İRAN GEZİSİ

MUTLU KÖŞE                                                                                                                          TURGAY MUTLU

                                                   İRAN GEZİSİ

             İran gezisinden yurda döneli tam 17 gün oldu. Gezinin zevki ve lezzeti tadı damağımızda kaldı desek yeridir. İyi ki gitmişiz. İran'da bizler tura çıkmadan önce başörtüsü yasağına karşı protesto eylemleri başlamış ve Mahsa Amani öldürülmüştü. Işıklarda uyusun. Geziye gidip gitmeme konusunda tereddüt yaşadık. Keşfet 101 tur şirketi bizim gezi gurubumuza sağlık güvencesi verince eşimle birlikte gitmeye karar verdik. 27 Eylül Salı günü başlayan İran gezi turumuz 8 Ekim Cumartesi günü sona erdi. Tam 11 gün boyunca keyifli, neşeli, sanat ve kültür dolu anlar yaşadık. Bol bol fotoğraf ve video çektim. Tam 96 sayfa gezi notları tuttum. Akşamları otel odasında günlüklerimi yazıyor ve notlar alıyordum. İleride tüm bunları gezi kitabımda yer vereceğim.

          İran denilince aklımıza felsefi ve edebi olarak Ömer Hayyam, Sadi Şirazi, Firdevsi, Hafızı Şirazi ve Gazzali gelir. Bunlardan başka önemli tarihi yerleri ve siyasi şahsiyetleri ortaokul sıralarından bu yana bilirdik. Örneğin; Horasan,  Çaldıran savaşı ve Şah İsmail gibi. Müzisyen olarak Farid Farjad'ı tanır bilirdim. Biraz önyargılı olarak ta İran turuna çıktık. Gerçi tura çıkmadan önce ansiklopedik bilgilerimizi yenileme adına kitaplar karıştırdım, internet üzerinde araştırmalar, incelemeler yaptım. Ayrıca İngiltere gezi turundan sevgili abimiz Mürtaza Sağduyu, Mayıs ayında İran'a giden İzmirli Hacer Kılcıoğlu'nun 'Şiir ülke İran' adlı yazısını bizimle paylaşmıştı. Bu bilgilerle yola çıktığım içinde az buçuk bilgi sahibiydim. Birde gezi gurubundan veteriner hekim Oğuz Şenol da bu konuda dersini iyi çalışıp geldiği ve elindeki dokümanları benimle paylaştığı için de zorlanmadım. Teşekkür ederim.

              Gezi sırasında 6 büyük şehir ve birkaç yerleşim yeri gördük. Sırasıyla Başkent Tahran, uzun bir tren yolculuğu sonunda harika kent Şiraz, antik kent Persapolis, rüzgar kuleleriyle ünlü ve Zerdüştlerin yaşadığı Yezd, çöl safarisi yaptığımız Varzaneh, güzeller güzeli ve şehirlerin en güzeli İsfahan, kırmızı kerpiçli tarihi köy Abyane, gül bahçeleriyle ünlü Kaşhan, dini kent Kum, Büyük Selçuklu Devletinin kurucusu Tuğrul Beyin ve İmam Humeyni'nin görkemli mezarının bulunduğu Rey ve son olarak yine Tahran. Buralardaki gezi anılarımız çok olduğu için bir kısmını sosyal medyada paylaştım. Gittiğimiz günlerde eylemler nedeniyle rejim tarafından sosyal medya yasaklanmış ve dünya ile iletişim kopmuştu. Dolayısıyla ülkemizi aramakta zorluk çekiyorduk.

               İran'ın toplam nüfusu 85 milyon. Bizimle aynı. Yüzölçümü bizim iki katımızdan biraz fazla. 1.648.000 kilometre kare. Nüfusun 40 milyonu Türk. Kuzeyde Azeri Türkleri ve güneyde Kaşkay Türkleri yerleşmişler. İran da tek başınıza gezseniz bile mutlaka bir Türk vatandaşa rastlarsınız, zorluk çekmezsiniz. Farsiler bile Türk televizyonunda dizileri izledikleri için Türkçe biliyorlar. Gezimiz boyunca bize eşlik eden sevgili rehberimiz Armin Ercüment'te Tebrizli bir Azeri Türkü. Iran da mazot 20 kuruş, benzin 180 kuruş. Sokaklarda başıboş kedi köpek yok. Trafikte korna sesi yok. Kavga yok. Hırsızlık yok. Esnafı dürüst. Sadece para bozanlara dikkat edilmeli. Saflığınızdan faydalanıp tümen ile riyali aynı değerdeymiş gibi verebilirler veya düşük kurdan satabilirler. Şehirler tertemiz. Özellikle Yezd şehrindeki sokak başına ve duvarlarına yerleştirilmiş izmarit kutuları dikkatimizi çekti. Çok beğendik. Sigara içenler yere hiç izmarit atmıyorlar. Darısı ülkemizin başına diye de düşündüm doğrusu. İran şaşkınlıklar ülkesi. Bu ülkede kadının adı yok gibi görünse de kadınlar her yerde var. Kadınlar araba ve bisiklet kullanabiliyor ama motosiklet yasak. İlginç!..Otobüste haremlik selamlık oturuluyor ama dışarıda tuvaleti ortak kullanıyorlar. Yalnız oteller ve bazı lüks lokantalar dışında tuvaletlerde tuvalet kağıdı yok. Akşam gece eğlencesine katılıyorlar ama eğlence yerlerinde kadın şarkıcı yok. Sadece kendi aralarında kadınlar eğlence yaparken kadın şarkı söyleyebiliyor.

