Almanya'da devam eden "EURO-2024 Futbol Turnuvası" heyecanla devam ediyor!.. Turnuvanın 'F Grubunda' yer alan Türkiye Milli Takımımız Gürcistan'ı 3-1 ve Çekya'yı da 2-1 yenerek, Portekiz'den 3-0 yenilerek, 16 takımın olduğu ikinci tura kalmayı başardı...
Hiç hatırlamak istemediğimiz 3-0'lık Portekiz yenilgisi hepimizin moralini bozmuş ve umudumuzun azalmasına sebep olmuştu!.. Milli Takımımızın başındaki İtalyan antrenör Vincenzo Montella, hiçbir sebep yokken yeni bir taktik denemek istemiş, dünyaca ünlü ve en genç futbolcularımız Arda-Mert-Kenan'ı takıma almamış, başarısız ve dikkatsiz bir kaleci Alpay'a görev vererek, bizim Portekiz'den pisi pisine yenilmemize sebep olmuş, ülke semalarından çığ gibi tepkiler ve eleştiriler yükselmişti!..
Ancak, Çekya-Türkiye maçında bu hatayı yapmadı, ilk 11'de bu çocuklarımıza görev verdi, kaleye de Alpay'ın yerine Mert Günok'u getirdi, sevindirici sonucu da böylece aldı: 51. dakikada kaptanımız Hakan Çalhanoğlu ile 94. dakikada da Cenk Tosun'un golleriyle sahadan 2-1 galip ayrıldık ve ikinci tura yükseldik!.. Maçın ilk 30 dakikasını çok mükemmel oynadık, Çekya'nın bir oyuncusu kırmızı kart gördü, takımları 10 kişi kaldı, ama ilk yarım saatten sonra pek de iyi futbol sergileyemedik ama, üç puanı alan taraf biz olduk, Çekya elendi!..
Hiç hatırlamak istemediğimiz Portekiz yenilgisi sonrası, biraz haddimi de aşarak, çok sert bir yazı yayımlamıştım, o maçta yapılan hataları kendime göre yorumlamış, İtalyan antrenörünün iyice araştırılmasını bile istemiştim!.. Ben yazdıklarımın yine arkasındayım, orada eleştirdiğim her şeyin tersini, bu antrenör Çekya maçında uyguladı: Üç genç futbolcumuzu ilk 11 kadrosuna aldı, kaleciyi değiştirdi, Kaptan Hakan Çalhanoğlu'nu da ileriye aldı, bu beklediğimiz netice de öyle ortaya çıktı değil mi? Öyleyse biz de pek haksız değilmiş, bu önemli maçlarda doğru olanın yapılmasını istemişiz, değil mi?
Yıllar geçer gider, geride de böyle dünya çapındaki başarılar bakî kalır!.. Kaç nesil geçse de, bu başarılar unutulmaz, ülkelerin bir Şeref Köşesinde altın gibi parlar durur!.. Voleybol Milli Takımımızdaki Atatürkçü kızlarımız da, atalarına layık olarak, bütün dünya takımlarını yenip, önlerinde diz çöktürdüler!.. Bu başarı unutulur mu? Bu başarılar, her gelen yeni nesile bir örnek, bir heves olmaz mı? Tıpkı eski milli güreşçimiz Koca Yusuf, Yaşar Doğu, gibi... Tıpkı milli haltercimiz Naim Süleymanoğlu, milli boksörümüz Busenaz Sürmeneli gibi...
Şu kavanoz dipli fanî ve yalan dünyadan gelip-geçiyoruz, yaşamımızda sevineceğimiz, heyecanlanacağımız böyle kaç macera yaşarız ki? Bari bu az sayıdaki olaylar sırasında biraz sevinelim, biraz mutlu olalım, biraz huzur bulalım değil mi? Olmadık hata ve yanlışlarla, bu az sayıdaki sevincimizin içine edenlere karşı tahammülsüz oluşumuzun sebebi de budur!.. Bizlerin bile görebildiği hataları yapmayın kardeşim!.. Geçen Portekiz maçındaki Antrenöre ve Kalecimize tepkimiz de aynen buydu!.. Telâfisi olmayan hataları bir daha asla görmek istemiyoruz, çeşitli sıkıntılardan bunaldığımız şu günlerde bile bunu yapmayın artık!..
Önümüzde daha birçok maç ve daha diri rakiplerimiz var, şimdi işimiz biraz daha zor ve meşakkatli!.. Ama bizim genç ve becerikli sporcularımıza güvenimiz tam, yeter ki onları iyi organize ediniz, akıllı kararlar alınız!..
Bugünkü yazımızı da Orhan Veli'nin 'Dalgacı Mahmut' şiiriyle bitirelim:
"İşim gücüm budur benim/ Gökyüzünü boyarım her sabah/ Hepiniz uykudayken/ Uyanır bakarsınız ki; mavi...// Deniz yırtılır kimi zaman/ Bilmezsiniz kim diker/ Ben dikerim!..// Dalga geçerim kimi zaman da/ O da benim vazifem/Bir baş düşünürüm başımda/ Bir mide düşünürüm midemde/ Bir ayak düşünürüm ayağımda/ Ne halt edeceğimi bilemem!?"
Sakin KOŞAR...