Ankara'da bulunmamak için Sivas 'ta bir dairem var oraya seyahat edeyim. " dedi.
Mustafa Kemal Paşa, bu tarz hareket etmenin hoş olmayacağını, Ankara'da İsmet Paşa'nın bir başbakan olarak karşılaması gerektiğini söyledi.
Bu esnada Rauf Beyin yerine Başbakanlığa Ali Fethi Bey geçmişti. Mecliste karşılaştığı şiddetli muhalefete karşı dayanamamış, kabinesiyle birlikte istifa etmişti. Meydana gelen krizi ortadan kaldırmak için Cumhuriyet ilan edilmişti.
1923 senesinin 29 unu 30 una bağlayan gece saat sekiz buçukta Cumhuriyeti kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisinde Rauf Bey hazır bulunmadığı için, o gece yarısı yüz pare topla Cumhuriyetin ilanı sonrası Rauf Beyi ziyaret eden gazeteciler, Vatan ve Tevhidi Efkar gazetelerinin baş yazarları Ahmet Emin ve Velid Ebuziya beyler kendisine, Cumhuriyetin ilanı için ne düşündüğünü sordukları zaman,
" Bence meseleyi Cumhuriyet kelimesi üzerinden konuşmak doğru değildir. Milletimizin huzur ve geleceğinin teminat altına alınması en başarılı durum olacaktır. Geçen bir tarzı hükümetin yerine geçecek olan yeni bir tarzın geçerli ve gelecek olan bir şartla kabul edilebilir. O da gideni aratmayacak halkın arzularına uygun, vatanı bir bütün olarak göstermek ve ispat eylemektir. Aksi takdirde isim değiştirmekle veya üst tabakada ihtiyaçların temin edilmiş zannetmek en yakın dönemdeki hataya düşürebilir. "
Rauf Beyin bu sözleri, Cumhuriyet Bayramının heyecanı ve sevinci içinde çalkalanıp duran ve aleyhine bir hava yaratmıştı. İsmet Paşa da bu akımın başına geçme fırsatını kaçırmak istemedi.
Parti Grubu da İsmet Paşanın başkanlığında toplanmış, Rauf Beyi bekliyordu. Rauf Bey, İsmet Paşanın düzenlediği oyunda, yalnız onunla kalabileceği şekilde toplantı salonuna girmeden önce, Mustafa Kemal Paşa'yı ziyaret etti. Ona "Biraz sonra başlayacak olan müzakerede, size hitap etmeyeceğim, sizin de müzakereye karışmamanızı rica ediyorum.
Mustafa Kemal Paşa, şu cevabı verdi.
" Zaten müzakereye katiyetle müdahale etmemeye karar vermiş bulunuyorum. Sadece Parti Başkanı olarak orada hazır bulunacağım. "
Toplantıda Rauf Bey, Mustafa Kemal'in bulunmasını istemiyordu. Onun için, "Toplantıda hazır bulunmamanızı rica ediyorum" deyince,
"Hayır, bu olamaz. Tartışma esnasında, Parti Başkanı olarak orada olma zorunluluğum vardır ."
Rauf Bey, Mustafa Kemalin olmayacağı toplantıda rahatça kozlarını paylaşacaklardı. Rauf Bey, toplantı salonuna girdiğinde, başkanlık kürsüsünde bulunan İsmet Paşa, "Arkadaşlar, bugünkü toplantıda, benim de kürsüde söz almam icap edebilir. Bu nedenle başka bir arkadaşa bırakarak kürsüden iniyorum." diyerek kürsüden indi.
Müzakere başlayınca, Rauf Bey, kürsüye çıkarak, İstanbul'da gazetecilere söylemiş olduğu sözlerin yanlış anlaşıldığını, "Bizim eğer tenkit etmek istediğimiz bir nokta varsa, o da eserdir. Çok iyi niyetlerle başlayıp, uğrunda canlar feda edilmiş, yapılan hatalar yüzünden sakatlandığını zannederim. Cumhuriyet idaresinden başka, hiç bir idarenin taraftarı olmadım. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti olabilir. Reisimiz, bu kürsüden olumlu olarak ilan ettiler. Bize mahsus bir idaredir.
Kabine krizi yüzünden idare edilemez gösterilmesi, Cumhuriyet kelimesi konması uygun olacaktır. Halkımız Cumhuriyet taraftarıdır. " diye konuşmasına devam etti.
Rauf Bey, bu mevzuda daha konuşmasını bitirdi. Bir kaç milletvekili daha görüşlerini açıkladı. İsmet Paşa söz aldı.
" Esaslı devlet şekli konu olduğunda kendi aramızda kalmaz. Şahit olan bütün dünya vardır. "Sesini gittikçe yükselterek, yumruklarını sıkarak, " Rauf Bey, Rauf Bey diye bağırarak,
" Siyaset yapıyoruz, hataları birer birer, söylemeliyiz, hatta bir iktisadî teşebbüs sahibi
sermayesini tehlikeye attığı kanaatindedir.
İnkılap zamanlarında hükümet tarafı şüphe göstermez. Rauf Beyefendi, hata ettiniz. "
İsmet Paşa, Rauf Beyden Lozan anlaşmazlığının acısını çıkarmak, hıncını almak için bağırmaya devam ederek, " Siz açıklamanızda, bu kadar hassas günlerden geçtiğimizi, şu veya bu noktada tereddüte sokuyor insanı, Rauf Bey." diyor.