"YAN BAKTIN!" CİNAYETLERİ !?

İnsan canı ve aile güvenliğinin dibe vurduğu zamanlar vardır ya? Derdinizi kimselere anlatamazsınız, korkularınıza çare olacak kurum ve kuruluşları mumla ararsınız, öyle baskılar altında kalırsınız ki, fare gibi kaçıp-kurtulacak bir delik arar, onu da bulamazsınız ya? Yaşadığımız şu son yıllar buna benzemeye başladı gibi dostlar!..

Bir türlü önlenemeyen 'kadına şiddet, kadın cinayetleri' bir numaralı sorun ise, güvenlik ve korunma sorunlarımız da ikinci sırada geliyor!.. Her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında okuyorsunuzdur; biraz eğlenmek ve zaman geçirmek için gittikleri mekânlarda, durduk yerde iki gurup kavgaya başlıyor; sonuçta bir veya birkaç ölü, birkaç yaralı!.. Soruyorsunuz, bunlar hiç birbirlerini tanımıyorlar bile!.. "Peki, niye kavga ettiniz?" dediğinizde de, hayatta kalanlardan biri, akla-hayale sığmayan aynı cevabı veriyor; "Bize yan baktılar ama!.." Yahu biraz akıllanın artık, kimseye yandan değil, önden bakıverin gari yahu!.. 

Çok değil, şu geçen son 5 veya 10 yılda, bu gereksiz ve akılsızca sebep yüzünden kaç gencimiz hayatını kaybetti acaba, bunun bir çetelesini tutan var mı? "Bize yan baktılar ama!" sebebinin cezası ölüm veya ağır yaralama mıdır? Uzmanlar sık sık; "Vahşi hayvanlara veya kızgın köpeklere rastlarsanız, sakın göz temasında bulunmayın, başka yere bakın" derler ya, bunlar da o cinslerden mi? 'Yan Bakma' suçu, bilmediğimiz hangi yasada var!? Kim çıkarmış o yasayı, kim uyguluyor, nerede yazıyor, kim sonucu denetliyor!? Yanıt; koca bir 'HİÇ!..'

Çoğu olay sonrası yapılan araştırmalarda görülüyor ki; ölen bunca vatan evlâdı, bunca kadın, komşu, belâdan kaçan insanın; defalarca Karakollara, Savcılıklara dilekçeler verip, korunma istedikleri ortaya çıkıyor!.. Bu vatana hizmet eden, vergi veren o insanlarımızı niye ve neden koruyamıyoruz!? Yasalar mı yetersiz? Devlet mi zayıf? Uygulamalar mı gevşek? Görevliler mi kaytarıyorlar, ne!? Bu şikâyet ve dilekçelerin gereğini yapmayan, savsaklayan görevlilere ne yapılıyor!? Bu durum zaten bir muamma!..

Eğer yasalar yetersiz ise, Yüce Meclis'e seçtiğimiz Milletvekilleri niye bu konularla ilgilenip de, yeterli yasaları neden çıkarmıyorlar, bu iş onların öncelikli görevleri değil mi!? Milyonlarca seçmen, siz sadece maaş alasınız diye mi oylarını veriyorlar!? Bunlar yerleşim yerlerinize ve mekânlarınıza gelince, niye sormuyorsunuz onlara!? Sadece dediklerini dinleyip, alkışlayarak mı gönderiyorsunuz onları!? Bilinçli vatandaşlık bu mu!?

"Niye boşanıyorsun!? Ne diye nişanı bozuyorsun!? Benden başkasını ne hakla seviyorsun!? Neden yan bakıyorsun!?" soruları yüzünden canlarını veren insan sayımız kaç oldu? Yoksa bu iş 'Güvenlik' işinden ziyade, bir 'Eğitim ve Aile Terbiyesi' işi mi? Toplum olarak iyice azıttık ve tozuttuk da haberimiz mi yok!? Yüzlerce Üniversitelerimizin koca koca Profesörleri, Uzmanları neredeler!? Neden bunların sebepleri araştırılıp da, topluma rapor edilemiyor? Elinizi tutan nedir!?

11 Ocak 2022 Salı günü basında çıkan şu çok ilginç ve ibretlik habere bir bakınız: "Mersin'de 20 Ekim 2021'de meslektaşı Dr. Hasan Ç. tarafından tüfekle vurulup ölen, aynı yerde görevli Dr. Ahmet Dikmen'in HTS kayıtları ortaya çıktı!.. Öldürülen Dr. Ahmet Dikmen'in, bu olaydan çok önceleri, kendini öldüren Doktor arkadaşı hakkında defalarca yetkilileri aradığı, onun hakkında tutanak tutturup, ölmek istemediğini söyleyerek yöneticilerini bilgilendirip, suç duyurusunda da bulunduğu ortaya çıktı!.." deniliyordu. Peki, o 'Yetkililer' hakkında şimdiye dek ne yapıldı?

Şu işe bakın bir: Yıllarca doktor olmak için okuyup, insanları hastalıklardan ve ölümden kurtarmak için Tıp Bilimi öğrenip, mezun olurken bütün insanları sağlıklı yaşatmak için 'Hipokrat Yemini' eden bir Doktor, aynı yerde çalıştığı Doktor arkadaşını tüfekle öldürüyor!.. Bunun sizce bir izahı var mı? Her türlü sözün ve çözümün bittiği bir yerde miyiz, ha!? Ne diyordu Büyük Atatürk; "Beni Türk Hekimlerine emanet ediniz!" diyordu değil mi? Şimdi artık bu hale gelmiş-getirilmiş- bu Hekimlere mi canımızı emanet edeceğiz dostlar!? Kimse kusura bakmasın, artık bugün benim de sözüm bitti, bana müsaade!..        Sakin KOŞAR.

YAZARIN DİĞER YAZILARI