HER TOPLUMUN İNSANI FARKLIDIR
Dünyada eğitim anlayışlarına bakarsanız hepsinin ayrı ayrı özellikleri bulunduğunu görürsünüz. Tek ortak özellikleri ise insan yetiştirme anlayışlarına göre kurulmuş olmalarıdır. Her sistem kendine en uygun düşen insanı yetiştirmek amaçlıdır. Öngördüğü bu insanı yaratmaktır. Her toplumun aradığı kendi yapısına eh uygun düşen insandır. Bu yapıyı koruyacak ve geliştirecek insan örneğini yaratmak ister toplumlar. ONUN İÇİN EĞİTİMİN GENEL TANIMI ,TOPLUMA UYGUN İNSAN MEDELİNİN YARATMAK, olarak yapılmaktadır. Toplumun ekonomik siyasal kültürel yapısına uygun düşecek insan modelinin yaratmak ister her toplum..
Cumhuriyet insan modelini FİKRİ HÜR,VİCDANI HÜR,İRFANI HÜR olarak belirlemişti. Eğitim anlayışını bu öngörüye göre yaratıyordu. Bu günün eğitim anlayışını belirleyen anlayış ise DİNDAR VE KİNDAR olabilen bir insan örneğini öngörüyordu. Böyle bir insan ise BİREY değil koşulsuz olarak BİAT VE İTAAT eden insan olacaktır. ONUN İÇİ SİYASAL ANLAYIŞ KAPİTALİST ANLAYIŞLA SÜSLENDİĞİ GÜNDEN BERİ SÜREKLİ EĞİTİM SİSTEMİYLE OYNAYARAK. Cumhuriyetin öngördüğü modeli sürekli kırpıyordu, kendine göre şekillendirmeğe çalışıyordu. Tüm düzenlemeleri BİAT VE İTAATa uygun düşecek insanı yaratmak adına yapılıyordu. Bu insan modeli için ne düşünce özgürlüğü sorun olabiliyor, ne vicdan özgürlüğü dert olabiliyor değerlere bağlılık önemli olabiliyor. Bu model için önemli olan kendisine bağlandığı insanların istediklerini aynen yapabilmek koşulsuz olarak onlara boyun eğmektir. Bu insan modeli için yol gösterici bilim değil inançlarıdır, DİNİMİ YAŞAYACAKSAM İngiliz sömürgesini bile tercih edebilirim diyebiliyor.
Bu gün toplumumuza baktığımız zaman uluslararasındaki pek çok göstergelerin içinde yerimizin en istenmeyen sıralarda geçmiş olmasını büyük çoğunluk asla yadırgamıyor. Örneğin tüm olumlu sıralamalarda kuzey Avrupa ülkelerinin sürekli başlarda yer almasını dert edinmiyor. Zaten böyle bir sıralama ile ilgilenmiyor bile. Bu neden böyledir diye bir kez bile kendine sormuyor ve konuşmuyor bile. Çünkü aldığı eğitim ona böyle bir soruyu sormasını asla göstermemiştir ve ondan istememiştir. Demokraside hukuk anlayışında ve insan haklarındaki yerimizi ise bu insan ne biliyor ne de duyuyor. Zaten duysa da onu hiç ilgilendirmiyor. Onu ilgilendiren itaat ettiği kişinin dedikleridir sadece.. Doğrusu budur.. Son yapılan bir sıralamada bir Avrupa birinciliğimiz ortaya çıkmış Bu birincilik neymiş biliyor musunuz? KONUT FYAT ARTIŞLARINDA AVRUPADA Bİ
RİNCİ sırada yer almışız.. Hani çıkarcıların bir sözü vardır: Reklamın iyisi kötüsü yoktur diye.. Herhalde birileri için önemli olan "birincilik sözü" olmaktadır. Ama nerede nasıl önemli değil.
Bizim gibi düşünmek isteyenler ise bu tür göstergelerden hiç hoşnut değildir. Birileri hoşnut birileri değilse orada bir sorun var demektir. O sorunu aşabilecek miyiz acaba?