TURGAY MUTLU MUTLU KÖŞE
MASALSI TÜRKİYE
Yaz tatilinde, bu sıcaklarda 3 ay köşe yazısı yazmayayım, bol bol kitap okuyayım, gezeyim ve Bodrum'da denize girerek günlerimi geçireyim düşüncesindeydim. Ama sevgili hemşerimiz Prof Dr Şadan Gökovalı'nın ''Masalsı Türkiye'' adlı eserini okuyunca çok etkilendim ve okurlarıma, bu kitabı mutlaka tanıtmalıyım düşüncesiyle işte bu satırları yazıyorum. Arkeoloji ve mitoloji türü kitapları halkımız pek sıcak bakmaz ve sıkıcı geldiği içinde okumaz. Dolayısıyla az okunur. Ben tarihi sevdiğim için bu tür kitapları da severek okurum. Fakat Şadan Hocamızın bu kitabı akıcı ve masalsı bir dille yazıldığı için okuyanı sıkmıyor. Elinizden bırakamıyorsunuz. Bütün Anadolu'yu Hitit Prensesi Neş'le ve Hocamızla beraber sizde geziyorsunuz, dolaşıyorsunuz. ''Her insan, bir işlev için dünyaya getirilmiştir./ Onu gerçekleştirmek, yaratılış için en geçerli duadır.''-- Halikarnas Balıkçısı.
Şadan Hocam ile Gökova'da (Akyaka ) söyleşi yaptığım sırada bana yazdığı ''Masalsı Türkiye'' adlı eserinden söz ederek okumamı önerdi. İyi ki önermiş. Hocam sayesinde bütün Anadolu'yu, tarihi ve ören yerlerini sanalda olsa gezmiş oldum. Hoş daha önce birçok yerini fiziki olarak gezmiştim ama bu kitap aracılığıyla yeniden bilgilerimi tazeledim. Bilmediğim, görmediğim yerleri de Türkiye'nin en tecrübeli rehberi sayesinde öğrenmiş oldum. Şadan Hocam sen çok yaşa emi.Eline ve beynine sağlık. Kutluyorum. Kitabını çok sevdim, beğendim.
Sevgili okurlar, Masalsı Türkiye'yi mutlaka okuyunuz. Şadan Hocam ile tüm Anadolu'yu dolaşırsınız. Kitabevlerinde var. Bulamazsanız internet üzerinden daha ucuza da bulabilirsiniz.
Yatağan'da İz Bırakanlar adlı kitabıma önsöz yazan ve türünün ''Tarihsel Söyleşiler '' türü olduğuna karar vererek eserimin türünün isim babası Şadan Gökovalı'dır. Katkısı için teşekkür ediyorum. ''Homeros Onur'' ve ''Altın Homeros'' ödülü olan Şadan Hoca; Akyaka'da (Gökova) kitabına isim aramaktadır. Masal bu ya.Bir el omuzuna dokunur. Bakar aydın yüzlü bir kadın. ''Masalsı Türkiye'' diye fısıldar. Kendini tanıtan kadın ''Ben Neş'' der. Hititler kendisini ''Neşalı (Neşeli) '' diye hitap ederlermiş. Yine masal bu ya... Neşalı kız Şadan Hoca'ya kendisini; onların Assuwa, bizim Anadolu dediğimiz toprakları gezdirmesi için gelmiştir. Hoca Batıdan Doğu'ya doğru Neşalı kızı gezdirmeye başlar. Her yanından şiir fışkıran Şadan Hocamız şu önsözle başlamış Masalsı Türkiye'ye: '' Geldiler Bilinmez Karanlıklardan/ Yaşadılar Anadolu Aydınlığında/ O Güzel Atlara Binip/ Çekip Gittiler/ Bilinmez Karanlığa.''
Bütün Anadolu gezilince sona doğru ilçemiz Yatağan'a gelirler ve Şadan Hoca Marsyas Çayının başladığı yerin solunda boş bir alanı (Şimdiki Termik Santralinin olduğu alan) göstererek: '' Bir zamanlar burada, Karia'nın federal tapmağı (tapınak) ''Zeus Krysareus'' yükseliyor, halk buna ''Ak Direkler'' diyordu. Ne yazık, bu tarihsel anıt, termik santral kurulması, yol genişletilmesi gibi nedenlerle ortadan kalktı. Kömür ocakları arasında ilerlerler ve Aşk ürünü kentimiz Stratonikiea'yı Hocamız Neş'e öyküsüyle beraber anlatır, gezdirir ve tanıtır. Hocam yalnız bu kitabında Neş'e Lagina'yı gezdirmemiş ve es geçmiş nedendir bilinmez ama kendisine soracağım?.. Daha sonra Muğla'ya geçilir. Muğla'daki Prof. Dr. Şadan Gökovalı Açık Hava Tiyatrosuna Neşalı kız hayran kalmıştır. Yolculuk bitince her ikisi de hüzünlenir. İkisi de için için ağlar. Hoca bir an için gözlerini kapar ve işte o an bir kanat sesi duyulur. Neşalı kız sanki melek olup gökyüzüne uçmuştur. Karya'nın mavi göğünde göz açıp kapayana dek, ak bir noktaya dönüşerek görünmez olur. Şadan Hocamızı bir nebze olsun Ataol Behramoğlu'nun dörtlüğü teselli eder:
'' Durdum baktım ardından sen giderken
Bana bir hoşça kal bile demeden giderken
İnsan neler duyar anladım o zaman
Can alıp başını bedenden giderken.''
Not: Bu yazım sevgili hocamın vefatı nedeniyle ikinci kez yayınlanıyor. Yaşamımda ve edebi olarak ben de derin izler bırakan değerli hocamın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Şimdi de kendisi masal oldu. Şadan Gökovalı seni hiç unutmayacağız. Işıklarda uyu sevgili üstadım.