GALİLEO GALİLEİ

Bilim ve Teknik Dergisinin Kasım 2024 sayısında, Muğla Üniversitesi'nden Prof.Dr.Hüseyin Gazi Topdemir, Yıldız Astronomisi başlığı altında uzayın keşfini işliyor.

 Uzak geçmişten modern çağa kadar gökbilimciler, her dönemde ve her uygarlıkta evreni tanımak, nelerden oluştuğunu ve olup bitenlerin nasıl meydana geldiğini öğrenmek için olağanüstü gösterirler. Uzayın uzak bölgelerinde olup bitenlerden haberdar olma arzusu onları, görme yetilerini geliştirecek araçlar icat etmeye sürükledi, bunun için Galileo Galilei'nin mücadeleci yönü ile birlikte, bilmeye ve öğrenmeye duyduğu merak neticesinde gerçekleştirdiği çalışmalar gök bilimi alanında yeni bir başlangıç oldu.Yaptığı teleskoplarla gökyüzünü günlerce gözlemlemesi sonucunda Güneş sisteminin iri üyelerinden biri olan Jüpiter' in dört uydusunu keşfetmesi, gök bilimcilerin gökyüzüne ilişkin kabullerini geri dönülemez şekilde değişime uğrattı. Asla vazgeçilemeyen daha uzakta neler var arzusu, daha gelişmiş gözlem araçlarının icat edilmesine ve bu da sayısız yıldızın keşfine yol açmıştır. Radyo sinyallerini taşıyan elektro-manyetik dalgalarla çalışan radyo teleskopların yardımıyla evrenin ilk aşamalarını görüntülemeyi başarmak ve uzak galaksileri keşfetmek ise olağanüstü heyecan verici bir gelişme olmuştur.

Gök bilimciler, keşfetmeye ve olağanüstü gelişmiş araçlar icat ediyorlardı.

Günümüzün olağanüstü niteliklere sahip ve uzakları yakına getiren dev teleskopları yapmayı başardılar.

Uzayı izlemek ve yeni keşiflerde bulunmak, heyecan vericiydi. Sonraki dönemin bilginlerinin önceki dönemlerin bilginlerince bulunan, bilgilerin karşısında şaşırmaya  yol açıyordu.

Eski uygarlıklarda yaşamış olan gök bilimciler de günümüzdeki meslektaşları kadar Mars'ın kızıllığı veya Venüs'un büyüleyen ışıltısı karşısında hayrete düşmüş ve hayranlıkla bakmış olmalılar ki, Güneş sistemimizin bu güzel iki üyesini yıldız değil "gezgin" olarak adlandırdılar. Bazı gök cisimlerinin sabit yıldızlarla birlikte hareket etmediklerini anladılar ve teleskop öncesi dönemde sistemin üyesi olan beş gezegeni bilgi dünyamızın bir parçası olarak görüldü.  Sürdürülen gözlemler bir süre sonra nerede ve ne olacağını kestirebiliyorlardı.

Sıra, gezegenlerin hareketlerini görünür kılmak ve tanımlamak için geometrik modeller geliştirmeye gelmişti. Çok eski zamanlardan beri geometrik modeller üretilmişti. Ancak 2000 yıl önce, Antik Yunan asıllı Mısırlı Astronom Claudius Ptolemaeus'un (M.S 100-170) M S 150 yılında yer merkezli bir evren tasavvur etmesiyle ve dairesel hareketler üzerine kurulu anlaşılır bir model geliştirmesiyle gök bilimi araştırmalarında yeni bir dönem başlamıştır.

Son yıllarda gökyüzü ile ilgili bilmediğimiz pek çok şeyi bilim insanları, daha yakından tanıyıp tanıtmaya başladılar.

Önümüzdeki nelere gebe, kimbilir?

YAZARIN DİĞER YAZILARI