"GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ, YAZ KIZIM..."
Ülkemizin ünlü gazetecilerinden merhum 'Şinasi Nahit Berker' hep şöyle dermiş: "Bu memleket uzun lâftan battı!.." İşte bu yüzden kendisi köşe yazılarını epeyce kısa yazar, eleştirilerini özlü şekilde ifade edermiş... İktidardaki Demokrat Parti (DP)'yi çok sert eleştirdiğinden, her yılın yarısını da hapislerde geçirirmiş... Ama her çıktığında kaldığı yerden devam eder, yine soluğu, zamanın meşhur Ceza Hâkimi 'Adil Güneşoğlu'nun karşısında alırmış... Hemen her duruşmada Hâkim Güneşoğlu kaşlarını çatıp; "Gereği düşünüldü, yaz kızım: 8 ay ağır hapis, sekiz bin sekiz yüz seksen sekiz lira, seksen sekiz kuruş ağır para cezası verilmesine..." dermiş..
Bir gün, hapisten çıkalı daha 2 ay bile olmadan, yılın üçüncü davasında yine aynı Hâkim karşısına çıkmış, Adil Güneşoğlu yine; "Gereği düşünüldü..." deyince, Şinasi Nahit Berker dayanamayıp; "Efendim, hep bana 'gereği düşünüldü' deyip ceza veriyorsunuz!..Bir gün de şu Şinasi Berker kulunuzun gereğini düşünüp de beni affetseniz olmuyor mu!?" deyince, o çok ciddi Hâkim Güneşoğlu dahil, mahkemede bulunan herkes gülmekten yerlere yatmış!..
Nahit Berker bir gün yolda Üniversiteden arkadaşları olan karı-koca ile karşılaşır... Yanlarında da çok genç ve güzel bir kız vardır... Arkadaşı, bu güzel kız ile Şinasi Nahit Berker'i tanıştırır... Kız biraz ukalâca ve umursamaz tavırla Berker'in yüzüne bakıp; "Hııı, sizi köşe yazılarınızdan tanıyorum ama, siz aşırı komünistsiniz!.." deyince, Berker kıza dönüp, onun ağzının payını vermiş: "Hah, ben de şimdi hatırladım; Karl Marks sizin için bir kitap yazmıştı" deyince, kız pek sevinir ve heyecanla sorar; "Benim hangi özelliğimi anlatmış, kitabının adı ne!?" diye bağırmış... Nahit Berker; "Kitabının adı 'Kapital!..' Yani sermaye!.." demiş, iyi mi?
Bir defasında Metin Toker, Fatin Fuat ve Ülkü Arman ile cezaevinde yatarlarken, Erdal İnönü ziyaretlerine gelir... Bunlar, Erdal İnönü'den bir voleybol topu göndermesini isterler... İnönü de çok güzel bir top gönderir... Daha kendileri oynamadan, karşı koğuştan bir genç bu topu ister, ama vermezler!.. Genç bunlara kızarak; "Topunuzu bilmem ne ederim ulan!" diye küfreder!.. Onun koğuşundaki 'İdamlık Ali' diye biri o küfredene hemen saldırır, elinden zor alırlar!.. Cahil biri olan bu Ali'ye Şinasi Berker sorar; "Yahu sen niye bu kadar sinirlendin ki, o genç topun sahibi olan bize sövdü, sana neydi ki!?" deyince İdamlık Ali itiraz eder; "Olur mu abi, burada bulunan bizim topumuza birden sövdü ya!?" demez mi?
Cumhuriyet Türkiyesi'nde bugünkülere benzeyen ilk basın toplantısını yapan siyasetçi, Başbakan 'Recep Peker' idi... Anadolu Kulübü'ndeki bu ilk basın toplantısında gazeteciler çok samimi bir hava bulup, Başbakan Recep Peker'den, gazetecileri koruyan bir yasa çıkarılmasını isterler!.. Gazete patronundan çok çeken Ertuğrul Şevket, maaşı az veren patronunu da şikâyet eder!.. Recep Peker der ki; "Evlâdım sen de biraz ayağını yorganına göre uzatıver canım!" deyince Ertuğrul Şevket boynunu büküp; "Efendim, daha eve yorgan bile alamadım ki, ayağımı nasıl örteyim!?" demez mi, toplantıdaki herkesi yerlere yatırmış...
Demokrat Parti (DP) döneminde Muhalefet Lideri olan İsmet İnönü, Ulus Gazetesi'ndeki bir yazısında iktidara fena çatan bir yazı yazmış... Ertesi gün gazeteyi kapatırlar... Birkaç gün sonra gazetede işsiz kalanlar kös kös oturmaktadırlar... Birden içeriye İnönü girer, bağırır; "Tembel tembel niye oturuyorsunuz!?" deyince, Şinasi Nahit Berker hemen ayağa kalkıp, hazırol vaziyetine geçerek; "Buna tembellik demeyelim de efendim, 'sayenizde biraz dinleniyoruz' diyelim Paşam!" demez mi...
Berker son yıllarında şöyle demişti: "46 yıllık gazeteciyim, Ömer ve Erdal İnönü'nün sünnet törenlerinde Büyük Atatürk'e hep doğruları yazacağıma, hep kısa ve öz yazacağıma söz vermiştim, çok şükür bugüne kadar Atamı utandıracak hiç bir şey yapmadım!" diyecekti... Ehh; "Bu memleket uzun lâftan battı!" diyen birini anlatırken, şimdi lâfı daha fazla uzatmaya gerek var mı? Hadi bugünlük bu kadarı yeter artık, nokta... Sakin KOŞAR...