           Başörtüsünden nefret etmişler. Hepsi baskı altında. Kızların yüzde 90'nı başörtüsünü istemiyor. Rehberimiz Armin bizlere tur sırasında İran'la ilgili bilgi verirken kulak misafiri oluyorlar ve hemen bize doğru yaklaşarak ''Hoş geldiniz'' diyerek selam veriyorlar. Başörtülerini çıkararak gülümsüyorlar. Bizler de eylemlerini destek verip anı fotoğrafı çekiliyoruz. Türkleri çok seviyorlar. Bunu sadece İran'daki Türk kızları değil, Farsi kızları da yapıyor. ''Türkçeyi nereden biliyorsunuz'' diye sorduğumuzda tv den öğrendik diye cevap veriyorlar. Uydu vasıtasıyla ülkemizi iyi tanıyorlar. İranlı kadınlar çok güzeller ve bakımlılar. Yay kaşlı, tatlı bakışlı, ahu gözlü esmer güzellerini bakmaya doyamadık. Zaten başlarında tam olarak kapatma, kapama yok. Saçlarının yarısından fazlası görünecek şekilde öylesine örtüyorlar. Sıkma baş, türban yok. Bundan ders çıkarmalı bizim ülkede kapanmaya çalışan genç kızlarımız. Cumhuriyetin faziletini ve laikliği iyice özümlesinler. Siyasetçiler de ikide bir başörtüsü üzerinden halkı kandırmasınlar. Gitsinler görsünler İran'daki durumu.

            Yemeklerine gelince; İran'a has aş yemeği dışında tüm yemekleri harikaydı. Safran baharatlı yemeklerini sevdik. Bizim mutfak kültürümüze uygun. Naneli ayran, biryan, pilav çeşitleri, bozbaş ve kebapları harika. Tatlı olarak İsfahan da ayranla birlikte servis edilen hamur tatlısı Gooshfil (fil kulağı) hoşumuza gitti. İran da bir ilginçlik daha şu: Akşam yemeğinden sonra ramazan ayı dışında pek tatlı yemiyorlar. Sağlıklı besleniyorlar. Onun için şişman ve obez insan pek yok. Sokaklarda buz kalıbı satışı devam ediyor. Sıcak bir iklimi olduğu için öğle arası dinlenme (siesta) molası verilerek esnafların büyük bir bölümü iş yerlerini kapatıyorlar. Akşam ise sokaklar, caddeler cıvıl cıvıl insan kaynıyor. Ayrıca ipek halı ve safran üretimi konusunda dünya da bir numara. Safranın yüzde 90'nı burada üretiliyor. Resim ve heykel sanatına önem veriyorlar. Duvar resimleri, mukarnas tekniği, çini seramik işçiliği müthiş. İran tarihinde Türklerin etkisi çok büyük.  İlk olarak Gazneliler zamanında başlayan hakimiyet daha sonra Büyük Selçuklu, Harizmşahlar, Timur dönemi, Safeviler ve Kaçarlılar ile 1925 yılına kadar devam etmiş. Selçuklular döneminde Güvercin kuleleri inşa edilmiş. Anadolu da bizler bunu koruyamamışız ama İranlılar korumuşlar. 1000'e yakın kule İran da yaşatılıyor. İran da birçok saray ve harika bahçeler gördük. Tahran'daki görkemli Gülistan Sarayını görmek için bile sırf İran'a gidilir. Sadabad ve Niaveran Sarayı da elbet görülmeye değer ama Gülistan Sarayı bambaşka bir güzellikte. Sarayı gezerken sanki kendinizi bin bir gece masallarındaki hayal kahramanları gibi hissediyorsunuz. Cam kırıkları ile döşenmiş duvarları insanı adeta büyülüyor ve başka alemlere götürüyor. Neyse hepsini yazmayayım gari. Büyük bir çoğunluğunu gezi kitabım için saklayayım..

           İran gezisine Keşfet 101 gurubu olarak toplam 16 kişi katıldık. Yol arkadaşlarımızla uyumlu harika bir gezi yaptık. Hepsi saygıdeğer ve sevecen kişiler. Adlarını tek tek sayamadığım tüm arkadaşlarımıza buradan saygı, sevgi ve selamlarımı yolluyorum. Ayrıca gezi boyunca bizleri sabırla ve aksatmadan gezdiren sevgili rehberimiz Armin kardeşimize, otobüs şoförü Cevad'a, Her an yanımızda olup yardımlarını esirgemeyen Rahim Beye ve tur şirketi Keşfet 101'e çok teşekkür ederiz.

Gezmeyi sevenlere, seyahat tutkunlarına mutlaka İran'ı gezip görmelerini tavsiye ediyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI