2 Aralık 2025 Salı günü anacığım ile Menteşe-Yeşilyurt (Pisi) köyü ziyaretindeydik.
"oğlum hiç gitmedim babamın şu bakırcılık, kalaycılık yaptığı Pisi'ye " deyince hadi gidiyoruz dedim ve babasının dilinden düşürmediği Pisi'de aldık soluğu ve kumbaraya bir anı daha attık.
Annemin babası Ali Kocabaş dedemin 'yabana' geldiği Pisi köyünde geçmişte dedeme dair yaşanan anıları yaşı ileri olan köylülerimizle paylaştık.
Pisi köyünde öyle dostluklar geliştirmiş ki dedem, kendi döneminde Rahime ana ve Halime ana dedikleri insanların isimlerini vermiş torunlarına.
Kavaklıdere'den çıktıktan sonra Pisi, Yerkesik,Bağyaka, Bayır, Bozarmut, Şeref,Deştin,Kapubağ köylerinden sonra Kestanecik köyü ile final yapılır ve köye dönülürmüş.
Babamın babası Mehmet dedem de aynı dönemlerde Milas ve Mumcular tarafına yabana gidermiş.
Dedelerimin ve köylülerimin, eşek, katır, at sırtında iki-üç ay boyunca "yabana gitmek" olarak adlandırdıkları köyden ayrılıp, geleneksel bakırcılık mesleğini icra ettikten üç dört ay sonra köye dönüş öykülerini paylaştık pisililerle. Geçici olarak başka yerlere ekmek parası için gidilen yerler için 'yabana gitmek' olarak adlandırmışlar. Günümüzde bu amaçla gidilen bir 'yaban' kalmadı artık. Çünkü bakır, mutfaktan vitrine kalktı ve süs eşyasına dönüştü.
Yabana gidilen yerlerde usta ve çırak, bulundukları köylerde yemek, yatmak, bazı zorunlu gereksinmelerini karşılayabilmek zorundaydı.
Köylüler de yabana gelen insanlara köy odalarında veya kendi evlerinde misafir ederlermiş.
Dolayısıyla çok güzel dostluklar da kurulmuş o dönemlerde.
O dönemden geliştirilen dostlukların kuşaklar arasında devam ettiğini görmek de memuniyet verici.
Bu arada çocukluğumuzda Milas'ta bizim evde de çok duyardık Pisi'nin ismini.
Salı pazarında mutlaka pisi üzümü bulunur ve alınırdı.
Adını kınalı beylerce olarak bildiğimiz Pisi üzümü sanırım ticari bir fonksiyonu olmadığı için de tükenmek üzere.
Yakın ilgilerinden dolayı pisili hemşehrilerimize teşekkürler.
ÇEKİÇ SESLERİ SUSTU
Anadolu insanı bakırı oya gibi, kilim gibi işleyerek doğadaki günlük olayları örnek alarak beğendiği, sevdiği, saygı duyduğu ne varsa ona işlemiştir. Binlerce yıldır Anadolu insanının becerisini ve zevkini yansıtan bakırcılık sanatı, Muğla İlimiz, Kavaklıdere İlçemizdeki çok az kalan ustalar ile halen sürdürülmektedir. Kavaklıdere İlçesinde günümüzde yapılan bakırcılık sanatı, bu bölgenin tarihi, kültürel sosyal ve sanatsal karakterlerini yansıtan en önemli faaliyetlerden biridir.
Ancak Kavaklıdere'de bakırcılık ayakta kalma savaşı veriyor. 'Eskiden çekiç sesinden sokakta yürüyemezdiniz.Ticari varlıklarını sürdürme mücadelesi veren bakırcılar, zor koşullara rağmen inatla mesleği ayakta tutuyor. Bakır ustaları, bölgede yaklaşık 300 yıllık geçmişi olan bakırcılık mesleğini yaşatmak için sadece ekonomik koşullara değil, teknolojiye de direniyor. Önceden mutfaklarımızda kullanılan, şimdi ise kullanımı yok denecek kadar azalan ve sofradan vitrine kalkan bu el sanatımızı yaşatmalıyız.
Biliyoruz ki, bakırcılık bölgeye hem ekonomik gelir sağlıyor hem de turizme katkıda bulunuyor. O nedenle, bu sanatın geliştirilmesi ve tanıtılması için gerekli destekleme planları acilen hayata geçirilmelidir.Bu işle uğraşan ve ilgilenen kişilere kaynak sağlanmalıdır.
Mesleğin sürdürülebilmesi ve yeni ustaların yetiştirilmesi için devlet destekli projelere ihtiyaç vardır.
Bakırcılık sanatı ortak kültürel ve tarihi mirasımızdır. Ne yapıp edip, bu mirasın yok olmasını engelleyerek gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamalıyız.