KAFDAĞI'NIN ATEŞİ BÜYÜK SÜRGÜN

                                         KAFDAĞI'NIN ATEŞİ BÜYÜK SÜRGÜN

                         Geçmişi olmayanın geleceği de yoktur. Osmanlı'dan günümüze kadar olan literatürlerde güçler ve sürgünler sonucunda Kafkasya'dan gelen tüm göçmenler bir üst kimlik olarak Çerkes adıyla tanımlanmıştır. Kafkasya efsanelerin, destanların, masalların (Nart) gerçek hayatla iç içe geçtiği gizemli bir dünyadır. Batıda Karadeniz sahillerinden başlayarak, doğuda Hazar Denizine,  kuzeyde Don ve Volga nehirlerinin birbirlerine yaklaştığı noktadan güneyde Çoruh, Arpaçay ve Aras nehirlerine kadar uzanmakta olan bölgede yaşayan halkların geneline Çerkes derler ancak '' Çerkes'' kavramı, Kafkasya'da yaşamakta olan halklardan herhangi birisinin doğrudan adı değildir.

                           Kafkasya'da birçok halk yaşamıştır ve bazıları bugün de yaşamaktadır. Birbirleriyle kültürel akrabalıkları, benzerlikleri ve ayrılıkları olmakla birlikte farklılıkları da bulunmaktadır. Bulundukları coğrafyaya göre birçoğunun tarihleri, adları ve dilleri de farklıdır. Çeçenler, Osetler, Adigeler, Dağıstanlılar, Abazalar vb.

                     ''Yürekte olmayan dile gelmez.'' Adige Atasözü.

Bu hikayedeki onurlu insanlar, vatanlarını kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü içindedirler. Canları pahasına savaştıkları halde, yitirerek sürüldükleri topraklarına duydukları özlem içinde ailelerine ve vatanlarını bu ölüm yolunda kaybetmenin acısı, yüz elli yıldan fazla onları sessiz kalmaya mahkum etmiştir. Yurtları, dillerinden düşürmedikleri, özlemle andıkları, Kafdağı'nın ardındaki bir masal ülkesine dönüşmüştür.

                     Sevgili ressam-yazar arkadaşım Setenay Özbek'in yazdığı ''Kafdağı'nın Ateşi'' adlı kitabını bu hafta içinde hüzünle okudum.  Çok etkileyici olduğu kadar üzücü anlarıyla da insanı yasa boğuyor. Çekilen acılar ve zulümler meğerse boşuna değilmiş. En çokta ülkemize geldikten sonra Canpolat'ın sevdiği kız Barina'yı bulup bulmadığını merak ediyorum. Devamında yazarımız yeni bir kitap daha yazar diye de düşünüyorum. Ressam arkadaşım Setenay Özbek,   Bodrum'daki bir etkinlik sonrası adıma kitabını imzalayıp hediye edince sevindim. Teşekkür ederim. Okuru bol olsun. Kafdav Yayıncılık Edebiyat Dizisi tarafından basımı yapılan bu güzel eseri mutlaka okuyunuz. Öneriyorum.

             Setenay Özbek, Ubıhların Deçen sülalesindendir. 1990 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları bölümünden dereceyle mezun oldu. Eserleri birçok özel koleksiyonda, müzelerde ve Sırbistan Modern Sanat Müzesinde bulunmaktadır. Ulusal ve uluslararası birçok ödül almıştır. Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği ve Uluslararası PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Edebiyat dergilerinde, antolojilerde eleştiri yazıları ve öyküleri yayınlanmaktadır.

Yayınlanan Kitapları:

2002'de Gecenin Mavisi, 2005'de Hiç Kimse Bir Başkası Olamaz ve 2021'de Kafdağı'nın Ateşi.

           Arka kapak yazısından alıntı:

Doğduğunuz topraklar gibisi yoktur. Onun kokusu bile bir başkadır. Oradan gidince, o toprağı özlersiniz. Sizi kucakladı, besledi, büyüttü diye düşünür, aslında alıştığınız şeyleri seversiniz. Aidiyet duygusunun getirdiği korunma hissini reddedemezsiniz. Yıllarca aynı topraklarda yaşamış insanların kökleri, nereye giderlerse gitsinler, onların peşini bırakmaz, tutar. Hele ki sürgün olmak duygusu gibi de değildir. Daha da zordur. Sürgün olmak sizi parçalar, böler ve özünüzü, kimliğinizi yok eder. Sonra sormaya başlarsınız kendi kendinize, '' ben kimim?'' diye.

                  Bir halkın yüzyıllarca bitmeyen korkunç savaşlarla, kıtlık ve salgınlarla acımasızca yok edilişinin, dağlardan, vadilerden, köylerden koparılıp düzlüklere, bataklık ovalara, bir başka ülkeye sürgün edilmelerinin ve tüm bunları yaşamış genç bir kadının, felaketlerle dolu, kısacık hayatının öyküsü bu..

Bir sürgün hikayesi, Çerkes Sürgünü'nün hikayesi.

Keyifli okumalar dilerim.

                  

YAZARIN DİĞER YAZILARI