NASIL BİR DÜNYA'DA YAŞAMAKTAYIZ ?

NASIL  BİR  DÜNYA'DA YAŞAMAKTAYIZ ?

Bir ülke,  Birleşmiş  Milletler  Genel  Kurulu  kürsüsünde bir başka ülke için "Cezamız acı verecek." diyor.  Diyebiliyor.  Aynı  ülke  Birleşmiş Milletler  Genel  Sekreteri  için  "Ülkemize giremez, ona yasakladık." diyor. Nasıl bir dünyada yaşamaktayız biz? Hepimizin güvenliği için var olan bir kuruluşta hepimizin gözü önünde bir ülke(İsrail) bir başka ülkeye sana acı çektireceğim diyor. Nasıl bir rahatlıktır bu, nerden buluyor bu gücü kendinde, bu hiçbir şeyi takmazlığı nerden buluyor? Ne kadar çirkin bir yüzün var Sam Amca, bu senin işin. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu böyle konuşan ülkenin Birleşmiş Milletler ile ilişkisini üç yıllığına dondurmalıdır. Ama  bu onun umurunda mı? Çünkü O, Sam Amca'nın kucağında.

 2. Dünya Savaşının sonunda galip gelen  ülkeler  bu  savaşta  olduğu gibi ileride de çıkarlarına karşı çıkacak ülkelerin engellenmesi için kendilerine daimi üyelik ve veto gücü vererek Birleşmiş milletleri kurdular. Ülkeler arasında eşitlik yoktu ama tahrip edici bir savaşın  ardından  ülkeler  için Birleşmiş Milletler  koruyucu çare olarak görüldü, başka seçenek de yoktu görünürde. O  zamanlar  ülkelerde yönetici  olan kişilerin  veto  gücünün kötü olarak kullanımının olası olduğunu görmüş olmaları  da gerekir. Ama zaman bunun söyleneceği zaman değildi her halde, söylenirse dışarıda bırakılacağını  düşünmüş  olmalılar.

Veto yetkisi yalnız  bir ülke tarafından  kullanılabilmekte ve Birleşmiş Milletlerin uluslar arası sorunlara yönelik kararlar almasını engellemekte ve Birleşmiş Milletleri yararsız bırakmaktadır.  O zamandan  bu yana Birleşmiş Milletleri kuran beş ülke(ABD, Sovyetler Birliği, Çin, İngiltere, Fransa) kendi ulus çıkarları için veto yetkisini kullandılar. 1945'den bu yana çıkan savaşlar ve yapılan işgaller bu vetolar nedeniyle engellenememiştir. Şimdilerde uluslar arası ortamlarda Birleşmiş Milletlerde bir reform gerektiği yaygın olarak kabul edilmekte. Geçmişte de zaman zaman oldu bu.

Güvenlik konseyinin beş daimi üyesi ve on geçici süreli üyesi var. Genel  Kurulca  seçilen  geçici üyeler  iki yıl Konseyde kalırlar. Bazı ülkeler veto yetkisi olan daimi üye olma isteğinde bulundular.  Ama  daimi üye  beş  ülke kendilerinden başkasında veto yetkisi olmasına isteksiz davranıyorlar. Öneri  olarak geçici üye sayısını arttırma düşüncesini  ileri sürüyorlar.  Ama bu vetoya karşı bir güç sağlamıyor.

 Vetonun hepten kaldırılması isteği asıl yaygın olan istek ancak Birleşmiş Milletler  Anlaşmasına  göre  Genel  Kurulda  alınacak vetonun kaldırılması kararını daimi üyeler veto edebiliyorlar.  Vetonun  kaldırılması  beş daimi üye tarafından BM Anlaşmasının maddeleriyle imkansız hale getirilmiş. Anlaşmanın 108 ve 109'uncu maddelerine göre Anlaşmada yapılacak değişiklikler beş daimi üye de içinde olmak üzere  Genel  Kurulun üçte iki çoğunluğuyla yapılıyor. Beş daimi üyeden  biri  bu çoğunluğun içinde yoksa  veto  gerçekleşmiş  oluyor.

Vietnam'da,  Küba'da,  Cezayir'de,  Libya'da,  Irak'ta, Ukrayna'da Filistin'de ve Suriye'de yapılmış ve  yapılmakta olanların benzerleri yapılmaya devam edilecek. Çünkü bizim Birleşmiş Milletlerimiz yok. Peki,  sessiz  mi  kalmalıyız? Kimin başına ne geleceği belli değil. Çift kutuplu olabilmek için,  çıkarları daimi aç olan  ülkeleri  durdurmak  için ikinci bir ve doğru olan Birleşmiş Milletler kurmayı düşünmeliyiz.  Askeri  güç  ve  ekonomik  olarak iki Birleşmiş Milletler,  bir diğerini  caydırmak amacıyla  denk güçte olduğunda  uluslar arası saldırganlıklar son bulur. Bu yola girmeye daha henüz başlamış olan bir uluslar arası kuruluşun var olduğunu düşünmekteyim.

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI