Bazılarımızın 'hakaret', bazılarımızın 'kaba-saba', bazılarımızın 'tüylü' olanları aşağılamak, bazılarımızın da sempatiyle baktıkları Allah'ın gariban yaratıkları olan AYI demek; "Memelilerin etobur takımından, beş parmaklı (tırnaklı), tabanlarına basarak yürüyen, yurdumuzda boz türü bulunan, iri gövdeli hayvan (Ursuz Arctos)" demektir.
Ayı ile ilgili çok söylem ve isim vardır: "Ayı gibi. Ayı yavrusu. Ayıya kaval çalmak. Ayıbacağı-Ayı Balığı- Ayıboğan-Ayı Postu-Ayı Üzümü-Ayı Gülü-Denizayısı-Küçükayı-Büyükayı. Ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat-armut üzerine." gibi. Ayı postu dedim de aklıma geldi: Siz hiç İngiliz askerlerinin Saraylarındaki törenlerini izlediniz mi? Hepsinin başında hakiki ayı derisinden külâhları vardır!.. Oradaki binlerce askerler için, kaç tane ayıyı telef ettiklerini hiç düşündünüz mü acaba!? Bu bir katliam değil de, ya nedir!? Haa, lâfa gelince 'Medeniyet ve Hayvan Hakları İçin' mangalda kül bırakmazlar bunlar, değil mi?
Bugüne kadar bu zavallı hayvanların biz insanlardan çekmedikleri kalmadı!.. Yavru iken yakalanan ayılar dayak ve sopa ile eğitilir, burun ve kulaklarına halkalar takılıp, 'zilli def' önünde oynatılır, onlarla güreş tutulur, sonra da seyredenlerden para toplanarak, sırtlarından geçimlerimizi sağlardık!..
Ayılar ilginç hayvanlardır. Kış dönemi geldiğinde mağaralarına çekilir, 4 ile 6 ay civarında 'Kış Uykusuna' yatarlar, ortalıkta pek görünmezler, yiyip-içmezler!.. Ancak, günümüz insanları olarak onlara mağaralarında ve Kış uykularında bile rahat vermiyor, sürekli keyiflerini kaçırıyoruz!.. Neden? E canım, ormanda yol ve tünel yapım çalışmaları, ağaç kesimleri, avlanma, çıkardığımız yangınlar, hava ulaşımı. filân derken, adamlara huzur vermiyoruz ki?
Ayılarımız en çok ahlat-armut-üzüm gibi meyvelerin yanında, en sevdikleri yiyecekleri 'BAL' dır!.. Bala hiç dayanamazlar!.. Arıların her taraflarını sokup-şişirmelerine hiç aldırış etmeden, ağaç kovuklarında veya kovanlıklarda buldukları her türlü bala saldırırlar!.. Meselâ dört ayaklılardan bir deve, bir eşek veya inek, iki arka ayakları üzerinde yürüyebilirler mi? Bu işi de sadece ayılar becerirler!..
Ocak ayı başında gazetelerde bir haber vardı: Artvin'in Borçka İlçesinde, Kış uykusuna yatmayan veya uyumalarına bir şekilde engel olunan ayılar, tam 25 tane arı kovanını parçalayıp, üreticiyi 75 Bin TL zarara uğratmışlar!.. Bunlar daha iyi günlerimiz!.. İleride bunlar köylerimize ve evlerimize kadar gelip, daha neler yapacaklar, Allah bilir artık!?
Ankara Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Selçuk Solmaz demiş ki; "2021 yılındaki bitmez tükenmez orman yangınları yüzünden, bal üretimimiz % 40 azaldı, tenekesi 1.600 TL olan balın fiyatı, tam 3.200 TL'ye fırladı" demiş. Biz insanlar bile elimizde parayla bal bulamaz hale geldik, ya dağdaki Ayılar ne yapsınlar!? Dağdaki çamlarla birlikte bunların geçimlerini temin eden ahlat ve armut ağaçları da yandı, avlayacakları hayvanlar da!.. Bunların bizler gibi en az '7.500 TL' emekli aylıkları mı var, yoksa % 50 zam yapılan asgari ücretleri mi var!?
Rahmetli Barış Manço, ayılar için de şarkı yazmış, çocuklarımız onu çok sevmişlerdi. Sözleri de şöyleydi: "Armudun iyisini ayılar yerler/ Ayılar bizi çok severler/ Oku bakıyım; Aaa. yııı/ Oku bakıyım; Aaa. yııı!.." Komedi filmlerimizde ve sporda da ayı benzetmeleri meşhurdu: "Ayı Hayri. Ayı Necmi. Ayı Nazmi. Ayı Ayhan" gibi.
Görüyor musunuz, güzel Artvin'den gelen bir 'Ayı Haberi' bugün bana neler yazdırdı dostlar!.. İşin en kötü tarafı da, benim bu yazdıklarımı dört ayaklı sevimli ayılar hiç okuyamayacak, hiç haberleri olmayacak, içimizdeki bazı 'iki ayaklı' olanları da bu okuduklarını hiç anlamayacaklar, gel de bu işe canın sıkılmasın şimdi!.. Sakin KOŞAR.