HEM VALİ, HEM BELEDİYE BAŞKANI

İnci Mecmuası 1Aralık 1951 yılındaki  ilk sayısında verilen bir röportajı Sadettin Işık yapmıştır. Yazının girişi, " Bence iki karpuzun bir koltuğa sığmayacağını söyleyenler, yalanın püsküllüsünü söylemişlerdir. Karpuzun ikisi değil, üçünü beşini koltuğuna sığdıranlar yok mu, sanki  ."

İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Ord.Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay.

Sevimli Valimiz daha hangi görevleri üstlenmemişti, Dünya Psikiyatri kongrelerinin değişmez başkan ve başkan vekili. Dünya içki düşmanları cemiyetinin en itibarlı üyesi, Yeşilay Derneği Genel Başkanı, Akıl Hıfzıssıhhası Derneği Başkanı, Muallimler Derneği Başkanı ve en nihayet ilim sahasında dünya çapında  otorite Ord. Prof. Dr. Gökay.

Bir insanın dimağı neyse bir şehrin valisi de öyle olması lazım,  diyor, hoca.

İstanbul'un sevk ve idaresini öyle yapıyor. Belediyeciliğin gecesi gündüzü yoktur. Sabahın erken saatlerinde daha çöpçüler sokağa çıkmadan o yoldadır. Gece geç saatlerde bile şehrin kenar mahallerinde devriye gezmektedir.

İstanbullunun gönlünde taht kurmuş olan Vali ve Belediye Başkanı gece gündüz hep halk hizmetindedir.

En fakir semtlerdeki hastalara bakan vali ve Belediye Başkanı'nı makamında ziyaret ettiğimde bir şeylerle uğraştığını gördüm. Ord. Prof. Dr. Gökay yeni yayın hayatına başlayan "İnci" Mecmuası için şehrin dert ve şikayetleri hakkında fikirlerini almak istediğimde, iki yana sallanarak anlatmaya başladı. " Bu şehrin birçok mühim derdi, vardır. Bunların başında yol davası gelir. Şehirde vatandaşın rahatça gidip gelebileceği yol, içecek su, ışık olmazsa oraya şehir denemez. Vatandaşın emniyeti başta gelir. Baştan beri emniyet işlerine önem veririm. Karakollara gün gecenin belirsiz saatlerinde gider, zabıtanın çalışmasını izlerim.

Zabıta memuru ferdi ve kolektif psikolojiye vakıf olmalıdır.

Suçların sebebini, kaynağını incelemesini bilmelidir. Bunun için devriyelerin sayısını arttırdım. Devriye ne kadar sık dolaşırsa, vatandaş kendini emniyette görür, huzur içinde yaşar. Şehirde yol meselesini halletmek için bütçeye 3,5 milyon lira koyduk. Bu şehrin tarihinde görülmüş şey değildir.

Bu şehrin mecraları yapılmayınca, yapılan yollardan hayır gelmez. Şu halde İstanbul'a yapılacak en hayırlı iş kanalizasyon tesislerinin tamamlanmasıdır. Fakat bu çok para isteyen bir iştir. Su işini oldukça hallettik. Söz verdiğimiz zamanda ikinci galeriyi tamamladık. Yeni benttin temelini attık.  

Ucuz lokanta açıp, karnı sıcak yemek görmeyen vatandaşlara sıcak yemek temin ettik. Ekonomik olaylar karşısında boyun eğmedim. Ne ekmek fiyatını artırdım, ne de başka şeyin. Şiddetli eleştirilere, hücumlara uğradım, zaman oldu karikatürlere konu oldum.

Taksimde domates satmak sözü manalı idi."

Vali ve Belediye Başkanı Ord. Prof. Dr. Kerim Gökay masasının üzerinde bulunan iki üç parça briket kömürünü eliyle göstererek, " Şu masamın üzerindeki kömürü görüyorsunuz. Bunu kış sonuna kadar bir demet çiçek gibi saklayacağım.

Makamında bir aşağı bir yukarı dolaşırken anlatmaya devam ediyordu." Şu dakika Unkapanı'ndan geliyorum. Perakende 15 kuruşa ibadullah kömürü satılıyor. Satanı tebrik ettim. Yanı başında kök briket, linyit briket satılıyordu. Gönlüm burada, vatandaşın kış günü soğuktan titremesini istemez. Bu gibi hayatî davalardan sonra bu şehrin imar davası gelir. Diyorlar ki, şehrin imar işlerini ihmal ediyor.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI