Evet... Şeref Köyümüz şairlerinden ve Yatağan İlçemiz Edebiyat Öğretmenlerimizden biri olan sayın "İdris ÖZLER", dördüncü kitabı olan 'Şiirime Kuşlar Konar' adlı şiir kitabını yayımladı, lütfedip, bir tanesini de imzalayarak bana gönderdi...
Bendeniz de, 1969-1970 öğretim yılı ile 1976-1977 öğretim yıllarında; İlçemiz Şeref Köyü'nün 'Mağara Mahallesi İlkokulu Müdürü' olarak görev yaptım... Göreve başladığımda mahallesin ünlü Veli Baş büyüğümüzün tütün damında eğitim yaparken, örgütlediğim mahalle insanlarıyla kurduğumuz Dernekle, oraya bir 'İlkokul Binası' yaptık, yanına da bir 'Camii Arsası' satın aldık... Tam '7 yıl' görev yaptığım bu yerde kalacak ev olmadığı için, sadece orada iki yıl ikamet edip, kalan 5 sene de Şeref Köyü'nde ikamet etmiştim... Yani, bu Mahalle ile ona bağlı Şeref Köyü'nde hiç tanımadığım insan yoktur...
Şeref Köyü insanları; 1960'lı yıllarda köyün yollarını, meydana bir Atatürk Büstü ve köye bir Tiyatro Salonu yaptırmak için, merhum köy kâtibi Necati Özler, Halil Özler ve kardeşleri öğretmen Muammer Özler'in girişimleriyle, burada bir "Tiyatro Ekibi" kurarlar... Ünlü tiyatro yazarı 'Cahit Atay'ın "Ormanda, Pusuda ve Karaların Memetleri" adlı üç eserini sahneye koyarlar!.. Bunları köyde oynadıktan sonra turneye çıkarlar ve elde ettikleri gelirlerle köyün yollarını 'Taş Döşeme' yaptırırlar, köy meydanı düzenleyip, 'Atatürk Büstü' yaptırırlar, bir de İlkokulun yanına bir 'Tiyatro Salonu' inşa ederler... O günden sonra bütün köydeki düğün sonrasındaki 'Gelin Alma Töreninde' bütün köylü bu büstün etrafına sıralanıp, orada topluca bir 'Muğla Zeybeği' oynayarak, at üzerindeki gelini öyle teslim etmeye başlarlar...
Şeref Köyü civarın en temiz, en çalışkan, evleri-odaları-duvarları bembeyaz kireç badanalı, çok misafirperver köylüleridirler!.. En geniş sülâle 'Kibar' ve 'Özler' sülâleleridirler... 'Özler' ailelerinden sanat ruhlu, kültürlü ve şair kişiler çıkar!.. Bunların en başında merhum Necati Özler vardır... Sonra da kardeşi Muammer Özler, Mustafa Özler ve 'İdris ÖZLER' gelir... İşte dördüncü kitabını yayımlayan değerli insan İdris Özler; "Şiirime Sesler Konar" eseriyle de, edebiyat dünyamıza bir katkıda daha bulunuyor!..
"Şiirime Sesler Konar" şiiri şöyle:
"Alelacele koşuyorum durduğum yerde/ Hıçkıra hıçkıra gülüyorum/ Mis gibi kokuyor sözcüklerim/ Kelimelerime dokunuyorum/ Nefesini görüyorum ensemde/ Açlıktan sesim kokuyor:/ Bende miyim?/ Düşte miyim?/ Ben neredeyim?/ Ne demekteyim?/ Şiirime sesler konar/ Bu işte bir terslik var!.."
Şairimiz İdris Özler, şiirin ne demek olduğunu da açıklarken; ünlü şairlerden Yahya Kemal, Platon, Verlaine, Ahmet Haşim, Cahit Sıtkı, Haydar Ergülen... gibi ünlülerin görüşleri yanında, kendi görüşünü şöyle açıklıyordu: "Önemli olan okurun şiire bakışıdır; 'Niçin Şiir Okuyoruz?' sorusuna verilen yanıt, belki de şiirin en gerçek tanımıdır!.. Şiirin ne olduğunu tanıtmak yerine, onu duygu olarak yaşamak en iyi yoldur!.." diyordu... Evet, bence de şiiri en iyi tarif etmenin yolu da bu olsa gerektir...
Değerli dostlarımdan şairler, yazarlar, araştırmacılar, zaman zaman yayımladıkları eserlerinden birini imzalayarak bana da gönderirler... Kendilerine çok teşekkür ediyor, onların görüş ve düşüncelerini de sizlerle mutlaka paylaşıyorum!.. Her zaman dediğim gibi; şu kavanoz dipli dünyaya geliyor, belli bir süre sonra da geri dönmemecesine gidiyoruz!.. Yol kenarlarında 'Bahar Otları Gibi' birkaç günlüğüne çıkıp da, hiçbir halt etmeden, yine birkaç gün sonra unutulup gitmeyelim!.. Bu dünyada birkaç kalıcı eser bırakıp, öteki dünyaya unutulmaz birer 'Ulu Çınarlar' gibi gidelim... Hadi göreyim sizleri... Sakin KOŞAR...