DOĞA TÜZEL KİŞİ OLURSA!

 

Gezegenin Pazar ekinin 2.ci sayfasında "Dairesel Flora" köşesinde Ayça Ceylan " Doğa Tüzel Kişi Olursa" yazıyı köşesine almış.

Nehirler, dağlar, ormanlar ve doğaya ait olan  birçok varlık. İnsan yapımı olmayan ama medeniyetin olumsuz getirileri sonucu zarar görme veya yok olma tehlikesi yaşayan bu varlıkların tüzel kişilik sayılması çevrecilerin gündeminde.

Çevreyi korumak için yalnızca sokak gösterileri ve yaratıcı eylemler değil hukuk da önemli bir araç. Pek çok ülkede doğaya ait varlıklar tüzel kişilik olarak kabul ediliyor.

İnsanların, patili dostlarımızın, çeşitli hayvanların ve bitkilerin yaşam hakları varsa denizlerin,  göllerin, dağların, toprağın, nehirlerin de yaşam hakkı olmalı. Bir çok öğretide doğa karşımıza canlı bir varlık olarak çıkar. Doğadaki canlılık Batı dünyasında genel anlamda canlı diye tanımlanan türler ile sınırlandırılırken Doğu' da, yerli topluluklarda ve bazı karma inanç sistemlerinde dağlar, denizler, nehirler, kayalar, bulutlar, okyanuslar gibi varlıklar da canlıdır. New York Eyalet Üniversitesi Çevre Bilimi ve Ormancılık Kolejindeki Yerli Halklar ve Çevre Merkezinin yöneticisi Robin Wall Kimmerer'in "Bitkilerin Ruhu" kitabının bir bölümünde göl, deniz veya okyanusların karaların içine doğru görece sığ girintiyi tanımlayan "koy" kelimesinin ABD'de yaşayan yerli halk Potawatomi dilinde isim olarak  değil de " koy olmak" fiili ile tanımlandığını okuduk.

Dünya nüfusunun 5.ini oluşturan yerli halkların, konu ekosistem olunca küresel biyoçeşitliliğin yüzde 80'inin korumasının nedenlerinden biri de budur.

Tüzel kişilerin haklarını korumalarını, ayrıcalıklarını ve yasal sorumluluğunu artar. Nehirler, okyanuslar, dağlar  ve bitkiler gibi çevresel varlıklar kendilerini mahkemede temsil edemedikleri için bir "koruyucu" onu korumak için varlık adına hareket edebilir.

Hukuk profesörü Cristopher D.Stone, doğal nesnelere tüzel kişilik atfetme fikrini ilk olarak 1972 yılında yayımlanan "Ağaçların ayakta durması gerekir mi? Doğal nesneler için yasal haklara doğru" başlıklı makalesinde  ele aldı. Makale daha da genişletilerek 1974 yılında aynı isimle kitaplaştırıldı.

Ekvator 2008 yılında kabul edilen anayasa ile doğa haklarını yasallaştıran ilk ülke olmuş. Ekvator Anayasasının 10.maddesi ile 7.bölüm, 71-74.maddeleri, ekosistemlerin var olma ve gelişme hakkının devredilemez olduğunu kabul eder.

Ekvator yağmur ormanlarının koruma altındaki bir bölgesinde madencilik yapılmasının doğanın haklarını ihlal ettiğine karar verildi.

Ekvator hükümetinin devlet madencilik şirketi Enami ve Kanadalı ortağı Connerstone Capital Resources'a verilen madencilik izinlerini iptal edilmesi anlamına geliyordu.

Yeni Zelanda'ya gelecek olursak 2017 yılında parlementodan geçen karar büyük bir ses getirdi.

Yerli halk Maoriler tarafından kutsal sayılan yaklaşık 700 yıldır nehir boyunca yaşadıklarını düşününce haklı bir istek olarak görülebilir, Whanganui Nehri, dünyada bölünemez ve yaşayan bir varlık olarak tanınan ilk nehir oldu.

Taranaki Dağı da tüzel bir kişi ilan edildi.

Bu yıl Davos'ta "Doğa için bir dava oluşturma " panelinde doğaya tüzel kişilik verilmesindeki fırsatların ve zorlukların neler olduğunu da konuşulmuş.

Daha fazla ayrıntı arayanların Dünya Ekonomik Forumuna ulaşmaları gerekiyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI