BU "EĞİTİM ANLAYIŞINA" GEÇERLİ NOT VERİLEMEZ
Neredeyse iki yıla yakındır okullar kapalıydı. Eylül'de açılacağı da bir yıl önce bekleniyordu. TV'ler her haberde mutlaka YÜZYÜZE EĞİTİM 6 EYLÜLDE BAŞLIYOR" diyordu. Bu uzun süre içinde okumalarını fiziksel özellikleri hazırlamaz mıydı? ÖRNEĞİN OKULLAR BAŞLADI, misafir öğrenci MASALI ANLATILMAYA BAŞLANDI. Oysa hangi okulun ne durumdu olduğunun bilinmesi gerekirdi. Gerekirse bu süre içinde yeni derslikler yapılabilir yeni binalar devreye sokulabilirdi.. Salgın sürecinde demek ki gerekli değilmiş bunlar okullar açılınca ortaya çıkmış bu ihtiyaçlar.. Bırakın yeni binaları eski binaların çatıları bile onarılmamış ve okulların açılması beklenilmiş.
Bunun ne sorgulamasını yapan bir etkili ve yetkili kişi var ne de eleştirisine yapma ihtiyacı duyan birileri var.. Çünkü onların o kadar yoğun işleri vardı ki örneğin OKULUM TEMİZ kampanyalarıyla UĞRAŞMAKTAN BUNA ZAMAN BULAMIYORLARDI. Verilecek demeçleri hazırlamak için de büyük çabalar sarf ediliyor kimse derslik bina gibi ihtiyaçları göremiyordu.
HELE İstanbul'da sunulan bir örnek var ki bunu düşünenleri kutlamak gerekir. Örneğin bir okulda kayıtlar yapılıyor, öğrencilerin burada okuyacağı duyuruluyor. Ama nedense okulun açıldığı gün kayıtlarını yaptıranlara, hadi siz yandaki okula gideceksiniz" deniliyor. Öğrenciler şaşkın, veliler şaşkın ama bu şaşkınlığı görecek etkili kişiler yok ortada. Nitekim iki okulun öğrencileri aynı okulda eğitime başlıyor. Okulum hazır diyenlerden buna ses çıkmıyor. Herhalde söyleyecek sözleri bulamıyorlardı. Çünkü onların hazır dedikleri birkaç dezenfekteden ibaret bir hazırlıkmış. Bu ara ilgililerin söyleyecek söz bulamadığı bu durumu bir minik öğrenci çok güzel özetliyor. Bunun için mi biz iki yıla yakın ede hapis kaldık.. diyor öğrencimiz. O hapis kalmanın gerekçesi kalabalıklardı ama iki okulun birleştirilmesiyle kalabalık oluşmuyordu demek..
Okullar açıldı ama ilginç örnekler de görüntüleriyle ortaya çıkmaya başladı.. Örneğin bir ilimizde çocuklar sırada beklerken bayan yetkilisinin öfkeli sesini dinlemek zorunda kalıyorlar. Bayan yetkili diyor ki: Herkes okulunu temiz tutacak. Ben sizin pisliklerinizi temizleyecek değilim.. Şu eğitimcinin ağzından çıkan pedagojik fikirlere bakınız. banki o tüm temizliği yapıyordu okulun..
Ve biri çıkıp da salgın döneminin tüm sıkıntıları çekmiş, acılarını yaşamış öğrencilere nasıl bir yaklaşımın olması gerektiğini söylemeli o kişiye.. Üstelik bu bir eğitimci ve aynı zamanda bir bayan..
Bu pedagojik (?) yaklaşıma şapka çıkartılmalıdır. ÜSTELİEK BAKANLIK BU YAKLAŞIMI SERGİLEYEN BAYAN ÖĞRETMENE HEMEN BİR KAÇ MAAŞ ÖDÜL DE VERMELİDİR.
Bir başka sorun ise şu UZAKTAN EĞİTİM dedikleri ne olduğu bilinmeyen anlayışın varlığı. Ve sık sık yinelenmesi oluyor. Çünkü eğitimin yöntemleri arasında UZAKTAN EĞİTİM diye bir anlayış yoktur. Bunu ilk kez galiba biz keşfediyoruz. Bunun adı başka bir şey olabilir ama asla UZA.
KTAN EĞİTİM OLAMAZ
O6LDIĞUNU VARSAYALIM. Bakanlık bunun araç ve gereçlerini ne kadar hazırlayıp çocukların eğitimine sundu acaba. Bir kaç tane tablet dağıtmakla mı sağlanacaktı bu eğitim.. Kaldı ki geçmişte bunun çok acayip örneklerini de görmüştük. Örneğin bakanlık Öğretmenevlerini TV'ler gönderdi. Ancak bu gönderdiklerinin çoğu arızalı çıktı. Muğla öğretmen evine on beş keder TV gelmişti. Çok geçmeden bunların hiç birisi kullanılamadı. Bu gün ise elde bir tek örnek bile yok. Birileri onları bir yerlere verdi ama kime ve nereye acaba? Hangi bir yetkili şu anda bunların ne olduğunu soramaz mı acaba?
Bu eğitim mantığına geçerli not verebilecek kaç öğretmenimiz olabilir dersiniz?