YAŞASIN 1 MAYIS

YAŞASIN 1 MAYIS

 

Selam olsun meydanlarda hasretimizi haykıranlara,

Selam olsun işi için, emeği için, ekmeği için, onuru için direnenlere, Türkiye işçi sınıfına selam olsun.

Yaşasın emek,barış ve demokrasi mücadelemiz, yaşasın 1 Mayıs!

Dünyayı omuzlarında taşıyan emekçi kardeşlerimi dayanışma duygularımla selamlıyorum.

Yüz otuz dokuz yıl geçmesine karşın dünyanın tüm işçileri tarihlerinden aldıkları dersle taleplerini meydanlarda haykırmaya, emeklerinin karşılığını alabilmek için birleşmeye bugün de devam ediyor.

Öncelikle, emek mücadelesinde ve Taksim Meydanı'nda yitirdiğimiz sınıf kardeşlerimizi saygıyla anıyorum, onlar yüreklerimizde karanfil gibi açtılar. İktidara da sesleniyorum: Taksim işçilerin tarihidir, belleğidir. Taksim, işçiler için yıllardır kabuk bağlamayan yaradır. Taksim Meydanı 1 Mayıs alanıdır. Taksim Meydanı işçilerin hakkıdır. Taksim, işçilere yasaklanamaz.

Bugün küresel nüfusun en yoksul yarısının neredeyse hiçbir serveti yokken dünya nüfusunun en zengin yüzde 10'u bütün bir küresel servetin yüzde 76'sına sahip.

İşte,böyle eşitsiz, adaletsiz bir dünyada sosyal adalet isteyen işçi ve emekçiler yoksulluğun ve enflasyonun hızla arttığı Arjantin'de, Arjantinli işçiler,hak arama mücadelesini sürdürüyor. 

Yunanistan'da işçiler kemer sıkma politikalarına karşı güçlü bir şekilde ayağa kalkıyorlar ve hakları için hayatı durduruyorlar.

Sırbistan'da ise 15 kişinin sundurmanın çökmesi sonucu yaşamını yitirmesiyle başta öğrenciler olmak üzere binlerce işçi meydanları doldurmuş, kitlesel gösteriler düzenlenmişti. Ülke genelinde grevlerin de eşlik ettiği eylem dalgası büyüyerek hükümet karşıtı bir boyut kazanmış ve Başbakan Vucevic istifa etmek durumunda kalmıştı.

Sırbistan'da hükümetin düştüğü gün Türkiye'de rejim, toplumsal muhalefeti tamamen ezmek için yeni bir saldırı dalgası başlattı.

Mücadelelerini kararlılıkla sürdüren Sırbistan emekçilerinin örneği ilham vericidir.

İngiltere'de, İspanya'da, Endonezya'da ve bir çok ülkede kemer sıkma politikalarına ve anti-demokratik uygulamalara karşı işçilerin mücadelesi sürüyor.

Dünya genelinde emekçiler 139 yıl öncesinin kararlılığıyla haklarını talep etmeye devam ediyor.

Dünyadaki bu eşitsizlik, Türkiye'ye gelince durmuyor. Bugün, nüfusun yüzde 30'u açlık sınırının altında, yüzde 60'ı ise yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor ve Türk Tabipleri Birliği, açlığın, yoksulluğun, eşitsizliğin bir halk sağlığı sorunu olduğunu ısrarla yineliyor.

Ülkemizde özgürlüklerin en ufak kırıntısına dahi tahammül edemeyen tek adam iktidarı saldırıları artırıyor.

Seçilmiş belediye başkanları tutuklanıyor, emekçi halkın iradesi gasp edilerek kayyımlar atanıyor. Gazeteciler, sendikacılar ve hakkını arayan öğrenciler, gençler hapse tıkılıyor.

Türkiye'de, bugün, işçiler ve emekçiler için dayatılan 2 seçenek var: Ya açlık ve yoksulluk sınırının altında sefalet ücretleriyle her an iş cinayetine kurban gitme korkusuyla çalışmak ya da işsizlik.

Bugün, Türkiye'de 2025 yılının ilk 4 ayında bilinen iş cinayeti sayısı 600,geniş tanımlı işsiz sayısı 11 Milyon 400 bin.

İşçiler açısından artık iktidarın sunduğu 2 seçenek dışında bir üçüncüsünü yaratmanın vaktidir. Aşına, ekmeğine göz koyanlara karşı bugün, yüzlerce yıllık "Üreten biziz, yöneten de biz olacağız." şiarı için adım atma vaktidir.

Her geçen gün sofradan bir lokma daha eksiltiliyor. Emekçilerin sofrasından eksilen lokmalar kimlerin kursaklarında?

Her akşam işçilerin sofrasına iktidarın davetlisi olarak bir yandaş müteahhit, bir yandaş bürokrat, bir yandaş gazete kalemşoru, bir de maaşlı ak trol oturtulduğu için her geçen gün işçilerin sofrasındaki lokması küçülürken geçim dertleri büyüyor.

Aile fertleri dışında bir de bunlara bakmak zorunda bırakıldıkları için alım güçleri her geçen gün azalıyor ama bıçak kemiği deldi geçti.

Ekmeğin hiç olmadığı kadar pahalı, emeğinse hiç olmadığı kadar ucuz olduğu bugün, bıçak kemiği delip geçtiği içindir ki işçiler, emekçiler, gençler,emekliler bir araya gelerek 139 yıl öncesinin inancı ve umuduyla haklı taleplerini haykırmak için iki gün sonra 1 Mayısta haklı taleplerini haykıracaklar.

 

1 Mayıs işçi sınıfının sözünü söylediği gündür ve bu sözün güçlü söylenmesi gerekmektedir.

Fabrikalardan mağazalara, hastanelerden okullara, tarlalardan madenlere, dünyanın bir ucundan diğer ucuna; alın teri döken, üreten, yaşamı her gün yeniden inşa eden tüm işçi ve emekçilerin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun.


YAZARIN DİĞER YAZILARI