuluş Savaşımız' sırasında da yaşayarak görmüştük ya!? İşte size Suriye örneği, işte ispat, işte son sözümüz; "Halep orada ise, arşın da burada!.." Sakin KOŞAR...