ASİL DEDE'NİN DÜĞÜNÜ

TURGAY   MUTLU                                                                                         MUTLU   KÖŞE

                      ASİL DEDE'NİN  DÜĞÜNÜ

            Müzisyen yazar Ege ile Ağustos ayında Oasis Çarşısı İmge Kitabevi'nde Kalbim Pera'nın yazarı arkadaşım Birol İnan'ın imza gününde tanıştık. Ayaküstü sohbet sonrası adıma '' Asil Dede'nin Düğünü'' adlı eserini imzaladı. Şarkıcı Ege olarak gıyaben tanıdığım sesini ve şarkı yorumunu sevdiğim birisiyle edebiyat üzerine sohbet etmek doğrusu çok hoşuma gitti. Yazarın daha önce '' İsyan'' adlı kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Alfa Yayınevi tarafından basımı yapılan bu roman kitabı da çok güzel. Severek zevkle okudum. Kitapsever dostlarıma tavsiye ederim, okuyunuz efendim.

         İzmir'de doğan Ege ilköğretimini bu şehirde tamamladı. Ailesinin ısrarı üzerine 9 Eylül Üniversitesinde hukuk eğitimi almaya başladı. Üniversite yıllarında başlayan müzik sevgisini 1995 yılında profesyonel alana taşıyarak ilk albümü yayınlandı. Bugüne dek 9 albüm 5 single yayınlayan Ege, otuzdan fazla ülkede konser verdi. Şarkıları bugüne dek 10 farklı dile çevrilen sanatçı, 2017'de ilk romanı İsyan'la yazın hayatına merhaba dedi. 1990 yılında ailesinin ısrarıyla girdiği hukuk fakültesindeki öğrenciliği halen sürmektedir.

             Hak, Asil Dede'yi alemdeki her varlığın dilini anlama ve konuşma yeteneğiyle donatır. O sadece insanları, hayvanları, nebatı değil yağmuru, rüzgarı, ışığı, hatta karanlığı da duyan dinleyen bir derviştir. Asil Dede'nin görevi, birbirinin dilinden anlamayanları barıştırma ve iyilikle birleştirmedir artık. Ona aşkın dilini öğreten vuslatın ölümüyle en büyük servetini kaybeden Asil Dede'ye hak, yıllar sonra bir nimet daha sunar. Gündüzleri vazifesine sadık kalan adam, gözlerini kapattığında, öte yerde, sonsuzlukta buluşabilmektedir. Vuslat'ıyla. Gün gelir, son görev fısıldanır kulağına. İyilik kandilinin ateşini harlamak.  Asil Dede bunun için bir düğün tertiplemeye karar verir.

         Sizlere kitabın 48. Sayfasından alıntıyla ''Kırlangıç'' efsanesini yazarak kitabın tanıtımını yapayım:

'' Kutsal hayvanlar bunlar,'' diye söze girdi hoca. '' Ta Nuh Tufanına dayanır geçmişleri.'' Komutan, ilk defa kafasını yuvadan alıp yaşlı adama çevirdi.'' Derler ki Nuh yola çıkıp tufanla boğuşurken, geminin altı delinir ve su alan gemiye çare aranırken yılan, 'Ben deliği kapatırım ama bir şartla,' der. 'Günlerdir yemek yemedim; istediğim bir misafirini yememe izin vereceksin bu gemide.' Nuh çaresiz kabul eder. Yerinden fırlayan yılan geminin su alan yerini tıkayınca işler yoluna koyulur. Gelgelelim, verilmiş bir söz vardır ortada. Arıyı yanına çağıran yılan, en lezzetli eti seçme işini ona verir. Gemide bütün alemi koklayan arı kararını vermiştir. En lezzetlisi insan etidir. Bunu söylemek için yanına giderken, durumu anlayan kırlangıç hızla arının yanına uçup yılana söyleyeceği sözlerden önce dilini koparıp yer. Yılan kendisini nefis bir ziyafetin haberinden ayıran kırlangıca hiddetlenir ve yemek üzere hamle yapar, ama yalnızca kuyruğunu koparır. Yılan, Nuh'u delikten çıkmakla tehdit etse de Nuh son sözünü söyler.

'Sen kendi payına düşeni aldın, itirazın seni mahcup eder,' deyince yılan razı olur. Evet, insan ırkını kurtaran kadim bir kuştur kırlangıç. İnsanı kurtardığı için de gelir korkmaz, gelir yuvasını ağaç kovuğu yerine damlara, balkonlara kurar. Zarar vermeyeceğini bilir insanın kendine. Hayatını kurtarmıştır çünkü.Derler ki yılanın kanadını ısırmasıyla ta Nuh Tufanından bu yana kırlangıçların kanadı çatal kalmıştır ve bu kırlangıçla insanın dostluğunun nişanesidir.''

       '' Sonsuza dek sevildiğini bil yeter.''

YAZARIN DİĞER YAZILARI