EGEDE BİR ANADOLU UYGARLIĞI KARİA
Milas Belediyesi'nin desteğiyle arkeolog C. Canan Küçükeren tarafından yazılan Karia'yı geçen hafta zevkle keyifle okudum. Yazar, bizim bu topraklarda yaşayan Kar'ları ve uygarlığını anlatıyor. Üstünde yaşadığımız topraklar, Paleolitik Çağdan (yontma taş devri) bu yana kesintisiz iskana uğramış, üzerinde 45 medeniyeti ve 3000'e yakın antik kenti barındıran eşsiz bir açık hava müzesi konumunda. Asya ile Avrupa arasında bir köprü ve uygarlıkların doğduğu yer ve bir başlangıç noktası. Kültür, bir ulusun tarih içindeki yerini belirleyen en önemli unsur ise Anadolu, çok kültürlü ve zengin geçmişiyle muhteşem bir mirasa sahip. Batının devamlı ilgisini çekmekte olan bir odak noktası ve kendilerine mal edilmeye çalışılan bir zenginlik.
Karia bölgesi (Karya), kuzeyde Maiandros Nehri (Büyük Menderes) ile Messogis (Aydın Dağları), güneyde İndos Nehri (Dalaman Çayı), kuzeydoğuda Salbakos Dağı ( Babadağ) ile çevrili bölgede yer alır. Doğudaki en uç Karia şehirleri kuzeyden güneye doğru Aphrodisias (Geyre), Herakleia Salbakos (Vakıf) ve Apollonia (Medet) olup, batıda ise Kalymnos, Kos, Nisyros ve Rodos gibi Yunan adaları ile sınırlandırılır. Bazı eski kaynaklar Symi Adası'nı da bu bölge hudutlarına dahil ederler. Bölge, özellikle iç kısımlarda oldukça dağlık olup, körfezlerle yüklüdür. Antik çağ yazarlarına göre bölgenin % 80'i ormanlarla kaplıydı. Batı Anadolu yüzyıllar boyunca pek çok halka vatan oldu. Bu topraklarda yüzyıllar boyunca varlık sürdüren uygarlıklar günümüze de katkılar bıraktılar. Batı Anadolu'nun en eski halklarından olan Karia'lıların yarattığı uygarlığın derinliklerini bugünkü kuşaklara aktarmayı amaçlıyor bu kitap. Karia uygarlığının günümüze izleri ulaşan muhteşem eserleri, kültürü ve bu kültürün günümüze yansımalarını değerlendirirken yaygın ve çoğu yanlış önyargılarla değil, doğrudan antik kaynaklara dayanmasıyla özgün bir çalışma olarak önem kazanıyor. Günümüz kuşaklarının üzerinde yaşadığımız toprağın zenginliklerini kavramaları için önemli bir kaynak kitap.
İlçemizde birçok antik Karya kenti vardır. Stratonikeia, Lagina, Panamara ve Hillirama gibi. Eşimin doğup büyüdüğü Eskihisar- Stratonikeia, Karia bölgesinin önemli kentlerinden biridir. Eskihisar köyü, 1952 yılındaki depremden sonra 1 km kuzeybatıya, civardaki kömür ocaklarının 1982 de işletmeye açılmasıyla da 2 km daha batıya nakledildiğinden, antik kentin üzerinde bir yerleşim yoktur. Kent 19. yy' dan itibaren pek çok gezginin, yerli ve yabancı bilim adamının dikkatini çekmiş olup, sistematik kazılar 1977 yılında Prof. Dr. Yusuf Boysal başkanlığında başlamıştır. Prof. Dr. Ahmet Adil Tırpan, Prof. Dr Ender Varinlioğlu, Prof. Dr. Çetin Şahin, Prof. Dr Bilal Söğüt gibi bilim adamları da buluntuları değerlendirmiş ve yazıtları makaleler halinde yayınlanmışsa da kentte kazılması ve araştırılması gereken çok alan vardır.
Yörenin bir kült merkezi (Tapınma-tapınak) ve Tanrıça Hekate'nin kutsal alanı olan Lagina, Stratonikeia'ya iki yanı aslan heykelleriyle süslü kutsal bir merasim yoluyla bağlıdır. Tanrıça Hekate Yunan panteonuna (halkın bütün tanrıları) yabancı bir tanrı olup, atan ve attığını vuran tanrıça olarak da bilinir. Gecelerin, yeraltının, karanlıkların ve yol ayrımlarının tanrıçasıdır. Burada Pagan ayinleri yapılırdı. Lagina, Osman Hamdi Bey'in yürüttüğü ilk kazı olması bakımından da önemlidir.
Karya'nın birçok antik kentini gezdim gördüm. Tarihe ve antik döneme olan merakım nedeniyle bu gezilerime halen devam ediyorum. Arkeolog C. Canan Küçükeren'nin yazmış olduğu Karia kitabı da gezilerime ışık tutacak ve kaynak olacaktır. Bu güzel eserini mutlaka okuyunuz. Özellikle yöremizde yaşayan ve tarihe meraklı okuyucularım okusunlar derim. Kitap resimlerle ve açıklayıcı bilgilerle dolu. Canan Hanımı bu güzel eseri bizlere kazandırdığı için kutluyorum.