Son zamanlarda çokça duyduğumuz bir kavram olur yeniden bu gizli tanık söylemi..
Yakın zamanda Silivri'de estirilen bir rüzgar olarak düşünmüştük.
Çünkü daha önceleri çok duyulan ve kullanılan bir söz değildi bu gizli tanık sözü. Gerçi dünyada belli durumlarda kullanılan bir sözcük olarak duyuluyordu ama bizdeki kullanılışı biraz mantıksız geliyordu nedense.
Çünkü bizdeki kullanımı, önceden mahküm edilmek istenen kişileri suçlama ve bu suça karışmış kişi olarak uygulamaya getiriliyordu.
Yani suçlamaya uygun tanık BULMAK için kullanılıyordu. Suçlu kişinin suçlu olduğunu kabul etmesi değil suçlayanın isteğine uygun görünmesini sağlamak için bulunuyordu bu tanıklar. Bu gizli tanık uygulamasının normal hak ve özgürlükler içeriğinde yeri olmadığı için gelişmiş hukuk devletlerinde örnekleri hemen hemen hiç görülmez.
Ancak geri kalmış demokrasilerde bunun örneklerine daha sık rastlanmaktadır.
Bunun en büyük sakıncasını Ergenekon sürecinde görüyorduk. Örneğin geçmişinde bir çok hukuk dışı görüntülerde yer alanları birileri gizili tanık diye kullanmıştı. En akılda kalan örneği ise bir ahlakdışı davranışıyla bilinen şahsın gizli tanık olarak kullanılmasıydı. Bu kişinin öz yeğenini bile fuhuş pazarında sattığını bununla ilgili mahkûmiyetin bile bulunduğunu ama böyle birisini birilerinin gizli tanık olarak kullandığını görüyorduk.
Düşünün ki böyle bir kişi gizli tanık olarak hak ve adaletin gerçekleşmesine katkı sağlıyordu.
Öte yanda yine yasadışı yüz kızartıcı suçlardan mahkûmiyeti olan birini de yine gizli tanık olarak çıkarıyorlardı.
Böyle birilerinin vereceği ifade ne keder doğru olacaktı?
Böyle bir kişinin doğru söylediğine dair ettiği yemin ne kadar doğru olacaktı?
Düşünün ki öz yeğenini fuhuş pazarında mal olarak kullanan bir geri zekalının verdiği bilgilere göre adalet karar veriyor..
Su adalete kimin inancı olur ki o toplumda.
Bu tanık sözde doğru söylediğine dair yemin bile ediyor.
Böyle bir tanığın sözüne insan bile güvenemezken adalet hasıl güvenebilir?
Bu gizli tanık rezaleti son günlerde başkentimizde yaşanan bazı olaylarda yeniden hortlatılmış görünüyor. Böyle bir tanıkla gelecek adaletin, adaletle nasıl bir ilişkisi olabilir ki?
Hukuk ve adalet açısından bakılınca bu gizli tanık anlayışının hukukta bir yeri olmaması gerekir. Ancak egemen anlayışlar bunu temel hukuk kuralı olarak kullanırlar .