Halkın günlük yaşamında geçmişten getirdiği, oluşturduğu; derdini, sevincini, özlemlerini, üzüntülerini dile getirdiği; gözlemlerini yansıttığı, kısaca her türden duygusunu aktardığı müzik türüne ‘’Halk Müziği’’ denilir. Sözsüz halk müziği genel olarak ‘’Ezgi’’ adıyla; sözlü halk müziği de genel olarak
‘’ Türkü’’ olarak bilinir. Türk halk müziğinin kökeninde türkü bulunur. ‘’ Türk’e özgü’’ anlamındadır. Halk müziğimiz; Anadolu insanının yaşamından beslenen duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek dile getiren; kültürünü yansıtan, çok boyutlu, sözlü ve sözsüz ezgilerden oluşan bir bütündür. Türkülerin halk müziği içerisinde ayrı bir yeri vardır. Toplumların yaşamından kaynaklanan duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek ortaya çıkmış olan, ait oldukları toplumun kültürünü yansıtan ezgilerdir.
Türkünün diğer halk şiirlerinden farkı ezgisinden gelir. Bir şiir ezgiyle söylendiğinde türkü haline gelir. Bu yüzden halk arasında ezgiyle söylenen bütün halk şiirleri türkü olarak adlandırılmıştır. Türk halk müziğinin kökleri eski ‘’ kam’’, ‘’ ozan’’ ve ‘’ Şamanlara’’ kadar uzanır. Bu dönemdeki şiirler kamlık –şamanlık motifleri taşır ve törensel yapıları vardır. Türklerin göçlerle yer değiştirmeleri, gittikleri yerlerin kültürüyle karşılaşmaları, bunlardan etkilenmeleri sonucu, halk müziğimiz yeni boyutlar kazanmıştır. Halkımız, umudunu da umutsuzluğunu da onlarla dile getirmiştir. Dünümüzün ve yarınımızın kanıtlarıdır onlar…
Muğla Türküleri ve Öyküleri Çalgılarımız, Çalgıcılarımız adlı kitabın yazarı arkadaşım H.İlker Altınsoy’un eserini büyük bir keyifle okudum. Muğla kültür ve sanatının yakın çağına damga vuran bu çalışması nedeniyle kendisini can-ı gönülden kutluyorum. Bu tür kitapları yazmak ve eser haline getirmek her baba yiğidin yapacağı bir iş değildir. Birçok bilgi ve belge elde etmek, kaynağına inmek, araştırmak, incelemek ve doğruluğunu da teyit ettirmek kolay değildir. Ayrıca bu konuda hem yetenekli, hem de aydın ve donanımlı olmalısınız. Sırasıyla Kerimoğlu, Karaova Düğünü, Muğla Manileri, Ormancı, Özümüz Sözümüz Sazımız, Gökyörük kitaplarını da yazan yazarımızın bu güzel eserini de alıp okuyunuz derim. Tavsiye ediyorum. Eminim büyük bir keyif alırsınız. Kitabın içinde türkülerin öyküleri de var. Muğla’nın her bir yerinden yaşanmışlıklara ve türkülere yer verilmiş.
Şimdi sizlere Gazeteci arkadaşımız Nejat Altınsoy’un kaleminden bu kitap için yazdığı arka kapak yazısını sunuyorum:
Türkülerle ve öyküleriyle ilgili sayısız belgesel programına imza atan yazar, çok sayıda yerel ve ulusal kanalda türkülerimizin gerçek öykülerini anlattı. Muğla Halk Kültürü aşığı ve tarayıcısı yazarımız, araştırma ve derleme alanındaki bu eseriyle yakın tarihimize ışık tutuyor. Muğla Kültür ve sanatının unutulan tüm değerleri bir bir gün ışığına çıkarıyor. Yaklaşık on yıl süren bir araştırma sonucu 400’e yakın türkümüzü kapsayan bu çalışmasıyla zamanın paslı çarkından geçip albümlerde sararmaya yüz tutmuş yüzlerce fotoğraf ve türküyle anılarımızı tazeleyecek. Önce bir Muğlalı, sonra da bir müzisyen olarak bana yıllar sonra Kemancı Tahir Usta’yı, Sarı Malik’i, Bandocu Kamil’i, Kocakuş Alirıza’yı, Ciğersiz Salih’i, Davulcu Mahmut’u, Köroğlu’nu, Hafız Sabri’yi, Çelik Usta’yı, Fıstıkçı Ali’yi, Kemancı Rasim’i, Koçum Ayşe’yi, Arap Umman’ı, Beldir Kızını ve daha yüzlerce müzik emekçisini hatırlattığı için teşekkürler öğretmenim. Eline, diline, yüreğine ve kalemine sağlık kardeşim…
Türkü tadında okuyunuz efendim…