"BU MEMLEKET UZUN LÂFTAN BATTI !.."

 

Başlıkta okuduğunuz bu çok ünlü sözün sahibi kimdir biliyor musunuz? 1920 yılında İstanbul'da doğan, babası Hariciyeci Nahit Bey, annesi de Faika Hanım olan, 1941 yılında gazeteciliğe başlayıp, 1996'ya kadar sürdüren merhum "Şinasi Nahit BERKER"e ait bir sözdür... Hiç unutulmayan ikinci ünlü sözü de şudur: "Sonradan Gazeteci olunmaz, Gazeteci olarak doğulur!.."

İlk gazeteciliğe CHP'nin "Ulus Gazetesi"nde muhabir olarak başladı... 1950 Demokrat Parti iktidarı döneminde çok kısa ve özlü siyasi fıkralar yazdı, sözünü sakınmadığı için de sürekli soruşturma geçirdi, 1954 yılında da bu yazıları yüzünden tam 29 ay hapiste yattı!.. Bazı söylentilere göre merhum İsmet İnönü'nün de akrabası idi... Daha sonraki yıllarda Cumhuriyet ve Güneş Gazetelerinde de yazarlığa devam etti... "Kalburüstü" ve "Hopdedik" mizah dergileri çıkardı, uzun soluklu devam ettiremedi... Birçok mizah kitabı yazdı, kitapları herkesçe okundu ve sevildi...

Her zaman sözünü sakınmayan, doğruları kısa ve özlü şekilde yazmaktan çekinmeyen, bu yüzden siyasiler tarafından pek sevilmeyen bir gazeteciydi... En samimi ünlülerden biri, zamanın meşhur şairi 'Orhan Veli Kanık' idi, genelde içki sofralarında hep birlikte olurlardı...

Demokrat Parti'nin ikinci defa iktidara seçildiği günlerde, iktidarın bazı siyasi uygulamaları yüzünden, muhalefetteki CHP lideri merhum İsmet İnönü Meclis'te çok sert eleştirilerde bulunmuş, bu konuşması da Ulus Gazetesi'nin manşetinden yayımlanınca, DP yöneticileri hemen bir mahkeme kararı çıkartıp, polislerin eline vermiş, Ulus Gazetesi matbaası 'Süresiz' olarak kapatılıp, mühürlenmişti!.. Kapanan gazete yüzünden, Başta Şinasi Nahit Berker olmak üzere, ay sonunu parasızlıktan nasıl getireceklerini kara kara düşünen bütün gazeteciler Yazı İşleri Müdürü odasında toplanmış; kimisi kafasını kaşıyor, kimi kulağını-burnunu karıştırıyor, kimi de gözlerini yummuş halde 'hayali koyun' sayıyorlardı...

Sık sık yaptığı üzere, partinin Ulus Gazetesi binasına gelen İsmet İnönü, herkesin boş boş oturduğunu görünce sinirlenmiş, Yazı İşleri Müdürü masasına giderek; "Sizin hiç işiniz yok mu Allah aşkına, ne diye böyle boş boş oturuyorsunuz!?" diye bağırmış... Çekindikleri için hiç kimse gıkını çıkaramadığı bir sırada, yine o çatlak ses bizim Şinasi Nahit Berker'den yükselmiş ve İnönü'ye; "Zatıalinizin Meclis'teki o ateşli konuşmanız yüzünden gazetemizi mühürlediler, sizin sayenizde böyle boş boş oturuyoruz efendim!" deyivermiş... İnönü daha da sinirlenmiş ama, bu sözlere karşı bir şey de diyememiş, kapıyı çarparak çıkıp gitmiş!..

Şinasi Nahit; taa Osmanlı II. Mahmut döneminde 1831 yılında ilk çıkan gazeteden beri, köşe yazarları içinde en kısa ve özlü yazı yazan ilk gazeteci idi... Sözcükleri az, ama anlamları çok geniş, insanları derin düşüncelere daldırırken, bir yandan da güldüren ve düşündüren bir yazardı... Daha sonraları bu beceriye ulaşan Çetin Altan, Bekir Coşkun, Rauf Tamer oldular...

Şimdi diyeceksiniz ki; "Seçim geçti, bayram geçti, acemi eniştem bile ehliyet sınavlarını geçti de, bu Şinasi Nahit Berker büyüğümüzün bu sözleri niye gündem oldu!?" Evet, seçimler geçti, çok şükür ki istediğimiz Belediye Başkanları seçimleri kazandılar, yine şükürler olsun ki, bunların makamlarındaki kutlamalar da geçti; şimdi sıra, seçimde halka söz verdikleri 'İcraatlara' geldi!.. İstedim ki; bendenizin de bu çorbada bir katkım, bir tuzum olsun, bundan böyle artık uzun lâflar yerine, kısa ve özlü konuşmalar yapıp, nice yıllar halka hizmet içün uzun uzun hizmet çabaları olsun!.. Bu konuyu, işte bunun için gündeme getirdim, iyi mi !?

Yeni seçilen tüm Belediye Başkanlarımızı, özellikle de sayın Ahmet ARAS'ı, sayın Mesut GÜNAY'ı, sayın Fevzi TOPUZ'u, sayın Gonca KÖKSAL'ı yürekten kutluyor, artık tıpkı Başkent Belediye Başkanımız sayın Mansur Yavaş'ın ünlü seçim sloganı gibi; "AZ Lâf, ÇOK İş!.." yapmalarını diliyorum...             Sakin KOŞAR...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI