Unutulmuş Bir Cumhuriyet Kadını, Bütün Yönleriyle Melek Celal, sergisi Dr.Nazan Ölçer' in küratörlüğünde ziyarete açıldı diye yazdı, Oksijen Gazetesi'nin 19-25 Ocak 2024 Gazeteci Nazlı Pektaş'ın Temas/Yorum sayfasında.
Türkiye resim sanatında önemli yeri olan sanatçılara ve eserlerine bir bakış açısı sunan sergilerine alıştık, diye yazıyor.
Bütün Yönleriyle Melek Celal de böyle bir sergi.
Geç Osmanlı İmparatorluğu'nun ve erken Cumhuriyet döneminin öncü kadın sanatçılarından Melek Celal sergisini ayrıcalıklı kılan ise bu unutulmuş çok yönlü sanatçı kadını yeniden gündeme taşımamız olmuştur.
Melek Celal Sofu'yu Mimar Sinan Üniversitesi'nde sanat tarihi öğrencisi iken 1936 tarihli Eski Büyük Millet Meclisi Kürsüsünde Kadın ressam olarak tanıdım. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim ve Heykel Müzesi Koleksiyonu'nda yer alan bu küçük boyutlu resim, isminde yazdığı gibi meclis kürsüsünde konuşan bir kadını gösterir.
Kimsenin yüz detayı yoktur lakin kadının beden hareketlerine bakılırsa kadın hareketli bir konu hakkında konuşmaktadır.
Kürsüde konuşan, " Türkiye sanat tarihinde kadını kamusal alanda ilk kez betimleyen resim" olarak bilinir.
Bu ne Göksu' da kayık sefası yapmaktadır, ne batılı elbiseleriyle evindeki kanepede uzanmakta, ne de dikiş dikmektedir. Melek Celal çağdışı erkek ressamların baktığı bakmaktadır kadına. Meclis kürsüsünde konuşan kadın, Melek Celal Sofu'nun Cumhuriyet idealleri eşliğinde Türkiye'de kadın olma hakkında oldukça erken mücadeleyi yansıtır.
Bu sergi yüzyılın sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nda doğan ve hayatlarına Türkiye Cumhuriyeti'nde devam eden ilk modern sanatçı kuşağının öncü kadın temsilcilerinden Melek Celal'in hayatı ve resimleri eşliğinde hem ona hem de bize bakmaktadır. Melek Celal çok yönlü bir kadındır. Yazar'dır, ressamdır, heykel de yapar, fotoğraf tutkusu vardır, gazetecidir.
1924'te Galatasaray Sergileri'nde ilk nü eserleri gösterilir, 1935'te ise ilk kişisel sergisini açar.
Yazdıklarımdan daha fazlasını Sakıp Sabancı Müzesi ve 28 Nisan'a kadar sürecek serginin küratörü Dr.Nazan Ölçer ile konuşmuş, gazetenin köşe yazarı Nazlı Pektaş.
Şöyle diyor, Ölçer, " Melek Celal benim de çevresini tanıdığım bir kişi. Zamanında sanat dünyasında aktif rol oynayan ve basında sıkça bahsedilen, günümüzde pek tanınmayan bu kadın sanatçıyı Cumhuriyet'in 100.yılında hatırlamayı görev bildik.
Genellikle resimlerini satmadığı, çoğunlukla çevresindekilere hediye ettiği biliniyor. Bilinen eserleri, IRHM'ye kendisinin bağışladıkları. Bunun dışında aile ve dost çevresine verdikleri özel kolleksiyonlarda bulunuyor.
Melek Celal'in arşivini incelediğimizde döneminin önemli bir kültür insani olarak görüyoruz.
Melek Celal'in ilk modern sanatçı kuşağının hayatları ve eserleri, her anlamda radikal değişikliklerden geçen bir ülkede, modernleşme sürecinin nasıl yaşandığına dair ipuçları sunuyor. Bu ipuçlarını Melek Celal'in eserlerinde, yazılarında, fotoğraflarında, belgelerinde bulmak mümkün.
Bu sergide özel bir koleksiyonda bulunan Melek Celal ve ailesiyle ilgili büyük bir arşiv elimize ulaştı. Melek Celal'i adım adım izleyebildik. Arşivdeki belgeler Osmanlıca, Fransızca ve Almanca olarak yazılmış. Belgeler günümüz Türkçesine çevrildi, ayıklandı. Melek Celal'den günümüze çok fazla bir şey kaldığını söyleyemeyiz. Bizim bulabildiklerimiz ağırlıklı olarak çiçekli naturmortlar ve tek tük portreler.
Düzenli bir sanat eğitimi almadığını, herhangi bir okulda resmi kaydının olmadığını biliyoruz. Dışarıdan atölyelere, misafir öğrenci olarak katılmış olabilir, ya da özel ders almış olabilir. 1940'lardan itibaren belirginleşen üslubu görüyoruz. Naturmortlarda önündeki nesneleri olduğu gibi yansıtmaya gayret ediyor.
Melek Celal'i bir kalıp içine koymak zorlama olur. Çevreye duyarlı, kültür ve sanata saygılı, kendine güveni tam olarak tanımlayabiliriz. Cumhuriyet döneminin sanatçıları gibi Melek Celal de eleştirmenlik ve yazarlık gibi farklı özellikler gösteriyor, gazete yazıları ve makalelerinde, modern bir bilinçle geleneksel sanatların korunmasını,eski mimarinin ve geleneksel şehir dokusunun korunmasına dair görüşlerini dile getiriyor. Geleneksel Türk el sanatları ve hat sanatı hakkında yazdığı kitapların ve verdiği konferansların, ressam ve heykeltraş çalışmaları kadar etkili olduğunu görüyoruz.
1959"da Batılı okurlara Topkapı Sarayı'nı tanıtmak amacıyla Fransızca olarak kaleme aldığı "Sultanların Eski Sarayı " kitabını yayınlıyor. Melek Celal, yurtdışında verdiği konferanslarda da âdeta bir kültür elçisi gibi davranıyor.
Yazdıklarını okudukça kültürel birikimine, sanatın her alanına duyduğu ilgiye ve özellikle Türk sanatının özgürlüğünü yitirmeden yaşayabilmesi için gösterdiği yoğun çabaya tanık oluyoruz." demekte, Dr.Nazan Ölçer.
Bu yazıda Melek Celal Sofu'yu tanıtmaya çalıştık, İmparatorluğun sonunda ve Cumhuriyet yıllarının başında sanatın bir çok kolunda dalında eserleri bulunan kadın sanatçıyı daha yakından göstermeye gayret ettik.