Onun için her aklımıza geldiğinde onu değiştirelim diyemeyiz. Bu gün bunu beğenmedik hemen değiştirelim yarın ötekisini değiştiririz türünden bir yaklaşım anayasa anlayışıyla asla örtüşemez. Her iktidara gelen anlayış kendine göre yeni bir anayasa yapmağa kalkışırsa bunun adı anayasa olamaz. İktidar gücünü kullananların kendilerine göre istekleri .öngörüleri vardır .Arcak bu böyledir diyerek hemen anayasa değişimine gidilemez. Çünkü anayasa bir devletin varlık ve olaylara nasıl bakması gerektiğini ,devlet şeklinin ne olması gerektiğini gösterir. bir devletin içinde ise öngörülen devlet şekillerini kabul eden -etmeyenler vardır. Hele demokratik toplumlarda bu farklı yaklaşımlar daha çoktur. O zaman anayasaların temel alması gereken önce devletin nasıl bir devlet olacağı. Temel hak ve özgürlüklere nasıl bakacağı. Bunları nasıl güvence altına alacağı yaklaşımı önemlidir. Örneğin bir yerde devletin HUKUK DEVLETİ olacağından söz ediliyorsa oradaki anayasa da buna en uygun olacak şekilde olmak zorundadır. Devletin ideolojik anlayışlardan birine dayanacağı öngörülüyorsa da anayasalar buna uygun olmak zorundadır.
Anayasalar devletin hukuk devleti olacağını söylüyorsa önce hukukun üstünlüğü anlayışına dayanmak zorundadır. Çünkü buna dayanmıyorsa orada hukuktan söz edilemez. Ancak göreli bir hukuk anlayışı ortaya çıkar. Göreli hukukun olduğu bir yerde de hak ve özgürlüklerin evrenselliğinden bahsedilemez.
Hukuk devletinde en son kararları hukuk veri. Yöneten anlayışların karar verdiği bir hukuk evrensellikten uzaktır. Hukuk devletinde hukuk kararları bir takım kaygılardan korkulardan beslenemez. Örneğin şu olursa şu bela gelir türünden bir mantık geçerli değildir. Zaten olası olumsuzluklar sıradan yasaların içinde değerlendirilip olumsuzlukların önüne geçilebilir. Bunu anayasa ile değil de normal hukuk çerçevesinde düzenlemek de hukuk devletinin temel görevidir.Bir huku devletinde kararları hukuk verir, ŞUHLAR OLURSA BU OLUR DİYEBİLİR SİYASİ ANLAYIŞLAR. Âmâ o konularda hukukun öngörüsü önemlidir. Bu öngörüye göre olumsuzluklar olursa onu da siyaset anlayışlar değil hukuk anlayışları düzenler. Hukuk devleti işte o zaman adına layık olacaktır
Varlık ve olaylarla ilgili her düşünce er anlayış her uygulama siyasetin öngörüsüne değil hukukun öngörüsüne göre düzenlenirse ancak orada hukuk vardır denilebilir. Siyasetin duyduğu korkuyu hukuk aynı şekilde duyarsa hukuk değildir da siyasetin bir başka adı olur o zaman.
Bu iktidar gücünü kullanan anlayış son yirmi yılda anayasa, neresine değiştirirsek de bize engel olmasın mantığı baktı. Bu gün yeni bir anayasadan söz ederken de ilginç bir ifade kullanılmaktadır. Bu da VESAYETTEN KURTULMUŞ ANAYASA sözüdür. Yahu sizin zamanınızda kaç tane yeni düzenleme yapıldığını bile unuttuk. Her aklınıza gelende yeni bir anayasa gündemi atmak da ne oluyor. Bu anayasayı yapan siz değilmisiniz ki vesayetten kurtarmak istiyorsunuz. Sizin zamanınızda yapılan bir anayasa neden başkalarının vesayeti altında olsun ki?