ŞAŞIRMAMAYI ÖĞREN MEK ZORUNDAYIZ
Yazılı-görsel basında yer alan görüntü ve haberlerin çoğuna normal diyemeyeceğimiz görüntüler yansıyor. Bu da olur mu diyebileceğimiz örnek çıkıyor önümüze. Hangisine inanmak hangisine şaşırmak gerekir kararını vermekte bile zorluk çekiyoruz.
Örneğin basında bir haber öyle verilmişi. Yandaş olmayan bir avukatlar grubunun deprem bölgesine ziyareti engellenmek istenmiş. Etrafını çeviren ilgililer mutlaka izin alınması gerektiğini söylemişler. Genci bu haber yandaş medyalarda yer almıyor. Onların istedikleri alanlara girip çıkmasında bir engel getirilmiyor. Engel sade yandaş kimliği bulanmayan kuruluşlar için konuluyor. Buna inanmak gerekir mi gerekmez mi bilemiyoruz. Benzeri örnekleri çok izlediğimiz için inanmak daha öncekimi geliyor.
Yandaş basında bölgede yanılan sorunlar sıkıntılar yer almadığı için insanların ancak çok sonradan haberleri olabiliyor. Örneğin çekilen çadır,su sıkıntılarını yetkililer önceden yalanmaktalar ama birkaç gün sonra yine bir yetkili sorunların çözülmediğini sıkıntıların yaşandığını söyleyince alıyoruz ki gerçekten burada yaşanılan bazı sıkıntılar vardır
Karşıtların bölgeye girip çıkması birilerini çok rahatsız ediyor. Çünkü karşıtlar yandaşlar gibi değil de daha çok yapılmamış olanları dile getirir korkusu vardır. Aradan geçe 40 güne yakın sürede yapılmamış olanların dile getirilmesinden rahatsızlık duyuluyor ki giriş çıkışlar için ille de izin belgesi aranmaktadır.
Yandaş anlayışlar eksik olanları, yapılması gerekirken yapılamayanlar dile getiremeyecekleri için onları bölgedeki gezinmelerine karşı çıkılmıyor. Karşıtlar ise öncelikle yapılamayanların varlığını göreceği için bunun dillendirilmesini istemiyor yetkili anlayışlar
Örneğin.12 Mart tarihli bir haberde şunlar yer almıştı gazete ve TV'lerde. Adıyaman'da deprem konutları için yine tarım arazisi seçildi. Bilim adamlarının uyarılarına kulak tıkayan Belediye Tarlaya konut yapacağını açıklamış. Üstelik bu konutların yapılacağı yer bir ailenin tanım alanı olarak kullandığı ve ekmiş olduğu bir tarla. Basında yer alan resimlerden anlaşılıyor ki bu alan düpedüz tarım arazisidir Üstelik şu anda ekilmiş bir arazidir ve sahiplerinde izin alınmadığı söylenmektedir.
nata sahiplerinin yalvarmalarına rağmen o ekili alan tahrip edimli, Yine onların söylemine gör yakında hazine arazisi olmasına rağmen yapılmak istenmektedir bu konutlar. belediye burada konut yapımında bir mahzur görmemektedir,
İster inanısın ister inanılmasın bu ana kadar yanarı basın böyle sunuyor. Uzmanların sürekli vurguladı sid şey var: İnşaatlar için tarlaları, meraları kullanmayın. Bu uyarılara rağmen Belediye buraya konut yapmada bir sakınca görmemiştir..
Bu güne dek bölgedeki ölüm sayısı hemen HEMEN 50 Bine ulaşmıştır. Bu ölümlerin tek nedeni uzmanların söylediklerini dinlemeyen saşta Belediyeler olmak üzere buna göz yumar tüm kişilerdir. Buna rağmen bu gün hala bu arazilere konut yapma ısrarının nasıl açıklanması gerektiğini anlamak olası değildir
Üstelik şu anda yanan artçı sarsıntılara rağmen bina yapmaya kalkışmanın normal bir akıl anlayışı olmaması gerekir